14 Nisan 2010 01:00

UZUN MESAFE


Öldüren dünya halleri ve obezite
En yaygın haliyle sigara paketlerinde rastladık o cümleye: “Sigara öldürür...” Kimi zaman da mayınlı arazilerde, nükleer santrallerde, elektrik trafolarında çıktı karşımıza ölüm uyarısı: “Dikkat, hayati tehlike!” Ya uyarısını almadığımız ölümcül durumlar?.. İsterseniz bugün biraz sağlıktan, istatistikten konuşalım.
Bizim yerli tıp kitapları, söze genelde “Amerika’da yapılan bir çalışmaya göre” diye girerler. Okuyucusunda “Tabii orada bilim ileri ve doğal olarak istatistikler sağlam tutuluyor” sözü ilk anda akla gelse de, aslında istatistiksel çetele insan için mi yoksa sağlık piyasasının gereksinimi için mi sorusu akıldan hiç çıkmıyor.
Söz ABD ve sağlık istatistiklerinden açılmışken, ben de kurala uyup oralardan bir veriyi paylaşmak istiyorum. 1990 yılında ABD’de yapılan bir çalışmada obezite, yani aşırı kiloya bağlı hastalıkların tüm ölüm nedenleri arasında tütün kullanımına bağlı ölümlerden sonra ikinci sırada yer aldığı izlenmiş. 1990 yılında sırf ABD’de obeziteye bağlı 350 bin ölüm kaydı var. Aşırı kilodan bahsedince kaşektik Afrikalı yoksulları unutmak ne mümkün.
Aslında dünyadaki açlığa bağlı kaşeksi ile yoksulluğun kolaylaştırıcılığındaki obezite aynı zeminden besleniyor. Yani aşırı kilolu zengin adam karikatürleri kafanızı karıştırmasın. Zengin şişman dönemi mazide kaldı. Günümüz ve geleceğin en obezleri, artık yoksullar arasından çıkıyor, çıkacak. Ve obezite bir salgın misali dünyada hızla yayılıyor. Aynen Afrika’daki ölümcül açlık gibi... 1980 yılında dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 6’sı obezken, 2000 yılında neredeyse iki katına ulaşmış. 2025 yılında yüzde 26 olacağı, yani dünyadaki her dört kişiden birinin obez kılınacağı anlaşılıyor.
Ülkemizde yapılan bir çalışmada, kadınlar daha bir risk altında. Kadınlarda obezite oranı neredeyse iki kat daha fazla. Rakamı ise söylemeyeyim, moraliniz bozulabilir. Peki neden önemli obezite? Sizlerin de bildiği gibi şeker hastalığından kalbe, inmeden kansere, yüksek tansiyondan böbrek yetmezliğine, nice hastalıkta sorumluluğu vardır da ondan. Şimdi kapitalizmin icadı o ünlü söze geri dönelim: “Sigara öldürür...” Ve soralım:
-Ya obezite?
- Ya açlık?..
Ve sormaya devam edelim:
- Eskiye göre daha fazla kalori içeren ucuz gıdaları yaşamımıza kim soktu?
- Batı yaşam sitili denen; daha fazla fast food, yağlı gıdalar, kolalı içecekler ve artan hareketsizliğin kaynağı nedir?
- Afrika kimin kamburu?..
Cevabı dolandırmak istemeyenler “kapitalizm” yanıtında buluşacaktır elbet. Öyleyse neden bir soru daha sormayalım? “Kapitalizm öldürür” sözünü neden bilumum ülkeler sınır kapılarına yazmazlar sahi?..
Eski IMF baş ekonomistlerinden Kenneth Rogoff, günah çıkarır misali “Sosyalizmle kapitalizm arasındaki gelecek büyük çatışma, insan sağlığı üzerinden gerçekleşecek” derken, sahi bize ne söylemek istiyor?

...


Obezite ve sağlık

Obezite denince ilk anda akla kalp, yüksek tansiyon, kan yağ oranlarında yükseklik, şeker hastalığı gelse de, son yıllarda kanserle ilişkisi de artık kanıtlanmış durumda. Aşırı kilolu erkeklerde kalın bağırsak ve prostat, kadınlarda ise rahim, yumurtalık, safra kesesi ve meme kanserleri birlikteliğinde ölüm oranlarının daha yüksek olduğu kanıtlanmış. Bir başka ikinci planda anılan sorun yumağı, sindirim sistemine dair. Obez bireylerde safra taşları obez olmayanlara göre tam yedi kat daha fazla. Yine yağlanmaya bağlı karaciğer fonksiyon testlerinde bozulma, artan karın içi basınç nedeniyle reflü önemli sonuçları arasında.
Aşırı kilo aynı zamanda, daha fazla eklem hastalığı, daha fazla bel ağrısı, daha fazla topuk dikeni anlamına geliyor. Ama asıl önemli sonuç ve birliktelikleri kalp ve sinir sistemlerine dair. Artık okul çağı çocukları dahi biliyor ki; yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, kalp damarlarında tıkanma veya daralma, inme ve felç, daha artmış sıklıkta ve daha erken yaşta ölüm demek. Ve neredeyse tümü için çözüm önerileri benzer cümlelerden oluşmakta: “Sağlıklı beslenme, egzersiz ve fazla kilolardan kurtulma...” Yaşamsal önemdeki kalp ve damar hastalıklarından diyabete birçok hastalıkta risk faktörleri, hastalıkla mücadelede son derece önemli. Değiştirilebilir risk faktörleri bu açıdan önemli. Yaş, genetik yatkınlık gibi değiştirilemez risk faktörleri içinse şimdilik yapılabilecek fazla bir şey yok.
Sağlıcakla kalın!
Zeki Gül

Evrensel'i Takip Et