15 Nisan 2010 00:00

ÖZGÜRLÜKLER

Zaman insanları, örgütleri, olguları olgunlaştırıyor. Çözümü mümkün kılacak fırsatlar ortaya çıkıyor.

Paylaş

Zaman insanları, örgütleri, olguları olgunlaştırıyor. Çözümü mümkün kılacak fırsatlar ortaya çıkıyor. Olanaklar…
Kendisine yapılan saldırıda Ahmet Türk’ün sergilediği tutum, üzerinde durmamızı gerektiriyor. Örnek almamızı...
Olayı duyar duymaz, ben de pek çoğumuz gibi, “Irkçı faşist saldırı” dedim. Ahmet Türk de bu sözleri söyledi.
Sonra da barış insanı olarak göstermesi gereken tavrı gösterdi, söylemesi gereken sözleri… Büyük bir hayranlıkla bilge tutumunu izledim televizyonda.
Bir tespit ve hüküm cümlesi olarak “Irkçı faşist saldırı”, doğru ve yerinde bir belirlemeydi. Sonrası Ahmet Türk farkını ortaya koymaktaydı. Sağduyu, sükunet… Serinkanlı, soğukkanlı duruş ve değerlendirmeler... Sorumlu insan tavrı... Hepimizin sorumluluğunu hissederek hepimizi sükunete, barış yoluna davet…
Ahmet Türk, zaman içinde değeri daha da artan, Kürt sorununun çözümünde aklı ve vicdanı temsilde ilk akla gelenlerden olma konumuna geldi. Oturmuş bir kişiliğe sahip. Dinlemesini bilen ve buna hazır olduğunu tutumuyla gösteren bir kişi.
Diyaloga içtenlikle açık, Türkü içindeki Kürtle barıştırmış bir kişi. Bir Kürdün Türkle barışık olmasında ne var dememeli? Büyük travmalar yaşandı. Türk de yaşadı. Ama travmaları aşarak, savaş ve şiddet altında ve travmanın acısı bedenlerde ve zihinlerdeyken, ruhen barışık kalabilmek zordur. Ahmet Türk; bu kendisiyle ve Türkiye ile barışık insan, herkese barış mesajı veriyor. En zor anda bile... En zor anında bile…
Saldırıya demokratik tepkiler olmasından daha doğal bir şey olamaz. Ama Ahmet Türk tavrına da dikkat etmek lazım. Ağırbaşlı, serinkanlı ve kırmadan dökmeden yapmak... Soruna sorun deme tavrından vazgeçmeden, akla ve vicdana dayalı duruş sergilemek…
Saldırı vesilesiyle, devletin görünen yüzündeki sorunlu alanlara da işaret etmek lazım. Yasalarınızda siz, “Türk ırkından olmak” derseniz, “Türk soylu” nitelemeler içeren onlarca yasanız varsa, devletinizin adının Türk mü, Türkiye mi, Türkiye Cumhuriyeti mi bu bile belirsizse ve siz dağı taşı Türkleştirme çabası içindeyseniz, sizde ırkçılık kurumlaşmış demektir. Eğitim sisteminize bir bakın yasalarınızdan sonra.
Cuma, cumartesi, pazar ve pazartesi günleri ülkenin dört bir yanındaki futbol ve diğer spor karşılaşmalardaki ırkçılığı körükleyen uygulamalarınıza bir bakın. Bir bakın bakalım şöyle, “Devlet için kurşun atan da yiyen de şereflidir” yollu zihni dokunuzu yansıtan laflarınıza... Irkçı yanınıza, ırkçılığı her gün yeniden üreten, yayan yanınıza bir bakın.
Katiller üreten yapıya bakın. Nasıl bir adalet anlayışına sahip olduğunuza bir bakın. Katilleri koruyan, onlara güvenceler sunan hukuk düzeninize ve bu düzenin görevlilerinin tutumlarına bir bakın.
Yarın saldırganla fotoğraflar çektiren polis fotoğrafları çıkarsa hiç şaşırmayın.
Katillerle gurur duyanlar vardır ve hiç utanmaları, arlanmaları kalmamıştır onların. Vicdanları da körelmiştir.
Böyle bir ateş altında Ahmet Türk’ün sergilediği tutum, hepimiz için güvencedir. Türkiye toplumu için... Barış insanlarını koruyalım. Onlardır savaşı durduracak, barışacak, barıştıracak olan. Örnek alalım!..
HÜSNÜ ÖNDÜL
ÖNCEKİ HABER

Kuzey Kıbrıs’ta ibre Eroğlu’na doğru

SONRAKİ HABER

Bursa Panayır’da sağlık söyleşisi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...