15 Nisan 2010 00:00
HAYATIN İÇİNDEN
Tarihte bir gün.
Tarihte bir gün.
Galatasaray UEFA kupasını kazanmış. Ağlamak istiyorum beyanında bulunan maç anlatıcısı, bu kez hüngür hüngür. Futbola ilgisi olanlar heyecanlı. Fenerbahçeliler hariç tüm fanatik İstanbullular, komşu şehirlerden gelen çoğu erkek kalabalık Taksim Meydanını doldurmuş.
Lay lay lay lay lom...
Sorun yok.
Talepler lay lom olunca emniyet huzurlu. Valilik huzurlu. Bakanlık huzurlu. Devlet dört köşe.
Bir başka maç... Bu kez rakip İngiliz. İçkiyi fazla kaçırıp, kendi kültürlerinde gülüp geçilecek hareketi bizim fanatiğe yapınca, sopayı yiyor. Yetmiyor, bıçaklanıp hayatını kaybediyor.
Valilikten Taksim Meydanında suçsuz insanların hayatını kaybetmemesi, provokasyonların olmaması için meydanı futbol kutlamalarına, geyik muhabbetlerine kapatıyoruz. En azından sadece kulüp başkanlarının eski su işlerinin önüne çelenk bırakmalarına izin verebiliyoruz türünden bir açıklama bekliyoruz.
Ne gezer!..
Yine sorun yok.
Ölen İngiliz. Talepler lay lom...
Yılbaşı kutlamalarında Frenk kızları meydana çıktıklarına pişman ediliyor. Ancak uçan kurtuluyor bizim kaçkınların elinden.
Her kızın başına bir polis görevli neredeyse. Kimi kestaneci, kimi kağıt mendilci. Ama fark etmez. Gözlerde Taciz pek büyük bir suç sayılmaz. Hem genç kızların o saatte Taksim Meydanında ne işi var? Sağlam ayakkabı işi değil bu iş bakışları...
Taksim Meydanı işçiler dışında herkese serbest. İstanbul valisi, sanki geçen yıl işçiyi tepeleyenler Jüpiterden gelenlermiş gibi, babacan tavrını yüzüne iliştirmiş.
Taksime bir itirazımız yok.
Geçen sene neden vardı? Ne değişti bir yıl? TEKEL işçilerinin kararlılığı, ÇEMEN işçilerinin mücadelesi uykuları mı kaçırdı?
Taksimde deve ile gezmek, serbest. İngiliz bıçaklamak, ayıp ama kardeşim yaaa... Kız kovalamak, tutarsan... İş, ekmek, özgürlük talebinde bulunmak, provokasyoncu, solcu, bölücü, yıkıcı, menfaat tekerine çomak sokucu...
Şimdi Az gelin bari diyorlar.
Utanmasalar, Teker teker gelin diyecekler!..
ARİF NACAROĞLU