16 Nisan 2010 01:00

HES projeleri insanı yok sayıyor


EMO, “Hidroelektrik Santraller ve Çevreye Etkileri” konulu bir panel düzenleyerek, Türkiye’nin su politikasını masaya yatırdı. Genel Merkezi Toplantı Salonu’nda düzenlenen panele konuşmacı olarak Ahmet Leblebici, Erim Arıcı, Nurettin Ocak ve Ahmet Kaya katıldı.
DSİ Etüt ve Plan Dairesi Başkanlığı Enerji Şube Müdürlüğü’nden Ahmet Leblebici, Türkiye genelinde ortalama yağışın 643 mm, yılda ortalama 501 milyar m3 suya karşılık geldiğini belirterek, “Su zengini bir ülke değiliz” dedi. Türkiye’nin enerji kaynakları tablosunu ağırlıklı olarak kömür, akaryakıt ve doğal gazın oluşturduğunu ifade eden Leblebici, hidroelektrik enerjinin toplam enerji içindeki payının 2009 yılı için yüzde 18.50 olduğunu söyledi. Leblebici, Hidroelektrik Santralleri (HES) “yüksek verimlilik gösteren, yakıt gideri olmayan, enerji fiyatlarını dengeleyebilen, uzun ömürlü, yatırım geri ödeme süresi kısa, işletme gideri düşük, dışa bağımlı olmayan yerli bir kaynak” olarak tanımladı.
Hidroelektrik enerji ve nehir santralleri konusuna değinen Erim Arıcı, “Hidroelektrik enerji yerli ve yenilenebilir nitelikte. Potansiyelin yüzde 35 civarı kullanımda” dedi. Nehir santrallerinin çevresel etkileri dikkate alınarak ekonomiye kazandırılması gerektiğini vurgulayan Arıcı, mikro HES’ler konusunda kat edilecek çok uzun bir yol olduğunu belirterek, çok sayıdaki HES yüzünden Karadeniz’in Karadenizlikten çıkmaması gerektiğini, o kadar da enerjiye muhtaç olunmadığını düşündüğünü ifade etti.
Artvin Dereler Platformu adına konuşan Nurettin Ocak ise “Artvin’de Çoruh Havzası’nda 15 adet büyük baraj, bunları desteklemek amacıyla 17 adet regülatörlü HES, 200’e yakın yamaç tipi HES yapılacak. Artvin’de 200 dere var mı? HES’lerin amacı, sadece elektrik üretmek miydi? Yoksa arkasında yerüstü-yeraltı zenginliklerimize el koymak isteyenler mi var” diye sordu. 3 bin yıllık tarihe sahip olan Artvin’in nüfusunun 300 binden 160 bine düştüğünü aktaran Ocak, susuz yaşanamayacağının altını çizerek, HES’lerle insanların göçe zorlanacağını belirtti. Ocak, “O bölgedeki halkımız canlı canlı mezara konulmak isteniyor. Türkiye’de 2 bin dere kim adına satılıyor? Bunun sahibi benim dedem, babam; bana sordular mı? DSİ bunu nasıl satar?” diye konuştu. (Ankara/EVRENSEL)

Evrensel'i Takip Et