21 Nisan 2010 00:00

1 Mayıs ve artan sorumluluğumuz!..

“1 Mayıs, işçinin emekçinin bayramı!.. Devrimin şanlı yolunda ilerleyen halkların bayramı!..”

Paylaş

“1 Mayıs, işçinin emekçinin bayramı!.. Devrimin şanlı yolunda ilerleyen halkların bayramı!..” Altı konfederasyon, 1 Mayıs’ı Türkiye’nin her yerinde, İstanbul’da da Taksim’de birlikte kutlama kararını kamuoyuna açıkladı ve çalışmaları başlattı. Bu günkü ihtiyaç genişleyen mücadele olanaklarıyla konfederasyonların ortaklaştığı 1 Mayıs çalışmalarını 26 Mayıs genel greviyle birleştirmektir.
1 Mayıs’ın 6 konfederasyon tarafından birlikte kutlanması TEKEL süreciyle başlayan birleşik mücadelenin devamlılığı ve bunun 26 Mayıs’la daha ileriye sıçratılması açısından olumlu ve çok önemlidir… Çünkü işçi sınıfı ve emekçilere karşı çok yönlü ve her alanda saldıran AKP Hükümeti ve hizmet ettiği sermaye sınıfının emekçi karşıtı politikalarını püskürtebilmenin tek yolu işçi ve emekçilerin birleşik mücadelesidir. Sınıf hareketi, 25 Kasım greviyle başlayan TEKEL direnişiyle devam eden toparlanma ve bir üst düzleme yükselme eğilimi göstermektedir. Emekçi kitleler TEKEL’le çok şey öğrendi… Yeni tecrübeler kazandı. Özellikle işçi ve emekçiler 4-b ve 4-c gibi modern köleleştirme uygulamalarına karşı mücadele ve direnmeden başka bir seçenek olmadığının ayırtına vardılar. Parçalı ve dağınık olaraktan sürse de birçok yerde mücadele ve direniş var. Bazı yerlerde işçilerin topyekün kararlı, direngen tutumu onlara kazandırmıştır. Aylarca süren direnişten sonra TARİŞ ve Çemen Tekstil patronu sendikalar ile masaya oturmak zorunda kaldı. Sinter Metal’de, Marmaray’da, Esenyurt Belediyesi’nde, İSKİ’de, TEKEL’de mücadele ve direniş sürüyor. Öte yandan işçi ve emekçilere yönelik saldırılara da her gün yenileri ekleniyor. Temel tüketim maddelerine ardı ardına yapılan zamlar, eğitim ve sağlığın paralı hale getirilmesi; kamu hastaneler birliği yasası, devlet okullarının satılması işçi ve emekçilere birleşik mücadeleden başka seçenek bırakmamıştır. İşsizlik oranı arttı, TÜİK verilerine göre 2009’da istihdamda büyük daralma yaşandı. İşsizlik oranı 2009’da 3 puanlık artışla yüzde 14 oldu. İşsiz sayısı bir önceki yıla göre 860 bin kişi artarak resmi rakam 3 milyon 471 bine ulaştı. Gerçek rakamlar bunun çok üstünde. 2010’da durumun emekçiler lehine bir gelişme göstereceğine dair herhangi bir işaret yok. İşten çıkarma, sendikasızlaştırma, güvencesiz çalıştırma, sefalet ücretleri bu yılında saldırı argümanları olacaktır. Bu açıdan yaklaşan 1 Mayıs işçi ve emekçilerin taleplerini yükselttiği, yaygın, kitlesel kutlanması emek mücadelesinin genişleyerek yükselmesi açısından önemli bir kilometre taşı aynı zamanda 26 Mayıs’a yönelik ciddi bir prova, hazırlık olacaktır.
Yıllardır 1 Mayıs yaklaştıkça başta siyasi iktidar sözcüleri ve işbirlikçi basın olmak üzere sistemli şekilde provokasyon teorileri üretildi. Bankamatik ve cam kırma görüntüleri ekranlara getirilir. Böylece esas olarak toplum terörize edilerek katılım engellenmek istenir. Böylece birkaç gencin sorumsuz ve yanlış davranışıyla polisin vahşi ve azgın saldırılarının üstü örtülmeye çalışılır. Bu, klasik bir 1 Mayıs öncesi süreçtir. Bu yıl da benzer yayınlar yapan ve hatta bunlara yenilerini ekleyenler (İşte verdik de ne oldu, bu bir deneme vb.) demeçler verenler olacaktır… Bu antipropagandaları, beyin yıkamaları boşa çıkarmak sınıftan yana her emekçinin, sendikacının boynunun borcudur. Bütün işyerlerinde bir kez daha bilince çıkmalı ki işçiler ve emekçiler tarih boyunca 1 Mayıslara katılmıştır; grevlere çıkmıştır, direnişler yapmıştır; hatta fabrika işgalleri de yaşanmıştır. Ancak; işçi ve emekçiler hiçbir zaman ne fabrikalara ne makinelere zarar vermemiştir. Çünkü işçi sınıfı üretkendir. Sorumluluk bilincine sahiptir. Banka camı kırmakla sermayenin-patronun yenilmeyeceğini bilir… Geçmişte yaşanan bu yanlışın, sorumsuz davranışların temelinde sınıf dışı sol kültür ve polisin vahşi saldırılarının asimetrik güç uygulamalarına tepki bulunmaktadır. Bizler işçi- emekçi, kadın-erkek, çoluk-çocuk, genç-yaşlı herkesi, yüz binleri 1 Mayıs’ı birlikte kutlamaya, taleplerimizi birlikte haykırmaya davet etmeli ve onlara bu tarihsel gerçekleri anlatmalıyız.
Biz 2010 1 Mayıs’ı işçi ve emekçilerin, ezilen halkların birik, mücadele ve dayanışma günü olarak coşku ile kutlayacağız. Aynı zamanda bu günü, somut taleplerimiz için direneceğimizi 26 Mayıs’ta üretimden gelen gücümüzle hayatı durduracağımızı kitlesel bir şekilde alanlarda dile getirdiğimiz bir mücadele günü olarak da örgütleyip, içeriklendirmeliyiz. Ancak böylesi bir nitelikle kutlanacak 1 Mayıs; güvenceli-güvencesiz, çalışan ya da işsiz, tüm emekçilerin ortak mücadele cephesinde toparlanmasının da bir aracı olabilir… Ancak işçi emekçi 1 Mayıs’ı ile hak kayıplarını engelleyerek, yeni haklar kazanacak bir mevzide ilerleyebiliriz. Geçmiş yıllardaki alan tartışması, bölünmüşlük vb. sorunlar 1 Mayıs’ın İstanbul’da Taksim’de kutlanacak olmasıyla ortadan kalkmıştır. 32 yıl sonra 1 Mayıs bizim için tarihsel anlamı da olan Taksim’de kutlanacak… Yıllardır süren kör dövüşü, makul sayı, pazarlıkları son bulmuştur. TEKEL direnişi süreci gelişen ve daha mücadeleci bir düzleme evirilen sınıf mücadelesi ve onun baskısı sonucu sağlanan 6 konfederasyonun ortak ve birleşik emek cephesinin sağladığı etki ile Taksim işçi ve emekçilere açılmıştır. Şimdi sorumluluğumuz daha da artmıştır. Yüz binlerin katıldığı ve taleplerimiz üzerinden kutlanan bir 1 Mayıs örgütlemek sermaye ve siyasi iktidara karşı işçi sınıfı ve emekçilerin disipliniyle dişe diş ve kitlesel bir mücadele gününe hazırlanmalıyız. Bu da hiç vakit kaybetmeden okullar, iş yerleri, hizmet birimleri, fabrikalar, emekçi semtlerinde yüz binleri bölük bölük alanlara taşıyacak çalışmaları planlamak ve hazırlanmakla olacaktır…
Bu yıl 1 Mayıs’ın işçi sınıfı ve emekçilerin kazanç hanesine yazılması bizim için her şeyden, her tür marjinal beklentiden önemlidir. Aynı zamanda 1 Mayıs, 26 Mayıs grevine de referans olacaktır. Tarihi bir fırsatla karşı karşıyayız. İşçi sınıfı ve emekçilerin ve onların ekonomik, demokratik, siyasi taleplerinin damgasını vurduğu kitlesel 1 Mayıs’ı örgütlemek için hepimiz görev başına!.. “Geleceksiz yaşamayı, güvencesiz çalışmayı kabul etmeyeceğiz. Başka bir dünya istiyoruz!”
Nebat Bukrek (Eğitim Sen İstanbul 3 Nolu Şube Başkanı, 1 Mayıs Tertip Komitesi Üyesi)
ÖNCEKİ HABER

Ceha’da haksızlığa karşı sendikalaşalım

SONRAKİ HABER

Sessizlik birçok hikayeye gebe

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...