25 Nisan 2010 00:00

KİRVEME MEKTUPLAR

Kirvem,Senin de bildiğin gibi özellikle ülkemizde mart ve nisan aylarında saman alevi misali parlayıp, daha sonraki günlerde “hararet”i giderek azalırken, aynı zamanda da bir dahaki bahara kadar hafif yollu küllenen “soykırım” meselesi, yine kapımızın eşiğinde el pençe divan alesta bekliyor.

Paylaş

Kirvem,
Senin de bildiğin gibi özellikle ülkemizde mart ve nisan aylarında saman alevi misali parlayıp, daha sonraki günlerde “hararet”i giderek azalırken, aynı zamanda da bir dahaki bahara kadar hafif yollu küllenen “soykırım” meselesi, yine kapımızın eşiğinde el pençe divan alesta bekliyor.
Neredeyse yüz yıl önce Anadolu coğrafyasında yaşanan bu “Büyük Felaket”in ardından, şimdilerde gerek Türklerin gerekse Ermenilerin “torun”ları birbirlerini karşılıklı suçlayıp dururken, beri taraftan mazisi hayli eskiye dayanan bu “dava”nın, “mahşer”e kadar sürmeyip sevabıyla, günahıyla günün birinde ister istemez tarihin tozlu raflarında yerini alacağı, keza malum olduğuna göre acaba bu meselenin “taraf”ları, aynı “fasit daire” çerçevesinde birbirlerini “Suçlu ayağa kalk!” yaklaşımıyla sadece “itham” etmektense; tam aksine, öncelikle pirüpak bir “vicdan” terazisinin gölgesinde ve de açık yüreklilikle aralarında “diyalog” kurmakta neden mi zorlanıyorlar?
Zorlanıyorlar: Çünkü, Osmanlı’nın mirasını paylaşan Türkler; bu olayı, bu “kıyım”ı, önceleri o günkü savaş koşullarında gerçekleştirilen “tehcir”, “sürgün” ve bunun sonucunda gelişen salgın hastalıklara bağlayıp, böylece atalarını “zemzem”le yıkayıp kendilerince temize havale ederken, daha sonraları bu yaklaşımlarıyla da sanki yetinmeyerek, her defasında “soykırım” kelimesinin önüne bu kez de “girizgah” olarak ekledikleri “sözde” lafıyla, bu acı olayı neredeyse bir nevi “inkar” babında “halı altına süpürmeye” çalışırken, beri taraftan da “diaspora”da yaşayan Ermenilere yüklenip duruyorlar…
Ermenilerin yanı sıra keza, sayıları yirmiyi aşkın irili ufaklı kimi devletlerin parlamentolarının da “soykırım” diye niteledikleri bu olayın, bundan böyle hangi sahalarda hangi menzillere doğru sürükleneceği ya da Başbakan Erdoğan’ın son günlerde çeşitli “açılım” furyaları çerçevesinde Ermenilerle ilgili gidişatın sonucu da henüz müphem olduğuna göre şimdilik görünen o ki, gerek Türkler gerekse Ermeniler, geçmişte olduğu gibi yine gözlerini Beyaz Saray’a, oradan yükselecek “fetva”ya odaklayıp gün sayıyorlar…
Kirvem, ben özüm bu satırları karaladığım şu dakikalarda, Obama’nın kalın dudakları arasından tıpkı geçen yıl olduğu gibi bu defa da daha önceleri seçim nutukları atarken Ermenilerin soykırıma tabi tutulduklarını beyan edeceğini söyleyip, ardından da koltuğuna oturduktan sonra da “soykırım” yerine Ermenilerin “Metz Yeğern” diye adlandırdıkları “Büyük Felaket” tanımlamasıyla bu baharı da atlatıp, veya soykırım kavramına yeni bir “kulp” uydurup, topu ertesi yıla şutlayıp şutlamayacağını; hatta “yarım elma gönül alma” tarzıyla Türklerin gönlünü hoş tutmaya çalışıp, dolayısıyla bu “soykırım mevsimi”ni kendince kazasız belasız atlatmanın “politik” hesaplarına yatar mı tabii ki bilemiyorum…
Ancak bilebildiğim ve şaşı gözlerimle izleyebildiğim kadarıyla, bundan bir müddet önce cafcaflı, fiyakalı gösterilerle İsviçre’de toplanan, hepsi de birbirinden kıdemli, önemli, dirayetli “muhterem zevat”ın huzurunda ve onların olmazsa olamaz “şahit”liğinde Ermenistan ile Türkiye dışişleri bakanları tarafından “ıslak mürekkep”le imzalanıp, kurutma kağıtlarıyla özenle kurutulan “protokol”, daha ilk günden itibaren “topal karga” misali aksayıp, buna rağmen yine de iyi-kötü yoluna devam ederken, birdenbire “harç bitti yapı paydos” misali şimdilik “derin dondurucu”ya havale edildiğine göre anlaşılan o ki; evlerinin önünü, kapılarının eşiğini, hadi modernlerinden vazgeçtik, en azından çalı süpürgesiyle bile olsa süpürmekten yana aciz olan ülkeler, bugün şu, ertesi gün bu nedenlerle onun bunun elinin altında oyuncağa dönüşüp ömür tüketmeye mahkumdurlar vesselam!
MIGIRDİÇ MARGOSYAN
ÖNCEKİ HABER

SİİRT’TEKİ TECAVÜZE KADINLARDAN ÖFKE

SONRAKİ HABER

Mülkiyetin Derinliği Derinliğin Mülkiyeti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...