25 Nisan 2010 00:00

Kül bulutu

Yirmili yaşların başındaydık. Baba Bush, Türkiye’ye gelecekti. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ağzı kulaklarındaydı! Bush gelecek, sırtını sıvazlayacaktı! Oysa biz, Özal’a da, Bush’a da karşıydık. Bush’un geleceğini duyan Memduh, koşarak yanımıza gelmişti:

Paylaş
Yirmili yaşların başındaydık. Baba Bush, Türkiye’ye gelecekti. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ağzı kulaklarındaydı! Bush gelecek, sırtını sıvazlayacaktı! Oysa biz, Özal’a da, Bush’a da karşıydık. Bush’un geleceğini duyan Memduh, koşarak yanımıza gelmişti:- Haberiniz var mı, Bush Türkiye’ye gelecekmiş!Memduh tez kanlı bir arkadaşımızdı. Çok da komikti. Çoğu zaman en son söylenecek lafı ilk başta söylerdi! Yasal bir ortamda faaliyet sürdürmemize rağmen polis tarafından sıkı denetim altındaydık. Bu durum zaman zaman bizi zorlasa da, çalışkan ve dürüst olması ondan vazgeçmemizi engelliyordu. Aynı heyecan içerisinde cevaplamıştım:- Deme yaa, ne zaman gelecekmiş?- Valla gazeteler yazıyor dostum, önümüzdeki hafta Türkiye’de olacakmış!Ne zaman bu ya da buna benzer bir durum olsa, dernek olarak bir şeyler yapar durumu protesto ederdik. Kaldı ki bu kez, ABD’nin başkanı geliyordu ve mutlaka bir şeyler yapmalıydık. Memduh da öyle düşünüyordu:- Bak dostum, senin yazın güzeldir; hemen konuyla ilgili bir yazı yaz! Kısa ama öz olsun. Sonra da Ankara’nın en işlek yerlerine dağılalım ve “Busah Türkiye’ye gelmesin” diye imza toplayalım!Aslında söylediğini ilk kez yapmıyorduk. O zamanlar birçok konuda birçok kez halktan imza toplayıp gerekli yerlere vermiştik. Orada bulunan diğer arkadaşların da fikrini alarak eylem planımızı belirledik. Öncelikle ben, Bush’un neden Türkiye’ye gelmemesi gerektiği konusunda yarım sayfalık bir yazı yazacaktım. Sonra da önceden belirlediğimiz semtlerde halktan imza toplayacaktık. İlk fikri Memduh söylemesine rağmen, ilk endişelenen de yine o olmuştu:- Düşünüyorum da, biz ne yaparsak yapalım bu adam Türkiye’ye gelecek! Durum onu gösteriyor! - Eeeeee?..- Eeesi, o zaman bizim karizma sıfırlanmaz mı? Düşünsene, biz “Gelmesin” diyoruz ama adam ertesi gün çıkıp geliyor!- İyi de Memduh, biz geçenlerde “Otobüs zamları geri alınsın” diye de imza toplamıştık ama zamlar geri alınmadı! Ama sen de gördün, halkın yoğun ilgisini çektik. Gazeteler bile bizden bahsetti. Ne yapalım yani, oturup seyir mi edelim?Memduh’un kafasında bir şeyler vardı ama söylemeye sıkılıyor gibiydi. Ya da nasıl söyleyeceğini bilmiyordu:- Bak dostum, ben derim ki!..- Söyle Memduh! Ne dersin?..- Demin de dediğim gibi biz imza toplasak da toplamasak da bu adam Türkiye’ye gelecek! Bence otobüs zammına benzemez bu! Uluslararası bir olay! Ben derim ki, sen o kağıda “Bush Türkiye’ye gelsin ama Ankara’ya gelmesin” diye yaz! Böylece kendimize bir açık kapı bırakmış oluruz!Orada bulunan arkadaşları hafiften gülümseme almıştı. Sahiden söylediği gülünçtü:- Yahu Memduh, şaka mı yapıyorsun sen? Hiç koskoca Amerikan başkanı Türkiye’ye gelir de Ankara’ya gelmez mi? Bir kere kesin Anıtkabir’e gitmesi lazım bu adamın! Bu kez demezler mi “Bush Türkiye’ye geldi ama Anıtkabir’e gitmedi” diye?.. Memduh söylediğine pişman olmuştu ama kafasında başka planlar olduğu belliydi:- O zaman “Bush Türkiye’ye gelsin ama İstanbul’a gelmesin” yazalım! Bakarsın Ankara’dan geri döner!- Yahu Memduh, olur mu öyle şey? Peki kim gezecek Topkapı’yı, Mısır Çarşısı’nı, Sultan Ahmet’i?.. Sence ihmal ve ihtimali var mı Bush’un İstanbul’a gitmemesinin?..Memduh kafaya koymuştu illa, o kağıda Bush’un bir yere gitmemesi gerektiğini yazdıracaktı. Böylece Bush’u bizim istemediğimiz bir yere sokmamış olacaktık! Aslında bunu söylerken kendisi de gülüyordu ama cümleler ağzından çıkmıştı bir kez:- Yahu dostum, o zaman derim ki o kağıda şöyle yazalım: “Bush Türkiye’ye gelsin! Ankara’ya da gelsin, İstanbul’a da gelsin! Ama Tunceli’ye gelmesin!..”Memduh ile ayrılığımız uzun sürdü. O dönemde art arda gelen tutuklanmalar, cezaevi günleri, sürgünler, kaçaklar, bizleri uzun süre ayırmıştı birbirimizden. Memduh gazete yazılarımdan sürmüştü izimi ve bulmuştu beni. Bana “Hocam” diyordu eski dostum: - Hocam, haberin var mı, İzlanda’da yanar dağ patlamış!- Olmaz olur mu, sağır sultan bile duydu!- O zaman kül bulutunun Türkiye’ye doğru geldiğini de duymuşsundur! - Duymaz olur muyum ama biz alışığız nasılsa! Bu ülkenin üzerinde yıllardır kara bulutlar dolanıyor, bunu da atlatırız! - Hocam, ben derim ki bir imza toplayalım!- Ne diye?- Kül bulutu Türkiye’ye gelsin, İstanbul’a ya da Ankara’ya da gelsin ama Sakarya’ya gelmesin!- Neden Sakarya, Memduh; Tunceli derdin eskiden!..- Buraya yerleştim hocam! Ha geldi ha gelecek, bugün geldi yarın gelecek bir kül bulutudur gidiyor!- Gazeteleri okumuyorsun sanırım Memduh, kül bulutu Türkiye’ye gelmiş ama teğet geçmiş!- Kriz gibiyse vay halimize hocam, kal sağlıcakla!..
Veli Bayrak
ÖNCEKİ HABER

Kızıl bir Siyam (Tayland) için... (3)

SONRAKİ HABER

Ali Elverdi yaşıyor muydu?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa