26 Nisan 2010 01:00
Yeni Çernobiller olmasın
Çernobil faciasının 24üncü yıl dönümünde binlerce kişi, yaşamı savunmak için Kadıköyde bir araya geldi. Türkiyenin dört bir yanından gelen 5 bini aşkın kişi, Yaşamı yok eden enerjileri durdurmak için geliyoruz dedi.
Karadenizden, Dersimden, Hasankeyften, Allianoiden, Loç Vadisinden, Çukurovadan, Yuvarlakçaydan gelen binlerce kişi, dün Kadıköyde yaşamı yok eden enerjilere karşı seslerini yükseltti. Tepe Nautilus önünde buluşan kalabalık, tulumlarıyla, yöresel kıyafetleriyle, renkleriyle, bisikletleriyle İskele Meydanına yürüdü.
ARTIK YETER!
EGEÇEP-Allianoi Girişimi, Hasankeyfi Yaşatma Girişimi, Cide-Loç Vadisi Koruma Platformu, Karadeniz İsyandadır Platformu, Munzur Koruma Kurulunun (DEDEF) çağrısıyla düzenlenen mitinge; doğası katledilmek istenen, yaşamı yok eden planların, projelerin hedefindeki bölgelerden gelen binlerce kişi, kendi renkleriyle katıldı.
Munzurlular Dersimin ışkınıyız derken, Loç Vadisinden gelenler sarı yazmalarıyla, Karadenizliler İsyandayız, artık yeter sloganlarıyla eyleme katıldı. Kurumlar adına ortak açıklamayı yapan Munzur Koruma Kurulundan Hasan Şen, geçtiğimiz günlerde kansere yenik düşen, çevre sorunlarına duyarlılığıyla bilinen Moğolların davulcusu Ergin Yörükoğlunu andı.
İZİN VERMEYECEĞİZ!
Şen, hükümetlerin Çernobilden ders almak yerine, hayatı yok eden enerjilerde ısrar ettiklerine ve hemen her bölgede termik santraller kurduklarına dikkat çekti. Termik santrallerin olduğu bölgelerdeki akciğer kanseri vakaları, diğer bölgelerin 4-5 katına çıktı diyen Şen, hükümetlerin hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam ettiklerini vurguladı.
Şen, şöyle konuştu: Özellikle son 10 yılda HES ve baraj yapımına hız verildi. Ekonomik ömrü en fazla 40-50 yıl olan barajların inşası için binlerce yıllık Hasankeyf ve Allianoi gözden çıkarıldı. Hükümet, Fırat ve Dicle nehirlerinden başlayarak ülkemizdeki tüm havzaların kontrolünü ABye devretmeyi hedeflemekte. Farklılıklarımızla, benzerliklerimizle geldik. Hepimizin derdi, acısı bir. Ey şirketler, size sesleniyoruz! Yuvarlakçaydaki gibi çadırlarımızla, Senozdaki gibi baltamızla, sarı yazmamızla, taşımızla, ateşimizle, aklımızla, yüreğimizle buradayız. Yaşamımızın, toprağımızın, suyumuzun, tarihimizin, kültürümüzün kapitalizmin kıskacına girmesine izin vermeyeceğiz, direneceğiz.
Mitingi düzenleyen diğer çağrıcı çevre örgütlerinin sözcüleri de birer konuşma yaptılar. İlkay Akkaya ve Grup Marsisin müzik dinletisiyle miting sona erdi.
NE OLMUŞTU?
26 Nisan 1986da Ukraynanın başkenti Kievde bulunan Çernobil nükleer reaktörünün patlamasıyla, binlerce kişi, radyoaktif serpintiden dolayı hayatını kaybetti. Yüz binlerce kişi yurdundan oldu, milyar dolarlık maddi kayıp yaşandı. Bir süre sonra çocuklar sakat doğmaya başladı, kanser vakaları arttı. Ancak bu durum yetkilileri etkilemedi. Radyasyonlu çaylar halka içirildi; radyasyonlu fındıklar okullarda çocuklara, kışlalarda erlere yedirildi. Hâlâ Karadeniz ve Trakyada binlerce kişi kanserle boğuşuyor, nereden nasıl geldiğini bilmediği bir borcun bedelini hayatıyla ödüyor. (İstanbul/EVRENSEL)
ÇERNOBİLİN ETKİSİ SÜRÜYOR
ÜZERİNDEN 24 yıl geçmiş olmasına rağmen yaydığı radyasyon nedeniyle kanser başta olmak üzere çeşitli hastalıklara neden olan Çernobil kazası, etkisini sürdürüyor. Yapılan araştırmalara göre tüm Kuzey Yarımküreyi etkisi altına alan radyasyon bulutu, Türkiyede özellikle Rize ve çevresi olmak üzere Doğu Karadenizde kanser vakalarının artışına neden oldu.
Bilim insanları tarafından yapılan araştırmalara göre Çernobil Nükleer Santralinin patlaması sonucu reaktörün üzerine 5 bin ton kimyasal madde boşaldı. Öncelikli olarak Rusya, Ukrayna ve Belarus ülkelerini etkileyen kimyasal yayılma, yağmur ve rüzgarların etkisiyle Türkiyede özellikle Karadeniz Bölgesinde büyük felaketlere yol açtı. Karadeniz Bölgesinde yaşayan çocuklarda tiroit kanserinde ciddi artışlar gözlendi. Radyasyondan en çok etkilenen temizlik işçilerinde tiroit kanseri vakaları, 1991 ile 1993 ve 1994 ile 1997 yıllarında görüldü.
Rüzgarın ve yağmurun etkisiyle Türkiyeye yayılan radyasyonun solunum yoluyla alınması ve besin zincirine karışması, yayılmayı artırdı. Bilim insanlarının likenler üzerindeki çalışmaları Doğu Karadeniz bölgesinin diğer bölgelere göre ve Rizenin Avrupanın birçok ülkesine göre daha fazla etkilendiğini ortaya çıkardı. Bu bölgede 0-18 yaş arasındaki çocuklarda tiroit kanserinde ciddi artışlar olduğu tespit edilerek, erişkin nüfus içinde özellikle temizlik işçilerinde 1986 ile 1987 yılları arasında kanser vakalarının arttığı gözlendi. Radyasyon nedeniyle çok sayıda insan yaşamını kaybederken, sağ kalan insanlarda kromozom bozukluğu gibi hastalıklar oluştu.
TÜRKİYENİN NÜKLEERE İHTİYACI YOK
Ankara Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Yönetim Kurulu Üyesi Erdal Apaçık, Türkiyede bize nükleerin etkisi olmaz zihniyetiyle politika yapıldığını belirtti. Karadenizde çay ve fındığa yoğun şekilde radyasyon yayıldığını belirten Apaçık, ihtiyaç fazlası fındıkların, ilkokullarda çocuklara dağıtıldığını hatırlattı.
Türkiyenin mevcut kaynaklarıyla enerji üretebileceğini ve bunun ülkenin ihtiyacını karşılayabileceğini belirten Apaçık, nükleer santralin ülkeye bir faydası olmayacağını söyledi.
Hükümetlerin, nükleer santral karşıtlarının haklı uyarılarını dinlemeyerek, bu kesimin zaten iflah olmaz muhalif, her türlü gelişmenin karşısında olanlar, her şeye karşı uyumsuz tipler olarak görüldüğünü belirten Apaçık, İnsanlığa olumlu bir miras bırakma yükümlülüğümüz vardır. Tahribatı yüzyıllar sürecek atık sorunu yaşamamak için, bu ölü teknoloji ülkemize sokulmamalıdır. Nükleer enerjinin dayattığı toplum modelinin temel bileşeni olan piyasa mantığı terk edilmelidir. Yaşam hakkı evrensel bir değerdir. Enerji politikalarının belirlenmesinde, bunun gerçekleştiği yer olan ekosistem dikkate alınmalıdır. Yörenin ekolojik özellikleri göz ardı edilmemelidir önerilerinde bulundu.
(Ankara/DİHA)
Evrensel'i Takip Et