26 Nisan 2010 01:00
ROJEV
Bölge emekçilerinin uyanış içindeki kesimlerinde, ulusal demokratik istemlerin yanı sıra insanca yaşam taleplerini dillendirme eğilimi giderek güç kazanıyor. Geçen yıl Diyarbakır 1 Mayıs kutlamasına, ağır çalışma ve zor yaşam koşullarına karşı örgütlenme taleplerini ortaya koyan pankartlarıyla katılan belediyelerdeki taşeron işçiler damgasını vurmuştu. Bu yıl 1 Mayısın hemen öncesinde tuğla işçileri, hem patronların 3 yıldır yaptıkları sıfır zam dayatmasına, hem de sigortasız çalıştırmaya karşı 5 günlük bir grev yaptılar. Dün işçilerin birliği yerine aşiret ilişkilerini öne çıkaran, sigorta söz konusu olduğunda Yeşil kartım ne olacak diye soran tuğla işçilerinin 12 fabrikada birlikte greve çıkmaları ve sendika-sigorta taleplerini dillendirmeye başlamaları, Kürt işçi ve emekçilerdeki uyanışın en somut ifadesi olmuştur. Yine 78 günlük direnişleriyle ülkedeki emek mücadelesi bakımından belirleyici bir rol oynayan TEKEL işçilerinin bine yakınının Diyarbakırda olması, 2010 1 Mayıs kutlamasını daha bir önemli kılıyor. Denilebilir ki, TEKEL işçisinden yol işçisine, belediyedeki ve üniversitedeki taşeron işçilerden tuğla işçisine, Diyarbakırda ilk kez işçiler, 1 Mayısı talepleriyle kutlama istencini bu kadar açıktan ortaya koyuyor.
1 Mayısın kutlanmasına bir haftadan az bir süre kala, Diyarbakırda sendikaların (özellikle KESKin), uyanış içindeki işçi ve emekçilerin yönelimine uygun bir kutlama hazırlığı olmadığını söylemek gerekiyor. Dün İşçiler kutlamaya gelmiyor diyen sendikacıların; bugün işçiler Diyarbakırda 1 Mayısın kutlanması talebini açıktan dillendirmelerine rağmen (mesela TEKEL işçileri, bu taleplerini iletmek üzere KESK Şubeler Platformunu ziyaret etmiştir), Diyarbakırdaki kutlamaları bir basın açıklamasıyla geçiştirmek istemesinin, kabul edilir olmadığı açıktır.
Bu tablonun ortaya çıkmasında, Kürt ulusal hareketinin sendikal alandaki bileşenlerinin 2010 1 Mayısını Batmanda bölgesel bir miting ile kutlama kararı almış olmaları etkili olmuştur. Elbette, burada derdimiz karar alanları tartıştırmak değil, alınan kararın mücadele için taşıdığı anlamı değerlendirmektir. Çünkü geçen yıl da benzer bir şekilde 1 Mayıs, Ş.Urfada yapılan bölge mitingi ile kutlanmış ve yerellerdeki kutlamaları zayıflatan bu bölgesel kutlama, ulusal demokratik mücadelede öne çıkan Kürt emekçilerin katılımıyla sınırlı kaldığı için zayıf geçmişti. Oysa uyanış içindeki Kürt emekçilerin örgütlenme ve mücadele eğilimini güçlendirecek bir yaklaşım sergilenmesinin, aynı zamanda ulusal demokratik mücadeleye de güç katacağı bilinmelidir. Bugün aşiretçi-yarı feodal bağlardan sıyrılmaya çalışan ve kendilerini ancak Kürtçe ifade edebilen Bağıvardaki tuğla işçilerinin örgütlenmesinin; bu işçilerin sınıfsal taleplerinin yanı sıra kendi dilleri ve kültürleri önündeki yasakların kaldırılması, yani ulusal eşitlik mücadelesine kazanılması anlamına geleceği açık değil midir?
Kürt halkının ulusal demokratik mücadelesinin, ülkenin Türk ve diğer milliyetlerden emekçilerinin mücadelesiyle birleştirilmesi bakımından sendikalara, emek örgütlerine önemli görevler düşmektedir. Bu görevin başarılabilmesinin yolu, uyanış içindeki Kürt işçi ve emekçilerin örgütlenme ve mücadelelerine güç vermekten geçmektedir. Bu mücadele ilerletildikçe hem ulusal mücadele güçlü, dinamik bir bileşene kavuşacak; hem de ülkedeki diğer milliyetlerden işçi ve emekçilerle birleşmenin önü açılmış olacaktır. Öyleyse bugün yapılması gereken, 1 Mayısın; Kürt işçi ve emekçilerin demokrasi, barış ve insanca yaşam taleplerinin, ülkenin batısındaki sınıf kardeşlerine duyurulduğu ve bu mücadelenin ortaklaşmasına hizmet eden bir tarzda kutlanmasını sağlamaktır.
ÇETİN DİYAR
Evrensel'i Takip Et