27 Nisan 2010 00:00
BAŞYAZI
Anayasa Değişikliği Paketi, Meclisten kazasız belasız geçiyor.En azından 18. maddeye kadar öyleydi.
Anayasa Değişikliği Paketi, Meclisten kazasız belasız geçiyor.
En azından 18. maddeye kadar öyleydi.
Paket bazen 337 oy, bazen 331 oy alarak kıl payı geçiyor. Ama Meclis dışındaki hamleler daha dikkat çekiyor.
Gün geçmiyor ki, AKP ile CHPnin uzlaşma girişimleri yaptığına dair haberler çıkmasın! Bu haberlerden bazısı yalanlansa da, pazarlıkların sürdüğü de bir gerçek.
CHPnin, Paketteki 30 maddeden üçü ayrılsın, geri kalan 27 değişikliğe destek verelim ve bu maddeleri referanduma gitmeden yasalaştıralım. Geri kalan üç maddeyi de referanduma götürebilirsiniz biçimindeki mantıklı teklifini, Başbakan, Şark kurnazlığı olarak niteleyip reddetmişti. Ancak kendisi, karşı tekliflerle pazarlığı sürdürüyor. Çünkü AKP oylamalardan sınırı geçse de, gidişattan pek hoşnut sayılmaz. Bu yüzden de bir yandan Meclisten yasayı geçirirken, öte yandan da Adalet Bakanı Ergin, CHP Anayasa Mahkemesine gitmezse, paketin bölünebileceğini gündeme getirdi.
Baykal haklı olarak, adalet bakanının sözlerini, Ayıp ve utanılacak sözler olarak eleştirirken; teklifi de Ahlaksız teklif olarak niteledi.
Başbakan, yapmak istedikleri anayasa değişikliğinin önemi ve değişikliğe halkın desteği konusunda çok umutlu konuşuyor. Ama Meclisten ite kaka da olsa geçirilecek anayasa değişikliğinin, referandumdan başarıyla çıkmasının çok zor olduğunun farkında. Çünkü AKP, Mecliste 330un üstünde milletvekiline sahip olsa da, halk indinde ayağının altındaki toprağın kaydığını biliyor. Bunu da en çok AKP yöneticileri, elbette, halkın içinde olmakla övünen Başbakan Erdoğan biliyor!
SONARın Nisan 2010da yaptığı son ankette AKPye halk desteğinin, 2002den beri en düşük seviyeye indiği görülüyor. Ankete göre bugün seçim olması durumunda AKPnin yüzde 28.47, CHPnin yüzde 26.70, MHPnin yüzde 21.15 oy alacağı görülüyor. Dahası, ankete katılanların yüzde 71.20si en büyük sorun olarak işsizliği gösteriyor. En önemli sorunun anayasa değişikliği olduğunu düşünenlerin oranı ise 18.6!
Aslında bu anket, hem AKPnin tedirginliğinin, hem de anayasa değişikliğinde ısrarının nedenini gösteriyor.
Çünkü anket, AKPye halk desteğinin CHP ile hemen hemen aynı düzeye düştüğünü gösterirken, aynı zamanda halkın işsizliği yüzde 70lere varan düzeyde en önemli sorun saydığını göstermektedir. Ki işsizlik; hükümetin, bazen İşsizlik sadece bizde yok. AB ve ABDde de var, bazen Her esnaf bir kişi daha istihdam etse işsizlik normale düşer gibi abes çıkışlarla önünde havlu attığı bir konudur. Dolayısıyla AKPnin ekonomik kimi önlemlerle bu en önemli sorunu aşması beklenemeyeceği için hükümet, 2011deki seçimi kurtarmak için yaptıklarından çok yapmadıkları üstünden bir kampanyaya girişmekte; yapamadıklarını ve yapmadıklarını, yaptırmadılara dönüştürüp seçimi kurtarmayı planlamaktadır.
Bu yüzdendir ki AKP ve yandaşları, Anayasa Değişikliği Paketini küçük bir devrim olarak propaganda ederken, öte yandan toplumu; iş ve insanca çalışma, Kürt sorununa demokratik çözüm ve inanç özgürlüğü talep edenleri bölmeyi amaçlamaktadır. Bölünmeyi de 12 Eylül Anayasasından yana olanlar ve ona karşı olanlar gibi sahte bir bölünme etrafında kamplaştırma olarak gerçekleştirmek isteyen AKP stratejistleri, anayasa değişikliği ve referandumu bu sahte bölünmenin zemini yapmak istemektedirler.
Kısacası, AKP Hükümetinin bugün referanduma giderek anayasayı değiştirme planı, aslında bir referanduma gidememe ve halkın acil taleplerini karşılayamama ile Kürt sorunu merkezli Demokratik Açılımla ilgili başarısızlıkların üstünü örtmek için bu sorunu kullanma amaçlıdır.
Yani AKP, referandum ve anayasa değişikliği üstünden gitmeye adeta mahkum kalmış bir durumdadır ama bir referanduma da girmemek üzere! Bu da onun, amacına varmak üzere her tür ahlaksız teklifte bulunabileceği ve her tür siyasi ahlaksızlığı yapabileceği anlamına gelmektedir.
İHSAN ÇARALAN