29 Nisan 2010 00:00

HAYATIN İÇİNDEN

Ne demiş eskiler?

Paylaş

Ne demiş eskiler?
“İnsan buğday başağına benzer, olgunlaştıkça eğilir.”
Diklik, hamlığın belirtisidir. Dikliği “cehaletini bilememe” besler. Kendisini başkalarından üstün görmeyen insan, her türlü sevgiyi, hürmet ve saygıyı hak ediyor demektir.
Ham insanın cahiline bir de “iktidar olma hırsı” eklenirse ve her nasılsa iktidar da böyle bir zat-ı muhteremin eline geçerse ne olur?
Bir kere; daha akıllılar, ellerini taşın altına koymadan iktidarı destekliyor olmanın nimetlerinden sınırsızca, insafsızca faydalanırlar. Bu kirli iş birliğinin iktidarda kalması için ülke içinden türlü entrikalarla alınan destek yetmez. Dış destek şarttır. “Dış destek” denen şey, biraz manevi ama çoğunlukla maddidir. İleride kat kat geri alınmak üzere para muslukları açılır ve yandaş ekibin iktidarda kalabilmesi için ipler gevşetilir. Bu destek zaman içinde, kirli iktidarların gaflet ve delaleti ile açıklanamayacak kadar ileri boyutlara götürülür. “Kader birliğinin” çerçevesi genişlemeye başlar. “Dış destek” dipsiz kuyuya dönüşmüştür. Artık basit sömürü (?) sınırları dar gelmeye başlamıştır. Gelir-gider hesabında kendini kazançlı hissettiği durumlarda işi “işgal”e kadar götürebilir. Bu amaç için içinde yuvalandığı devlet mekanizmasını vurucu, itici, taşıyıcı güç olarak kullanmaktan çekinmez. Zaten o devleti de bu amacı için kendisi kurmuştur.
“Dış destek” ve kirli yerli iş birlikçilerinin iktidar macerası, o ülkede artık “götürülecek” bir şey kalmadığı zaman sonlanabilir. Adına saldırgan kapitalizm de denen bu “dış destek”, sömürdüğü ülkenin halkında bıkkınlık yaratmamak ve umutları bitirmemek için “Yakında huzura ereceksiniz” masalını sık sık tekrarlar. Gerektiğinde iş birlikçi kadrolarda ciddi değişiklikler de yapabilir ama tercih ettiği lider tipi genellikle aynıdır. Çünkü “dünya nimetlerinden en az faydalanma” felsefesine ulaşmış ve başı buğday başağı gibi eğilmiş liderin iş birlikçiliğine güven olmaz. Kıvırıverir.
Kirli iktidarların değişmesinin en sağlam ve kalıcı yolu; o ülkenin halkının, işçilerinin, işsizlerinin, yoksullarının, gelecekleri çalınan gençlerinin mücadele çıtasını yükseltmeleri ve “Ne oluyor len?” demelerinden geçmektedir. Geniş halk kesimlerinin tek tek “Ne oluyor len?” demeleri yetmez. Hep birlikte bağırmaları gerekir. Ancak burada da ileri güçlerin “aynı sonu farklı yöntemlerle isteme” sıkıntısı “dış destekçilerin” ve “yerli iş birlikçilerin” imdadına yetişir.
Bu nedenle 1 Mayıs, bayram değil sömürüye, emperyalizme, iş birlikçilere karşı direnişin, hep birlikte aynı şeyi tek bir cümle ile istemenin başlangıç günü olmalıdır.
ARİF NACAROĞLU
ÖNCEKİ HABER

Topbaş haberine ‘Özel Haber’ ödülü

SONRAKİ HABER

Ankara’da trenler güvenli ulaştır(a)mıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...