30 Nisan 2010 00:00
Haydi 1 Mayıs alanlarına 26 Mayısı örgütlemeye!
2010 1 Mayısı, sermayeye karşı mücadele eden tüm ülkelerin işçileri için temel ve hayati önemdedir.
2010 1 Mayısı, sermayeye karşı mücadele eden tüm ülkelerin işçileri için temel ve hayati önemdedir. İşçi sınıfı, kendini bütün ülkelerin işçilerine bağlayan bir dayanışmayı örgütlerken, aynı zamanda burjuva hükümetlerine, sermayenin tüm kurumlarına karşı eyleme hazırlanırken; diğer ülkelerin işçileriyle birlikte hareket ederek güçlü bir dayanışmayı da örgütler. Sınıf inkarı teorilerinin revaçta olduğu bir dönemde, 1 Mayısta milyonlarca işçinin alanlara çıkarak taleplerini haykırması ve 26 Mayıs genel eylemine hazırlanması son derece önemlidir. 26 Mayıs eylemi sınıf hareketinin yükseltilmesi ve birleşik bir mücadele hattı örülmesi açısından da belirleyici olacaktır. Bu mücadele hattı ile örgütlü, örgütsüz tabandaki tüm işçilerin de dahil olduğu ve dört konfederasyonun 12 madde etrafında belirlediği acil taleplerin karşılanması için 26 Mayısta genel eylem kararı alınması son derece önemlidir. Burada önemli olan, eylem kararının alınması değil alınan eylem kararının hayata geçmesi için kararı alan konfederasyonların ciddi bir hazırlık yapmasıdır.
1 Mayısın daha büyük bir önemi var. Bu önemi, TEKEL ve Çemen Tekstil işçilerinin direnişleri göstermiştir. Her iki direnişte de işçiler, kendileri için sınıf oldukları bilinci kazanmışlardır. Her iki büyük direnişin kazanımla bitmesi, sınıfın sadece moralini yükseltmeyle sınırlı kalmamış, aynı zamanda birleşik bir işçi hareketinin yeniden yaratılmasına da olanak yaratmıştır. İşçi ve sendikal hareketin gelişip serpilmesine vesile olmuştur. Şimdi işçi sınıfı eksenli bir çalışmayı merkezine alan bir hatta ilerlememiz lazım. Devletçi ve bürokratik sendikal anlayışın yarattığı tahribat, TEKEL ve Çemen Tekstil işçilerinin direnişinde bariz görülmüştür. Sınıfın birliğini bozmaya ve işçi hareketinde bölünmelere yol açacak tavır ve davranışlardan kaçınılarak, birleşmiş güçlü bir birleşik işçi hareketi temel bakışımız olmalıdır. Bu temel bakış doğrultusunda Karayolları işçileri olarak, özelleştirme ve taşeronlaştırmaya karşı yeniden güçlü bir başkaldırı örgütlemeliyiz. Bu başkaldırının yolu, güçlü olarak 1 Mayısa katılmak ve ardından 26 Mayısta bir genel grev genel direnişin olması için kolları sıvamaktan geçtiğini asla unutmamalıyız. Karayolları işçileri ve Yol-İş üyesi işçiler bunu başaracaktır. Öyleyse bütün Yol-İş Sendikası üyeleri ve Karayolları işçileri görev başına! Hepinizin Uluslararası Birlik, Mücadele, Dayanışma Günü olan 1 Mayısınız kutlu olsun! 33 yıl sonra yeniden Taksime çıkarken 77 1 Mayısında kaybettiğimiz 42 işçi ve emekçinin hesabını sormak için eşimizi, çocuklarımızı, komşularımızı alarak 1 Mayıs alanına koşalım. Haydi 1 Mayıs alanına, haydi 26 Mayısta genel grevi örgütlemeye!
Hamdi Gökdeniz,
Karayolları Yol-İş İstanbul 1 Nolu Şube Üyesi, işçi