01 Mayıs 2010 00:00
8 SAAT ÇALIŞMA 8 SAAT DİNLENME
Amerikada, 1700lü yılların sonundan itibaren işçiler, günde 16 saate çıkan günlük çalışma süresini 10 saate indirmek için mücadele verdiler ve bu mücadele pek çok işçinin canı pahasına kazanıldı. Ancak 10 saatlik çalışma süresi de yeterli değildi. Hedef 8 saatti. Bu hedef öylesine benimsendi ki; işçilerin şarkılarına bile konu oldu: Doklardan dükkan ve fabrikalardan güçlerimizi biraraya getirdik:Sekiz saat çalışma, sekiz saat dinlenmeBunu başaracağız.
Amerikada, 1700lü yılların sonundan itibaren işçiler, günde 16 saate çıkan günlük çalışma süresini 10 saate indirmek için mücadele verdiler ve bu mücadele pek çok işçinin canı pahasına kazanıldı. Ancak 10 saatlik çalışma süresi de yeterli değildi. Hedef 8 saatti. Bu hedef öylesine benimsendi ki; işçilerin şarkılarına bile konu oldu:
Doklardan dükkan ve fabrikalardan güçlerimizi biraraya getirdik:
Sekiz saat çalışma, sekiz saat dinlenme
Bunu başaracağız.
GREV GÜNÜ
Ve yıl 1886... İşçiler 1 Mayısta 8 saatlik için grev kararı aldılar. Alınan karar çok geçmeden her fabrikaya yayıldı. Eylemi engellemek isteyen sendikalar bile bu dalgaya dayanamadı. O gün geldiğinde yarım milyon işçi sokakları doldurmuştu. Grevler ve gösteriler 1 Mayıstan sonra da sürdü. McCormicke ait fabrikadan atılan ve grevde olan işçiler de 3 Mayısta mitingdeydi. Miting sona ermek üzereyken, bir grup işçi, grev kırıcıları protesto etmek için fabrikaya yöneldi. İşçilere ateş eden polis, 4 işçiyi öldürdü.
Saldırı 4 Mayısta yapılan mitingle protesto edildi. Miting dağılırken nereden geldiği belli olmayan bir bomba nedeniyle 7 polis öldü. Tutuklanan işçilerden Albert R. Parsons, August Spies, Samuel J. Fielden, Michael Schwab, Adolph Fischer, George Engel ve Louis Lingg asılsız ithamlarla asıldılar. Asılan işçiler için 13 Kasımda yarım milyon işçinin katıldığı bir cenaze töreni düzenlendi.
1886daki hareket istenen başarıya ulaşamasa da kazanımları beraberinde getirdi. İşgününün 14-16 saat olduğu işkollarında bu süre 12ye indi, 10 saat çalışan yerler ise 9 saate.
BİRLİK, MÜCADELE, DAYANIŞMA
Amerika İşçi Sendikaları Konfederasyonu 1888de, 8 saatlik işgünü kabul edilinceye kadar her yılın 1 Mayısında grev yapılması kararını açıkladı. Belçika, Almanya, İngiltere ve Fransadaki sendikalar da karara katılacaklarını ilan ettiler. 2. Enternasyonal, 1889da Pariste toplanan 1. Kongresinde 1890 1 Mayısında Amerika İşçi Sendikaları Konfederasyonunun yapacağı genel grevi bütün ülkelerde uygulama kararı aldı. 1891de yapılan 2. Kongrede ise 1 Mayısın İşçi Sınıfının Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü olarak her yıl kutlanmasını kararlaştırdı.
ASILAN İŞÇİLERİN
SON SÖZLERİ
George Engel: İlk kez mahkeme önüne çıkıyorum ve cinayetle suçlanıyorum. Neden buradayım? Neden cinayetle suçlanıyorum? Almanyayı terk etmeme yol açan aynı şey yüzünden: İşçi sınıfının yoksulluğu ve sefaleti. (...) Vatandaş ya da değil, bir işçi olarak hiçbir hakkım yok. Bu yüzden ne sizin haklarınıza ne de yasalarınıza saygı duyuyorum. Çünkü onları bize, işçi sınıfına karşı olan bir sınıf yaptı ve yönetiyor. Benim suçum ne? Çoğunluk sefalet içinde yüzerken, birilerinin milyonları istifleyemeyeceği bir toplumsal sistemi getirmek için uğraştım.
August Spies: Eğer bizi asarak işçi hareketini ezebileceğinizi sanıyorsanız -ki o hareket haksızlığa uğramış milyonların, yokluk ve sefalet içinde çalışan ve yaşayan milyonların, ücretli kölelerin hareketidir- eğer, böyle düşünüyorsanız, asın bizi! Bir kıvılcımı söndüreceksiniz, ama orada, önünüzde ve arkanızda, her yerde alevler parlayacak. Bu bir yeraltı yangınıdır. Ondan kurtulamazsınız. (...) Gerçeği söylemeye cesaret edenleri bir kez daha ölüme gönderecekseniz, ben de diyorum ki; gerçeği söylemenin bedeli ölüm cezasıysa eğer, onurla ve cesaretle bu bedeli ödemeye hazırım. Çağırın cellatlarınızı!
Albert R. Parsons: Ekmek özgürlüktür, özgürlük ekmek. Zenginlerin sarayları yoksulların kulübelerini gölgeliyor ve biz de Victor Hugo gibi diyoruz ki, zenginin cenneti yoksulun cehenneminden doğar.
Adolph Fischer: Ölüme mahkûm edilmemi protesto ediyorum, çünkü burada cinayetten suçlu bulunmadım. Ancak, eğer anarşist olduğum için, özgürlük, kardeşlik ve eşitlik istediğim için ölmek zorundaysam, buna itiraz etmeyeceğim. Eğer ölüm, insanlığa duyduğum sevginin cezasıysa, o zaman hayatımdan hemen vazgeçerim.