07 Mayıs 2010 00:00

GENÇLİĞİN SESİ

Nasıl sökülür kaldırım taşı? Hep üzerinden geçip gittiğimiz taşlardan bahsediyorum.

Paylaş

Nasıl sökülür kaldırım taşı? Hep üzerinden geçip gittiğimiz taşlardan bahsediyorum. “Sınavda acaba hoca nasıl sorar?”, “Ödevi gene yapmadım ne desem ki”, “Bugün de hava ne güzel keşke derse girmesem” diye düşünerek ezip geçtiğimiz taşlar geçen hafta yerlerinden söküldü. ‘68 gençliğinin dediği gibi altından kumsal hem çıktı hem çıkmadı.
“Üçe üç” diye intikam çığlıkları atıyordu vekiller. 27 Mayıs’ın idam ettiği Adnan Menderes, F. Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’a karşı Deniz, Yusuf ve Hüseyin darağacına gidecekti. Menderes iktidara geldiğinde tek kişilik yönetimin biteceği sanılıyordu. Demokrat Parti’nin seçilişi, şimdi faşist benzetmesi yapılan İnönü’ye karşı bir umuttu halkın gözünde. İnönü halkın bütün taleplerini hiçe sayarak sadece devletin bekasını düşünmüş, Kürt sorununda da sadece asimilasyonu savunmuştu. Oysa Menderes’i idama götüren süreçte görüldü ki yenisi de eskisinden pek farklı değildi. Bu süreç CHP-MHP-DSP koalisyonundan sonra AKP’nin seçilişine benzer.
Dün Denizleri mezarları başında anarken oraya bizi götüren şey sadece vicdan mıydı, o döneme özlem miydi, anlama ve anlatma çabası mıydı. Kaldırım taşının altından gene kumsal çıkar mıydı? ‘68 gençliği hakkında bir çok şey söylenebilir, tartışabilir. Ancak mezarlıktan dönünce kaldırım taşlarının üzerinde yürüyen gençlerin yaşam sıkıntılarının dağıtılması için o dönemin gençlik önderlerinin yaptığı tahlillerin yetersiz oluşu; üzerinde durulması gereken önemli bir nokta. Bugün değişen kaldırımlarda değişen gençliğin bilimsel bir kavrayışla işçi sınıfıyla birleşerek dünyayı değiştirebileceği ortada. Ancak Denizlerin örgütlü duruşları, halka sonsuz güvenleri gibi örnek alınacak onlarca özelliklerini tekrardan anımsanıp, yeni görevler çıkartılırsa gerçek bir değişim mümkün olacaktır.
Geçen hafta ODTܒde yurtsever gençlerle TKP’liler birbirleriyle taşlı sopalı çatıştı. Otuza yakın öğrenci yaralandı. Kavganın çıkmasına sebep Kürt sorunu. Ezilen halkın anadilde eğitimden, operasyonların durmasına, tutuklu çocukların serbest bırakılmasına, kadar onlarca talebine İnönü’ye yapılan benzetmenin yapılması. Bu hafta da benzer bir olay İstanbul Üniversitesi’nde yaşandı. Burada “Zaten üniversitelerde her dönem böyle olaylar çıkar” gibi bir çıkarım yapılırsa buna kimsenin diyecek sözü yok. Öğrenciler birbirlerine kaldırım taşı atarken mecliste vekiller anayasa değişikliği için oy atıyordu. İkincisinin sonunda da AKP içinde kavgalar çıkacak gibi gözüküyor.
Meclisteki kavgayı çıkaran da gene Kürt sorunu oldu. AKP kendisinden önceki bir çok iktidar gibi bu sorunla boğuşmak zorunda kalırken, her zaman kendisinin getireceğini vaat ettiği demokrasinin yakınından bile geçmiyor. Parti kapatmayı zorlaştıracağını ileri sürdüğü 8. maddeyi oylamada kimilerine göre 8 kimilerine göre 10 fire vererek düşürdü.
Kendisinden önceki tüm iktidarlar gibi ülkede kangren haline getirilmek istenen sorunlardan dolayı, yönetmesi iyice zorlaşan hükümetin karşısında geçen hafta yüz binlerce insanla kutlanan 1 Mayıs vardı. İşçiler, emekçiler, kadınlar, gençler her yerde alanlara çıkarak hem emeklerine hem de gerçek demokrasi özlemlerine sahip çıktılar. Kaldırım taşları sökülmedi. Sökülecek zamanlar için nasıl birlikte olunması gerektiğinin örneği verildi. Hiç bir araya gelmez denilen sendikaların 26 Mayıs’ta aldıkları genel grev için talepler bir kez daha yinelendi.
“Üçe üç” diyen vekillerden sonra şimdiki iktidar da halkın gözünde hak ettiği yeri elbet alacak. İki darbe arasında Türkiye’nin tarihinde önemli izler bıraktı !68’in gençleri. Şimdi de ‘80 darbesinin çocukları olan gençlerin kaldırım taşlarının üzerinde gelecekleri için kurdukları hayalleri gerçekleştirme zamanı yaklaşıyor. Bunun için 26 Mayıs’ta her yerde boykotları örgütleyerek işe başlamak gerekecek.
*ODTÜ İktisat 3. Sınıf Öğrencisi
BURCU YILMAZ*
ÖNCEKİ HABER

YAZMA SENDROMU!

SONRAKİ HABER

Üç fidan Anıtı’na saldırı kınandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...