8 Mayıs 2010 01:00

Ada’da tek parti dönemi sona erdi


İngiltere’de, önceki gün yapılan genel seçimlerde hiçbir parti, hükümeti tek başına kurabilecek oyu elde edemedi. Yapılan son açıklamaya göre 650 sandalyeden 622’si belli oldu. Buna göre Muhafazakarlar 292, İşçi Partisi 251, Liberaller 52, diğer partiler ise 27 sandalye kazandı.
Seçimin galibi Muhafazakar Parti Lideri David Cameron, seçim bölgesindeki teşekkür konuşmasında, İşçi Partisi’nin ülkeyi yönetme yetkisini kaybettiğini söyledi. Seçim sonuçlarının ülkenin değişim istediğini gösterdiğini söyleyen Cameron, ülkenin çıkarları neyi gerektiriyorsa onu yapacaklarını ifade etti.
KOALİSYON SENARYOLARI
Siyaset gözlemcileri, seçimlerin ardından Cameron’un liderliğinde bir azınlık hükümeti kurulabileceğini ve en geç bir yıl içinde yeniden seçimlere gidilebileceğini belirtiyor. Seçimi kaybetmesine rağmen İşçi Partisi Lideri ve Başbakan Gordon Brown ise koalisyon hükümeti kurmak için çalışabileceğinin sinyalini verdi. İngiltere’deki teamüllere göre hiçbir partinin gerekli çoğunluğu sağlayamaması durumunda hükümeti kurma görevi iktidar partisine veriliyor. Bu yüzden yeni hükümet için ilk söz Brown’da olacak.
Seçimlerde partisinin ikinci gelmesine rağmen iktidarda olması nedeniyle ilk hükümeti kurma teşebbüsünün kendisine verilmesine beklenen Brown, Liberallerin yanı sıra diğer küçük partilerin de desteğini almak zorunda.
Seçimi kazanan Muhafazakarlar ise, Brown’un başbakanlığı sürdürmesine karşı. Muhafazakar Milletvekili Ed Vaizey, Brown’un seçmenlerin oyuyla görevden atıldığını ifade ederek, “(Liberal Parti lideri) Nick Clegg’in onu yeniden koltuğa taşıyacağına inanamıyorum” dedi.
Nick Clegg ise konuyla ilgili yaptığı açıklamada, hükümeti kurma görevinin öncelikle seçimlerden birinci parti çıkan Muhafazakarlara ait olması gerektiğini söyledi.
SONUÇLARA İTİRAZ
Bu arada, bazı seçim merkezlerinde oy verme işleminin sona ermesi nedeniyle oylarını kullanamayan kuyruktaki seçmenlerle yetkililer arasında tartışmalar çıktı. Bu bölgelerde seçim sonuçlarına itiraz edilmesi bekleniyor. (DIŞ HABERLER)

İŞÇİ PARTİSİ’NİN VAATLERİ

* 2014 yılına kadar bütçe açığının yüzde 50’den fazla indirilmesi ve yapısal açıkların en az üçte iki oranında azaltılması amacıyla “Ekonomik iyileşmenin devamı için” kamu harcamalarında “Hedefe yönelik” artışlar yapılması,
* Çocuk yurtları, okullar, ulusal sağlık sigortası ve polis teşkilatı için yatırımların sürdürülmesi,
* Kanser testi sonuçlarının bir hafta içinde çıkmasının garanti altına alınması,
* Farklı sosyal sigorta uygulamaları arasındaki bağlantının 2012’den itibaren yeniden sağlanması,
* 16-17 yaş grubundaki tüm gençlere genel veya mesleki eğitim imkanı sağlanması,
* Altı ayı aşkın süre işsiz kalan 18-24 yaş arası kişilere iş, staj ya da mesleki eğitim garantisi,
* 1-2 yaş grubu çocukların ailelerine 2012 yılından itibaren haftada 4 sterlin katkıda bulunulması,
* Seçim sisteminin değiştirilmesi için referanduma gidilmesi.

MUHAFAZAKARLARIN VAATLERİ

* Kamu harcamalarında yapılacak 6 milyar sterlinlik bir kesinti ile 2010 yılından başlayarak beş yıl içinde İngiltere’nin yapısal bütçe açığını ortadan kaldırmak,
* Sağlık ve dış yardımlar haricindeki tüm alanlarda kamu harcamalarında kesinti yapılması,
* Yardım kuruluşları, vakıflar, gönüllü grupları ve kooperatiflerin yerel yönetimlerin denetiminde bağımsız okullar açmasına ve diğer bazı kamu hizmetlerini de yürütmesine izin verilmesi,
* Yoksul bölgelerdeki okullara daha fazla para ayrılması,
* Her vatandaşa kimlik kartı çıkarılması hedefinden vazgeçilmesi,
* Evli ya da evlilik sözleşmesi bulunan çiftlerden geliri daha yüksek olanın basit oranlı vergi mükellefi olması şartıyla, çiftlerin vergiden muaf 750 sterlinlik limit haklarını birbirlerine devredebilme imkanı sağlanması,
* Geliri yılda 35 bin sterlinden az olanlar için İşçi Partisi’nce planlanan yüzde 1’lik sosyal sigorta prim artışından vazgeçilmesi,
* Veraset vergisi barajının 1 milyon sterline çıkarılması,
* AB dışından gelen göçmenler için yıllık limit konulması

DAVID CAMERON KİMDİR

İngiltere’de yapılan son seçimlerden zaferle çıkan David William Donald Cameron, Muhafazakar Parti’nin liderliğine beş yıl önce sürpriz bir çıkışla seçildi. Hiç bakanlık yapmamış, hatta o sırada parlamentoya gireli daha bir kaç yıl olmuştu. Muhafazakar Parti ise son üç genel seçimden hezimetle çıkmış, üç lider değiştirmişti.
Cameron bu ortamda, Muhafazakarları genç ve yeni bir isimle şanslarını denemeye ikna etti.
Sonuçta partinin logosu dahil, tüm imajı yeniden yaratıldı. Muhafazakarların sloganı “değişim” haline geldi.
Büyük dedelerinden 3’ü milletvekili olan David Cameron, varlıklı bir aileden geliyor. Ailesinde gelenek olduğu üzere, bakanların, liderlerin, prenslerin okulu Eton Koleji’ne gitti.
Oxford Üniversitesi mezunu; eşi Samantha bir baronetin kızı... Bu “ayrıcalıklı” yaşam, muhafazakarların sıyrılmak istediği “Kaymak tabaka partisi” yaftası açısından bir dezavantaj olarak görülüyordu. 43 yaşındaki siyasetçi, bu nedenle “Halktan biriyim” mesajına odaklandı.
Tüm kariyerini Muhafazakar Parti bünyesinde, siyaset koridorlarında geçiren, eğitimden maliyeye pek çok alanda görev alan David Cameron, ilk kez, aniden bir sandalyenin boşalması ile 2001’de milletvekili oldu...
Muhafazakar Parti lideri sıfatıyla, partide getirdiği yenilikler kimi gözlemcilerce Tony Blair’in 1990’larda İşçi Partisi’nde yarattığı vizyon değişimi ile karşılaştırılıyor.
Cameron, partisini iklim değişiminden eşcinsel haklarına belli konularda geleneksel çizgisinin dışına çekti.
Partinin kadınlardan ve etnik kesimlerden daha fazla aday göstermesini sağladı.
Avrupa’ya yetki aktaracak yasalarda referandum istemesine rağmen, Avrupa’ya yüklenmekten göreli olarak uzaklaştı, ulusal sağlık sistemi NHS’yi benimseyen bir tavır izledi.
Siyaseti sarsan milletvekili ödenekleri skandalında, bu meseleye karışanlara saflarında yer olmadığı mesajıyla temiz siyasete vurgu yaptı. Seçim kampanyasını ise “İngiltere’nin yönetimine katılma daveti” adı altında, küçülen bir devlet ve toplumun pek çok alanda daha çok vatandaş girişimi yürütmesine yönelik bir plana dayandırdı.

Evrensel'i Takip Et