09 Mayıs 2010 00:00

SADEDE GELELİM

Yunanistan halkı, burjuva iktidarlarının başlarına sardığı bir kamu borcu sarmalına karşı isyan halindedir. Nedir isyan ettiği bu borcun mahiyeti? Borcu ödemek gerekmez mi?..

Paylaş

Yunanistan halkı, burjuva iktidarlarının başlarına sardığı bir kamu borcu sarmalına karşı isyan halindedir. Nedir isyan ettiği bu borcun mahiyeti? Borcu ödemek gerekmez mi?..
Yunan devleti, bütçe açıklarını karşılamak için borçlana borçlana kamu borcu biriktirmiş. Avro kullanan bir ülke olmanın avantajıyla, avronun itibarından yararlanarak düşük faizle borçlanmış.
Devlet harpte borçlandığında bu anlaşılır bir haldir. Vatan müdafaası gerekçesiyle borçlandığında insanlar bunu fazla sorgulamaz.
Bunun dışında, devlet pazarda borçlanır ise kamu harcamaları için gereken vergileri salmıyor veya toplamıyor demektir. Vergi gelirlerini aşan kamu harcamaları yapan burjuva hükümetleri, kamu harcama fazlasını karşılamak için borçlandıklarında toplumu bugün yaptıkları harcamalar için gelecekte vergi ödemeye mahkum etmektedir. Çünkü bugün devletin aldığı borç, gelecekte vergi gelirlerinden ödenecektir. Bugün yapılan harcamalar için sonraki nesilden vergi toplamanın adaletsizliği ortadadır. Büyük kamu borçları biriktiren hükümetler, gençlerin, çocukların, hatta daha doğmamış neslin omuzlarına yük yüklemektedir.
Öte yandan; borçlanmak var, borçlanmak var. 1980 öncesinde, dünyada sosyalizm ülküsünün emekçilere ümit ve cesaret verdiği zamanlarda, Türkiye’de ve başka ülkelerde burjuva hükümeti borçlandığında, devlet tahvillerini bankalara kendi belirlediği faiz haddinden, zoraki satardı. Bu suretle faizin kamu borcunu şişirmesini önlerdi. Ahir zamanda usul değişti. Şimdilerde devletler ihale ile borçlanmaktadır. Yani bankalar vs. nazlanarak devletin borcunu almak için yüksek (bazan anormal yüksek) faiz hadleri talep edebilmektedir. Bu usulle devlet, kamu borcunu tutan tefeci kurumlarına vergi gelirlerinden semirme imkanı vermektedir.
Devletin bütçesini denkleştirmesi, vergileriyle harcamalarını ayarlayarak borçlanmaktan kaçınması, herhalde borçlanmasından daha adildir. Ama yine; vergi var, vergi var. Eskiden, sosyalizm tehdidi altında, Türkiye’de ve başka ülkelerde burjuva hükümetleri, vergilerin çoğunu gelirden ve servetten alarak, zenginden çok, fakirden az alma politikası güderdi. Ahir zamana girdik, usul değişti. Şimdi dünyada devletler, gelir ve servet vergilerini azaltıp dolaylı vergileri artırarak, vergi yükünü zenginle fakire eşit dağıtarak eşitsizliğe yol açmaktadır.
Yunanistan’da burjuva iktidarları, zenginlere vergi salacağına 2000’li yıllarda hesapsız kitapsız borçlanmış. 2010 başında Avrupa’da tefeci kurumlar (başta bankalar), Yunan devletinin bütçe istatistiklerini çarpıttığı ortaya çıkınca, Yunan devlet tahvillerini bonolarını satın almak için çok yüksek faiz talep etmeye başladı. Kamu borç stoku büyük bir rakam olduğundan, faiz haddinde az bir artış bile yıllık faiz ödemelerini çok artırmaktadır. Yunan devleti, tefeci kurumların talep ettiği yüksek faiz haddinin getireceği mali yükten ürküp, AB devletlerinden, IMF’den kredi istedi. Onlar da Yunan devletinin bütçe açığını 2014’e kadar azaltmasını, kamu borçlarını ödeyerek azaltmasını şart koştu. Yunan hükümeti de ücretleri, maaşları kısan; emekli yaşını yükselten, işçileri işten çıkarmayı kolaylaştıran, vergileri artıran yasalar geçirdi. Artırdıkları vergiler katma değer vergisi ve halkın tükettiği mallardan toplanan muamele vergileri olduğundan, artan vergi yükünü de emekçilere bindirdi.
Yunan halkının kamu borcunu ödemek istememesine şaşılır mı? Yunan halkı adına borçlananlar ona danışmadı; hatta bütçe açığını küçük göstermişler. Halk burjuva siyasetçilerin yaptıklarından kendisini sorumlu hissetmemektedir. Yunan halkı, Yunan meclisinin, Yunan hükümetinin aldığı kararların meşruiyetini kabul etmemektedir. Haklıdır; çünkü kapitalist toplumlarda düzen partilerinin siyasetçileri, halkı değil burjuva sınıfını temsil eder. Halkın ayranını kabartan bir etken de, tefeci kurumların çoğunun Alman olması. Hitler zamanında Alman ordusu 1941’de Yunanistan’ı istila etti. Ancak Yunan halkı kahramanca karşı koydu, Alman ordusuna kan kusturdu. Şimdi Yunan halkı da, başka birçokları da, Alman devletinin Yunanistan’ın mali buhranını Avrupa’da hakimiyetini artırmak için istismar ettiğinden kuşkulanmaktadır.
Neticede Yunan halkı, tefeci kurumlara kamu borcunu ödememekte direnirse, bu mukavemeti tefeci kurumları yine birikmiş kamu borcu olan İspanya, Portekiz, İtalya ve İrlanda devletlerinden aynı şekilde fahiş faizler talep etmesine ve benzer kamu finansman buhranlarına yol açabilir. AB’nin ve IMF’nin Yunanistan devletine 110 milyar avro kredi açmasının amacı, bu ihtimali önlemektir. Ancak bu kredinin etkisi, Yunan halkının ıstırabını zamana yaymak olacaktır. Bu krediyi de şimdiki Yunan halkının çocukları ödemeye mecbur edilecektir. Yunan halkı tavrını değiştirmez, süreç devam ederse; bu, Yunansitan’ın avro birliğinden, hatta AB’den ayrılması ile sonuçlanabilir. Bu, Avrupa Birliği’ni çatırdatabilir. Avrupa Birliği, burjuva devletler ittifakı olduğuna göre, fena da olmaz!
CEM SOMEL
ÖNCEKİ HABER

Hastane işçileri son kez uyardı

SONRAKİ HABER

Erdoğan komşuyu karıştıracak!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...