10 Mayıs 2010 00:00

ROJEV

Bölge’de 30 yıldır sürdürülen ‘özel savaş’ta JİTEM benzeri kontrgerilla örgütlenmeleri üzerinden binlerce “faili meçhul” cinayet işlendi.

Paylaş

Bölge’de 30 yıldır sürdürülen ‘özel savaş’ta JİTEM benzeri kontrgerilla örgütlenmeleri üzerinden binlerce “faili meçhul” cinayet işlendi. Ama bugün Ergenekon Davası sanığı durumunda olan Veli Küçük, Levent Ersöz gibi generaller, Bölge’de JİTEM’in gerçekleştirdiği “bin operasyon”lar nedeniyle değil, “AKP’ye karşı darbe girişimi” nedeniyle yargılanıyorlar. Bölge’de JİTEM’in icraatlarıyla ilgili açılmış dişe dokunur tek dava, Kayseri Eski Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz’ün ve Korucubaşı Kamil Atağ’ın yargılandığı ve Cizre’de artık herkesin nasıl gerçekleştirildiğini bütün ayrıntılarıyla bildiği adam kaçırma, cinayetlerle ilgili dava. Temizöz, Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde süren davanın son duruşmasında Cizrelilerin ‘birey’ olmadıklarını, onların “komitacı, Kürtçü, aşiretçi” olduklarını söylüyor ve kendilerine karşı verilen ifadelerin “Tek merkezden yönlendirildiği”ni ekliyor.
Temizöz, Cizre’de ‘birey’ olmadığını söylerken halka karşı uyguladıkları baskı ve işkenceleri, işledikleri cinayetleri meşru göstermeye çalışıyor. Devletin karşısında bireyler değil “örgütlü” ve tabii ki “kandırılmış” bir halk var! Bu nedenle onlara karşı yapılan her şeyin mübah görülmesi gerektiğini söylüyor. Temizöz, halka karşı yaptıklarını savunmaya çalışırken aslında bir gerçeği de itiraf etmiş oluyor: Sorun bir “terör örgütü” ve ona karşı mücadele sorunu değil; bir halk sorundur. Devlet, Bölge’de “terörle mücadele” adı altında Kürt halkına ve onun ulusal demokratik istemlerine karşı mücadele etmiştir. Sonuçta bunca baskı ve işkenceye, binlerce cinayete rağmen Kürt halkının mücadelesi de, talepleri de sürüyor. Bu bakımdan Temizöz davası, sadece bir albayın ve korucuların ceza davası olarak görülmemeli, devletin Bölge’de onlarca yıl sürdürdüğü politikaların yargılandığı bir dava olarak değerlendirilmelidir. Ve bu davanın gerçek anlamda sonuçlanmasından söz edebilmek için, devleti yönetenlerin yanlışlarından dönmesi; savaş ve operasyonları sona erdirerek Kürt halkının taleplerini kabul etmesi gerekmektedir.
Bugün liberallerin Temizöz Davası’nı AKP’nin demokratlığının bir göstergesi olarak sunduklarını ve Taraf gazetesinin bu davayı bütün ayrıntılarıyla sayfalarına taşıdığını biliyoruz. Şimdi bu liberallerin AKP’nin hazırladığı ‘Anayasa paketi’ konusunda BDP’nin, Kürtlerin örgütlü kesimlerinin koyduğu tavırla ilgili söylediklerini JİTEM’ci Temizöz’ün son duruşmada söyledikleri ile karşılaştıralım.
Ne diyor liberallerimiz?
Ahmet Altan’ından Cengiz Çandar’ına liberaller, Kürt hareketinin AKP’nin anayasa paketini desteklememesini, CHP ve MHP ile birlikte “antidemokrat savaş cephesi” içinde yer almak olarak değerlendiriyorlar. Mesela Cengiz Çandar, İmralı (Öcalan) ile Silivri (Ergenekoncular) arasında “Doğrudan temas yoksa bile, çıkar ortaklığı olduğu”nu söylüyor. Ahmet Altan da, “Demek ki BDP’liler, bu yasakçılıkta “Kürt halkının çıkarına” bir şeyler görüyorlar(…)Eğer Kürt halkı da, ‘Ağır bir vesayeti ve yasakçılığı’ desteklemenin kendi çıkarına olduğunu düşünüyorsa benim söyleyebileceğim bir şey yok” diyerek Kürtleri BDP’ye karşı tavır almaya çağırıyor!
Düşünün ki bu ülkenin Cumhurbaşkanı Kürt sorununun ülkenin “birinci sorunu” olduğunu söyleyecek ve bu ülkenin hükümeti bu sorunu çözmek için adımlar attığını, “açılım” yaptığını söyleyecek ve böylesi bir süreçte yine aynı hükümet tarafından demokratikleşme söylemi eşliğinde bir anayasa paketi hazırlanacak. Böylesi bir pakette ne olması beklenir? Aklı başında ya da kötü niyetli olmayan her vatandaşın böylesi bir pakette ülkenin “birinci sorunu”nu çözecek değişiklikler, düzenlemeler olmasını beklemesi gerekmez mi? AKP’nin anayasa paketinde bu konuda hiçbir düzenleme yok. Üstelik BDP, bu paketi desteklemesi için yapılması gereken düzenlemeleri Başbakan’a sunuyor ve hiçbir ciddi yanıt alamıyor. Buna rağmen, bu paketi desteklemediği için liberaller tarafından “demokrasi karşıtı” olarak değerlendirilir. Paketi hazırlayanlar da “demokrasi kahramanı”! Bu da yetmiyor, liberaller Kürtlerden anayasa paketini desteklemeyen ulusal hareketlerine tavır alarak, ‘demokrat bireyler’ olarak AKP’yi desteklemelerini istiyor!
BDP veya demokrasi istediğini söyleyen herhangi bir parti ya da kişi, eğer ülkenin en önemli meselesini göz ardı eden, sadece hükümetin çıkarlarını savunduğu çevrelerin ihtiyacı için düzenlenmiş bir paketi destekleyeceklerse, yapmaları gereken açıktır: Kendilerini feshederek siyaseti AKP’ye bırakmak. İşte liberallerimiz de tam da bunu istiyor. Kürt halkının örgütlü güçlerinin tutumundan rahatsızlık duyuyor, bu güçleri dağıtıp Kürtleri, kolektif haklarını, taleplerini bir tarafa bırakarak ‘demokrat bireyler’ olarak AKP’yi desteklemeye çağırıyorlar.
Şimdi soruyoruz: Kullanılan araçlar bir tarafa bırakıldığında, liberaller (ve tabii ki AKP Hükümeti) ile Albay Temizöz’ün yapmaya çalıştıkları arasında bir fark görüyor musunuz?
ÇETİN DİYAR
ÖNCEKİ HABER

Kartal’da kamusal alanlar talan ediliyor

SONRAKİ HABER

Denizler, Adıyaman’da da anıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...