10 Mayıs 2010 00:00
BAŞYAZI
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve CHP Ankara Milletvekili Nesrin Baytoka ait olduğu öne sürülen kasetin internet üstünden ortalığa...
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve CHP Ankara Milletvekili Nesrin Baytoka ait olduğu öne sürülen kasetin internet üstünden ortalığa atılmasının arkasından, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgülün, Baykalı Brükselde vurdurmak için mafyaya para verdiği haberleri çıktı.
Şimdi herhalde bu iki olay, eğer arkasından başka skandallar patlamazsa bile siyasi gündemi hem önemli ölçüde meşgul edecek hem de saptıracak görünüyor.
Başbakan Erdoğanın, AKP teşkilatına, Baykala ilgili kaseti kimse dolaylı olarak bile gündeme getirmeyecek diye talimat verdiği söylense de; AKP yandaşı basının işi diline dolayacağı, açıkça Baykalı suçlamasa da hem Baykalı hem CHPyi açıkça suçlamaktan daha yaralayıcı bir kampanya yürüteceği anlaşılıyor. Örneğin daha dün bile, AKP yandaşı basında; CHPde bel altı hesaplaşma diye manşetler atılırken, Nesrin Baytokun önlenemez yükselişi gibi başlıklarla CHP içinde hem siyasi hem de ahlaki tartışmalar açacak belden aşağı vuruşların başladığı görülmektedir.
Elbette kaset olayı Baykalı bir yol ayırımına getirmiştir. Kasetin gerçeği ne kadar ifade edip etmediğinden öte, kişisel yanı Baykal ve Baytoku ilgilendirir. Ama şu da bir gerçek ki; kasetli-suikastlı bir skandala dönüşen olay, Türkiyede sermayenin siyaset arenasının çürümüşlüğünün derecesini göstermesi bakımından öğreticidir.
Bu çürümüş siyaset arenasının gerçeklerine gelince; bu arenanın en belirleyici kanunu, kurt kanunudur. Kurt kanununda ise, yaralananı yemek esastır. Bu nedenle de şimdi siyaset erbabı ve sermaye basınında; yaralanmış Baykala İnsanlık halidir; geçmiş olsun! diyenlerden geçilmese de; Aman böyle bel altı konuları siyaset konusu yapmayalım diye herkes birbirine öğütler verse de bütün bunların boş laftan ibaret olduğunu hemen önümüzdeki günlerde göreceğiz. Üstelik sadece yaralanan CHPyi yemek için AKP; Mustafa Sarıgül ve efradı gibi CHP dışı kurtlar değil, CHPnin içinde de Baykalın ayağının kaymasını bekleyen kurtların bu fırsatı heba etmeyeceğinden kimsenin kuşkusu olmamalıdır.
Bu tablodan çıkacak olan ilk sonuç; CHPde ciddi bir iç hesaplaşmanın başlayacağıdır. Çünkü Baykal, böyle bir iç hesaplaşmanın engeli olarak görülüyordu ve CHP içindeki kurtlar Baykalla birlikte, CHP tabanının da büyük ölçüde hoşnutsuzluk duyduğu Baykal kliğini de tasfiye etmek için harekete geçecektir. 22-23 Mayısta yapılacak CHP Kurultayının bu hesaplaşmanın sahnesi olacağını, ama iç hesaplaşmayı da bitirmeyip daha da alevlendireceğini söyleyebiliriz.
Bu tablodan çıkacak ikinci sonuç ise; AKPnin CHPyi hırpalayıp parçalamak için sonuna kadar bu durumdan yararlanacağıdır. AKP propagandası, CHP ve onu yöneticilerini ahlaksız, sefil bir topluluk olarak göstermek için her aracı kullanacak; önce referandum, sonra da seçime kadar; bu malzemeyi kullanacaktır.
Şimdi; Baykala suikast ile gündeme gelen ama tartışmalardan anlaşıldığı kadarıyla kaset rezaletiyle de bağlantılı olması güçlü görünen Sarıgül cenahına gelince; her halde, kendileriyle bağlantısı olmasa bile, bu durum CHPye karşı kullanmaya en hevesli mihrak olacaktır. Ama bundan kendilerinden çok AKPnin kârlı çıkacağı da bir gerçek!
Elbette olup biteni izleyen CHPliler, CHPde ilericilik, Türkiyenin ileri kazanımlarını taşıyan, bir parti olduğu için kaldığını söyleyen CHP kesimi için olup bitenler öğretici olmalıdır. Özellikle 1 Mayıslarda İş Ekmek Özgürlük şiarıyla yürüyen genç CHPliler için burjuva politikasını nasıl bir mezbele olduğu, CHPnin de bu mezbelenin bir paçası haline geldiğini görülmesi için; bu kasetli, suikastlı gelişmelerin bir vesile oluşturması gerekir.
Kaset sahtemiydi, gerçek miydi; gerçekse kim piyasaya sürdü, ne olur, ne olmaz; Suikastin Saıgülle ilişkisi var mı;Yoksa AKP ya da CIA bağlantılı mı?; Sarıgül ekibinin kasetle bağlantısı var mı; yok mu? gibi sorular ve yanıtları bir tutumun alınması bakımından tali sorulardır.
İHSAN ÇARALAN