15 Mayıs 2010 01:00

ACILIMIN HAPiS GUCU GAZETECiYE 166 YIL


Başta AKP Hükümeti ve onu destekleyen liberal çevreler Türkiye’de insan hak ve özgürlükleri ile düşünce özgürlüğü konusunda çok ciddi adımların atıldığını belirtirken, Türkiye’de yayınlanan tek Kürtçe gazete olan Azadiya Welat’ın Eski İmtiyaz Sabihi ve Yazı İşleri Müdürü Vedat Kurşun’a 166 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
Günlük yayın yapan tek Kürtçe gazete olan Azadiya Welat’ın Eski Yazı İşleri Müdürü ve İmtiyaz Sahibi Vedat Kurşun’un 525 yıl hapis istemiyle yargılandığı dava sonuçlandı.
DEVLET ADINA KARAR VERİLİYOR
Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, Amerika’da Troçkist bir kişinin Amerikan bayrağını yaktığı gerekçesiyle yargılandığı davada mahkemenin “Bayrak yakarak düşüncesini ifade etmiştir” şeklinde hüküm verdiğini dile getiren Eren, Türkiye’de ise bayrak yakma durumunda insanın sülalesinin yakılacağını söyleyerek, verdiği örnek çerçevesinde davaya konu olan yazı, haber, ve fotoğrafın düşünceyi ifade etme kapsamında değerlendirilmesini istedi. Mahkemelerin devlet adına değil millet adına karar verdiğini hatırlatan Eren, “Eğer mahkeme devlet adına karar verirse müvekkilime 500 yıl ceza verir” dedi. Eren’den sonra savunma yapan Av. Rehşan Bataray da, Türkiye’nin AİHM ve AİHS gibi uluslararası anlaşmalara taraf olduğunu hatırlatarak, mahkemenin, Türkiye’nin taraf olduğu sözleşme ve anlaşmaları dikkate alarak karar vermesini istedi.
‘KURŞUN ADAM ÖLDÜRMEDİ’
Avukat Meral Danış Beştaş ise, müvekkilinin hırsızlık yapmadığını, şiddet uygulamadığını, adam öldürmediğini, şiddete çağrı yapmadığını, sadece bir gazeteci olarak düşüncelerini ifade ettiğini belirtti. Müvekkilinin muhalif bir çizgide yayın yapan bir gazetenin imtiyaz sahibi olduğunu, diğer gazetelerde aynı özellikte yer alan yazı ve fotoğraflardan dolayı haklarında dava açılmadığını vurgulayan Beştaş, “Ben onlara dava açılsın demiyorum. Ama aynı şeyi yapan gazeteler ve gazetecilere dava açılmaması sadece Azadiya Welat Gazetesi’ne ve onun imtiyaz sahibi müvekkilime yüzlerce yıl ceza istemi ile dava açılması ayrımcılıktır” dedi.
Beştaş’tan sonra son sözü sorulan Kurşun, bir gazetecinin “Öldürülen her asker için, 5 DTP’linin başı kesilmelidir” sözlerinden dolayı yargılandığını hatırlattı. Söz konusu gazetecinin yargılandığı davadan “Düşüncesini ifade ettiği” gerekçesi ile hakkında beraat kararı verildiğini hatırlatan Kurşun, kendisinin şiddet yönlü hiçbir çağrısının olmamasına rağmen, söz konusu haber, yazı ve fotoğrafların düşünceyi ifade etme kapsamında değerlendirilmeyip hakkında 525 yıl hapis cezası isteminin hukuksuzluk olduğunu söyledi.
166 YIL HAPİS CEZASI
Verdiği aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, hukuk tarihine geçecek bir karara imza attı. Mahkeme heyeti, Kurşun’u, “Örgüt propagandası” yaptığı iddiasıyla 103 defa 1’er yıl 6’şar ay, “Örgüt üyeliği” iddiasıyla da 12 yıl olmak üzere, toplam 166 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırdı. (HABER MERKEZİ)

KARAR HÜKÜMET POLİTİKALARININ YANSIMASIDIR

Azadiya Welat Yazarı Adil Zozanî: Bu karar Kürtlere karşı vicdan ve adalet duygusunun yok olduğunun göstergesidir. Bir gazeteciye 166 yıl hapis cezasının reva görülmesi hangi vicdanla açıklanabilir? Bu karar münferit bir karar değildir. Hükümetin politikalarının yansımasıdır.
Cumhuriyet tarihinin en ağır basın kanunu AKP tarafından Haziran 2006’da AB uyum yasaları çerçevesinde çıkartıldı. Bu kanunun 11. maddesinde daha önce olmayan bir uygulama hayata geçirildi. Eskiden bir haberden haberin sahibi ve yazı işleri müdürü sorumluyken, yeni düzenlemeye göre haberin sahibi, yazı işleri müdürü, genel yayın yönetmeni, imtiyaz sahibi ve sayfanın editörü aynı sorumlulukta görülüyor. Basın kanunundaki en ağır maddelerden biri de 25. maddedir. Bu maddede TMK’nın 7. maddesinin 2. ve 5. bentleri ve Anayasa’nın 174. maddesi referans gösteriliyor. Birçok gazeteciye açılan davalar TMK’nın 7. maddesinin 2. ve 5. bentlerine göre sonuçlandı. Basın Kanunu’nda Anayasa’nın 174. maddesinin referans gösterilmesi, Türkçe dışında başka dille yayını yasaklayan ve Evren zamanında uygulanan 2932’yi tekrar gündemleştirdi.
Bu duruma göre Türk alfabesi dışında bir alfabeyle gazete, kitap yayınlanamaz. Bir savcı isterse başka alfabeyle yapılan yayınları durdurabilir. Nasıl ki Kürt çocuklarına w,x,q harflerinden dolayı isimleri verilmiyorsa, bu harfleri içeren yayınlar da kapatılabilir. Bu aşamadan sonra basın yasasının 25. maddesi referans gösterilerek Azadîya Welat’ın yayını durdurulabilir. Kanunlar bunları emrediyor. Savcılar eğer şimdi bunu yapmıyorsa, konjonktürel davranıyorlar. Uygun zaman kolluyorlar. Baskılarla, cezalarla sindirmeye çalışıyorlar.

‘BU NEYİN AÇILIM’
Gazeteci Vedat Kurşun’a 166 yıl 6 ay hapis cezası verilmesinin ardından gazetecilerden büyük tepki geldi. Cezayı “12 Eylül gibi” değerlendiren gazeteciler, hükümetin “açılım” adına konuştuğu dönemde cezanın verilmesine dikkat çekti.
TÜRKİYE BU UTANÇLA GİDEMEZ
Türkiye’deki Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu’nun gazetecilerin görevlerini yapmalarını engelleyen hükümlerle dolu olduğuna dikkat çeken Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Ercan İpekçi, “Bu kanunlar iyi gazetecilik yapmak isteyenlerin tepesinde demoklesin kılıcı gibi duruyor” dedi. Cezaevlerinde 40 gazetecinin tutuklu olduğunu ve açılan 100’lerece dava ve soruşturmanın olduğunu belirten İpekçi, “Kanunlar acil olarak değişmeli. Bu kanunlar durduğu müddetçe cezaevine giren gazeteci sayısı artacak. Türkiye bu utançla daha fazla gidemez” diye konuştu.
KARAR ÇAĞDIŞI
Türkiye’de düşünce özgürlüğüne yönelik olarak sert saldırıların yaşandığını belirten Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Ahmet Abakay “Bu ceza kesinlikle kabul edilemez. Ses duvarlarını açtı bu cezalar. TMK var olduğu sürece bu tür cezalar gelmeye devam edecek” dedi. AKP’yi eleştiren Abakay, “TMK’yı 2006’da ağırlaştıran AKP’dir. Onun için bu ceza konusunda demokrasi ve açılımdan söz eden hükümetin söylemediği sözler olmalı” dedi.
FARKLI SES ÇIKARTAN KÜRTLERE ESKİ KONSEPT
Kürt açılımından söz edilen bir dönemde bu kararın hükümeti bağladığına dikkat çeken Evrensel Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Fatih Polat, bu cezanın yeni bir anayasa talebinin ne kadar haklı bir talep olduğunu gösterdiğini söyledi. Hükümeti eleştiren Polat, “İki dönemdir tek başına iktidar bir yandan açılım şovu var. Düzenli Kürtçe yayın yapan bir gazetenin yazı işleri müdürü ceza alıyor. Farklı ses çıkartan Kürtlere eski konsept uygulanmaya devam edecektir” dedi. Polat tüm meslektaşlarını durumu köşelerine taşımaya ve basın örgütlerini tepki göstermeye çağırdı.
KONU KÜRT SORUNU OLUNCA MUTABAKAT TAM
AKP ve diğer devlet kurumlarının Kürt sorunu konusunda nasıl bir mutabakat içinde olduklarının bu ceza ile görüldüğünü söyleyen Birgün Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Barış İnce, “Her ikisi farklı konularda nasıl tezat içinde olursa olsun konu Kürt halkına baskıya gelince nasıl ortaklaştığı görülüyor” dedi. Cezanın Türkiye’nin basın özgürlüğü konusunda geldiği durumunu göstermesi açısından çok önemli olduğunu belirten İnce, “AB ve demokrasi nutuklarının atıldığı bu günlere bu tarz baskı ve cezalar devletin ve hükümetin karakterini gösteriyor” dedi.
12 EYLÜL GİBİ
Verilen cezaların anlamlı olduğunu söyleyen Radikal Gazetesi Haber Müdürü Ertuğrul Mavioğlu “Kürtçenin serbest olduğu iddia edilirken kullanımda ciddi bir baskı olduğunu gösteriyor. Politikanın sınırlarını hükümetin ideolojik bakış açısı ile sınırlı olduğunu da gösteriyor. Bunun benzerleri 12 Eylül’de görülüyordu. O zaman komünizm propagandası yapıyor diyorlardı şimdi de bölücü yayınlar diyorlar” dedi.

Evrensel'i Takip Et