16 Mayıs 2010 00:00
Auroville (Tankent) Üstüne... (2)
Tankentlilerin günlük yaşamında doğaüstü öğelerin büyük bir önemi var. Zaten Tankentlileri birarada tutan, dinsel/ruhani/doğaüstü inançlar. Kentliler, dinsel/ruhani/doğaüstü etkinliklere büyük zaman ayırıyor
Tankentlilerin günlük yaşamında doğaüstü öğelerin büyük bir önemi var. Zaten Tankentlileri birarada tutan, dinsel/ruhani/doğaüstü inançlar. Kentliler, dinsel/ruhani/doğaüstü etkinliklere büyük zaman ayırıyor. Boşinançlar yaygın. (Tankentteki kimi çeşmelerdeki su, suya Bach ve Mozart dinletilerek daha sağlıklı duruma getirilmişmiş!..) Kuruluşundan başlayarak, kavramsal bir sorun, bir yandan, Tankentin tüm dinlerden insanlara açık olduğunun söylenmesi ama öte yandan, Aurobindocu olmayanların kente kabul edilmemesi. Yani Tankent, gel, gel, ne olursan ol gel demiyor. Ayrıca, Tankent, tembellerin kenti değil; yalnızca, kente katkı yapacak çalışkan insanlar kabul ediliyor. Kumsal (the Beach, 2000) izitindeki gibi uyuşturucu cenneti uman AB(D)liler, Tankentte düş kırıklığına uğruyor. Zaten Tankentte içki bile yasak. İçki içmek isteyenler, yerleşimin dışındaki yarı-gizli içkievine gidiyor.
Tankent, başlangıçta kafa emeği ve kol emeğinin ayrışmadığı, herkesin imeceyle her işi yaptığı bir yerken, ilerleyen yıllarda, kol işleri için çevredeki Tamil köylerinden köylüler çalıştırılmaya başlandı. Tankent, böylece, tüm yüce ülkülerden uzaklaşmış oldu. Şimdi Tankent, kölelere dayalı eskil Yunan elerki (demokrasi) gibi. Durum, İsrailde eşitlikçi ülkülerle çıkıp sonra ağır işlerde Arapları ve Afrikalıları çalıştıran kibbutz denemelerine benziyor. Buna bağlı olarak kentte sıklıkla konuşulan bir konu, çevredeki köylerden başvuru yapan Tamil köylülerin kente kabul edilip edilmeyeceği. Köylüler, tutumbilimsel (ekonomik) nedenlerle Tankentte yaşamak istiyor. Ancak, yönetim, kendine bakamayacak durumda olanların gelişiyle Tankentin çökmesinden korkuyor ve ayrıca, onları, Tankente kabul edilecek kadar ruhani bulmuyor. Zaten, yönetim, bu konuda yumuşak olsaydı, 1.13 milyar nüfuslu Hindistanda, Tankente kısa sürede on binlerce insan doluşurdu. Ancak, kuruluştaki sayısal hedef (50 bin) karşılanacaksa, dışarıdan gelenlere açık olmak, bir zorunluluk oluyor.
Tankentlilerin evleri, yerleşimciler arasındaki eşitsizliği yansıtıyor: Lüks villaların hemen yanında, ortaklaşa kullanılan toplukonutlar var. Birçok yapı, geleneksel Tamil öğeleri kullanırken, diğerleri, tüm Hindistanın en gelecekçi (fütüristik) yapılarından. Kuruluşta, Ana, Tankentte özel mülklüğün olmasını istememişti. Herşey herkesin olacaktı. Ancak onun ölümünden sonra, mülklük gelişiyor; Tankent evleri alınır satılır oluyor. Bugün yerleşimde yaşayanların bir bölümü, kendi evlerinin sahibi değil. Dahası, kentte, Avrupalılar ve Kuzey Hindistanlılar üst konumda; Tamiller, alt konumda. Tankentliler, genel olarak Hint dinlerine ilgi duyuyor ama bölgenin yerel ekini olan Tamil ekiniyle bir ilgileri yok.
Ananın dileği, Tankentte para kullanılmamasıydı. Ancak, uygulayımsal (pratik) nedenlerle, bu, gerçekleşemedi. Ama para kalksa bile, ondan da beteri var: Kentin göbeğindeki Matrimandirin dış yüzeyi altın. Yapının altın yüzeyli oluşu, kentin ülküleriyle ters düşüyor. Durum, malı mülkü reddeden Budanın yüzyıllar sonraki izleyicilerinin, onun için altın heykeller ve tapınaklar dikmelerine benziyor. Başından beri altını göbeğe koyan bir kentin alsatçı (ticari) olması değil olmaması şaşırtıcı olurdu. Thomas Moreun iyidüşünde (ütopya), bunun tam tersine, altın, değersiz. Düşadada, altın, kolaylıkla bulunduğundan, köleleri ve suçluları bağlamak için altın zincirler kullanılıyor; altın, ağır işçiliğin ve suçun simgesi sayılıyor. Tankentin Thomas Moredan öğrenecekleri var.
Tankentte çokça sorun var. Gerçekler, kurucu ülkülerle uyuşmuyor. Ancak, yine de, kentte güzel çalışmalar da yapılıyor: Kentin çevresindeki Yeşil Kuşakta, yıllar süren ağaçlandırma çalışmalarının bir ürünü olarak 3 milyon ağaç var. Tankent, Hindistanın en yeşil yerleşimlerinden biri. Yerleşik ve konuk araştırmacılar, birçok çevre dostu ürün ve seçenek enerji araçları geliştiriyor. Kentin ana aşevi, güneş enerjisiyle çalışıyor.
Öte yandan, Tankentin geleceği parlak görünmüyor: Kentin genişlemesi çok zor, çünkü çevresindeki topraklar, geçen yıllarda çok pahalılandı. Diğer bir sorun, Tankentin 7-8 kilometre yakınında olan Bengal Koyundan gelen tuzlu suyun tarıma verdiği zarar. Herşeye karşın, sıfırdan ikibin kişilik bir yerleşim kurmak kolay değil; kentin 1968den bu yana varkalması bile tek başına büyük bir olay.
Tankentte doğup büyüyen ikinci kuşak, kentle ilgili birçok olumsuz düşünceye sahip. Avrupalı yüksek gelirli yetişkinler, Tankente ülkelerindeki hızlı yaşamdan kaçarak gelmişken, ikinci kuşak için kent, bir tür hapishane. Gençler, eğitim yıllarını Tankentte geçirdiklerinden, dış dünyayla bağları kopuk; dışarıda iş bulmaları zor.
Toplumbilimin babalarından Durkheima göre, toplumsal kuralların sayısı, nüfus yoğunluğuyla doğru orantılı: Çok sayıda insan, dar bir alanda yaşadığında, daha çok sorun ortaya çıkıyor. Tankent, gelecekte büyürse, sorunları da büyüyecek. Küçük olsun Tankent olsun o zaman... (bitti)
İlgilisine Kaynak
Pillai, S. (2005). Auroville: Philosophy, performance and power in a transnational utopian community in South India. Doktora savı. New York Üniversitesi.
Dr. Ulaş Başar Gezgin