22 Mayıs 2010 01:00

İşçilerin gaz maskesi yoktu


TTK'nın Karadon Müessesesinde meydana gelen ve 28 işçinin yaşamını yitirdiği grizu patlamasıyla ilgili basın toplantısı düzenleyen Maden Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Torun, "Bir ihmal var o kesin ama bu ihmalin boyutları, kimlerden kaynaklandığı bilir kişi raporundan sonra anlayacağız” dedi. Torun, 30 işçide gaz maskesinin olmadığının tespit edildiğini kaydetti.
Maden Mühandisleri Odası Zonguldak Şubesi’nde dün basına açıklama yapan Torun, “Kaza, Karadon Yeni Kuyu eksi 540 kotundaki hazırlık galerisinde meydana gelmiştir. Söz konusu galerinin sürülmesi (açılması), alt işveren (taşeron) tarafından yürütülmektedir. Üç vardiya çalışma yapılan iş yerinde kaza anında 30 kişi çalışmaktadır. Kaza, 08.00-16.00 vardiyasında saat 13.27 civarında meydana gelmiştir. Kaza, grizu (metan gazı + hava karışımı) patlaması nedeniyle oluşmuştur. Grizunun patlaması ile oluşan yüksek sıcaklık, karbon monoksit (CO) gazı ve darbe etkisi ölümlere neden olmuştur” dedi.
AVRUPA BİRİNCİSİYİZ
Patlamadan önce çalışma ortamındaki grizunun yükseldiğini tespit ettiklerini belirten Torun, patlama nedeniyle vinç sistemini tahrip olduğunu, kafesin kullanılamaz hale geldiğini kaydetti.
Çalışan işçilerde gaz maskesinin olmadığını tespit ettiklerin belirten Torun, kurum ve ilgili Bakanlıklar tarafından yapılması gereken denetimlerin yeterli olmadığının tespit edildiğini söyledi.
Torun, Gaz izleme sisteminin bulunmasına rağmen, bu sistemin erken uyarı sistemi ile desteklenmediğini sürece işlevsel olmayacağının ortaya çıktığını belirterek, “Madencilik sektörü, doğası gereği özellik arz eden ve bu nedenle bilgi, deneyim, uzmanlık ve sürekli denetim gerektiren dünyanın en zor ve riskli iş koludur. Maden kazaları incelendiğinde olayın; teknik, sosyal, ekonomik, eğitim, planlama ve denetim sorunları gibi pek çok nedeni olduğu görülmektedir. Ülkemiz, iş kazalarında dünyada üçüncü, Avrupa’da birinci sırada yer almaktadır” dedi.
KAZALARDA ARTIŞ VAR
Maden kazalarında son yıllarda ciddi bir artış yaşandığını belirten Torun, “Odamız kayıtlarına göre, 2008 yılında 43 maden çalışanı iş kazası sonucu yaşamını yitirmişken, 2009 yılında bu sayı 92’ye çıkmıştır. 2010 yılında bu son kaza ile birlikte 66 kişi hayatını kaybetmiştir. Ancak bu sayının daha yüksek olduğu tahmin edilmekte ve hayatını kaybedenler içerisinde maden mühendisi meslektaşlarımız da bulunmaktadır. Özellikle yeraltı kömür madenciliği, işçi sayısı başına düşen kaza ve ölüm sıralamasında bütün sektörlerin başında yer almaktadır. Bu nedenle, madencilik sektörü daha yakından izlenmeli, değerlendirilmeli ve kaza önleme çalışmalarına daha fazla ağırlık verilmelidir.
Özellikle ‘80’li yılların başından itibaren uygulamaya konulan özelleştirme, taşeronlaşma, rodövans vb. gibi yanlış uygulamalar; kamu madenciliğini küçültmüş, kamu kurum ve kuruluşlarında uzun yıllar sonucu elde edilmiş olan madencilik bilgi ve deneyim birikimini dağıtmıştır. Yoğun birikim ve deneyime sahip olan kurum ve kuruluşlar yerine üretimin, teknik ve alt yapı olarak yetersiz, deneyim ve uzmanlaşmanın olmadığı kişi ve şirketlere bırakılması, buna ek olarak kamusal denetimin de yeterli ve etkin bir biçimde yapılamaması iş kazalarının artmasına neden olmaktadır. Yaşadığımız son olay bunu bize bir kez daha göstermiştir” diye konuştu. Torun, 2004 yılında maden kanununda bir değişiklik yapılarak taşeronlaşma sürecine başlandığını kaydetti.
Açıklamaya katılan TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı ise bu olayların iş kaza değil bir iş cinayeti olduğunu ifade etti. Soğancı, Rant odaklı değil insan odaklı bir çalışma hayatının yaratılması durumunda iş cinayetlerinin engelleneceğini söyledi.
(Zonguldak/EVRENSEL)

KADER DEĞİL

Mehmet Torun Başbakan’ın “kader” açıklamalarını şöyle değerlendirdi: “Tüm bu değerlendirmeler ışığında bakıldığında, kaza sonrası Sayın Başbakan’ın anlayışı, bilim ve teknolojiyi dışlayan mantığın açık bir yansımasıdır. Bilimsel veriler iş kazalarının yüzde 98’inin önlenebilir kazalar olduğunu göstermektedir Kazaların kader olmadığı, mühendislik bilim ve teknolojisinin uygulanmasıyla engellenebileceği bilinen bir gerçektir. Ülkemizde yaşanan ve siyasi iktidar tarafından yaratılan işsizlik ortamında insanların çaresizliğini kullanmak yerine, güvenli bir iş ve gelecek sağlayacak politikaların hayata geçirilmesi hükümetlerin asli görevidir. Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın bir televizyon kanalına söylediği “Göreceksiniz. Bir yıl içinde iş kazaları sorununu çözeceğiz” anlamındaki sözlerinin takipçisi olacağımızı da vurgulamak isteriz.”

ODANIN TALEPLERİ
*Özelleştirmeler durdurulmalı, taşeronlaşma uygulamaları iptal edilmelidir
*Ucuz işgücüne dayalı ve örgütlenmeyi engelleyen çalışma anlayışı terk edilmelidir
*Sektörün özelliği göz önüne alınarak kapsamlı bir risk haritasının ilgili bakanlıklarca hazırlanması ve denetimlerin buna göre yapılması gerekmektedir.
*Teknik nezaretçi ve iş güvenliğinden sorumlu olan mühendis ücretini, denetlemek durumunda olduğu işyeri sahibinden almakta olup bu durum mühendisin işletme ile ilgili kararlarında özgür davranmasını engellemektedir. Bu açıdan, teknik nezaretçinin ve iş güvenliğinden sorumlu mühendisin özgürce karar verebilmesi ve görevini layıkıyla yerine getirebilmesi amacıyla, ücretini oluşturulacak bir fondan alması için gerekli yasal düzenlemeler acilen yapılmalıdır.
*Kazaların önlenebilmesi için bilimsel ve teknik yatırımların yanı sıra, örgütlenmenin ve sendikalaşmanın önündeki engellerin kaldırılması, çalışma yaşamı ile birlikte çalışanların sosyal ve ekonomik yaşamlarının da iyileştirilmesi zorunludur.
*İşçi sağlığı ve iş güvenliği yatırımları teşvik edilerek desteklenmelidir.
*İş güvenliği denetiminden birinci derecede sorumlu olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, yaşanan iş kazalarının önlenebilmesi için görevlerini tam olarak yerine getirmelidir.
*Tüm maden işletmelerinde maden üretimi, mutlaka yeterli sayıda maden mühendisi nezaretinde yapılmalıdır. İşyerinde her vardiyada daimi olarak maden mühendisi bulundurmayan işletmelere üretim izni verilmemelidir.
*Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, denetim elemanı olarak yararlanacağı maden mühendisi kadrolarını çoğaltarak denetimlerini artırmalıdır.

Avukatlar kader değil ‘suç’ var dedi

ÇAĞDAŞ Avukatlar Grubu Zonguldak’ta meydana gelen grizu patlamasıyla ilgili olarak Başbakan ve Enerji Bakanı hakkında suç duyurusunda bulundu. Sultanahmet Adliyesi önünde saat 13.00’te gerçekleştirilen suç duyurusu 50’ye yakın avukatın imzasını taşıyor.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla Zonguldak Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilen suç duyurusu öncesinde adliye önünde yapılan basın açıklamasında şu vurgu öne çıktı: “30 cana mal olan grizu patlaması, bir iş kazası değil, benzerlerini görmeye çok fazla alıştığımız bir iş cinayetidir”.
Avukat Ceren Tuğluk tarafından yapılan açıklamada; “Biz hukukçular olarak artık bu iş cinayetlerine alışmak istemiyoruz. Sorumluların hesap vermesini, Başbakan, Enerji Bakanı ve Çalışma Bakanı’nın istifa etmesini ve yargılanmalarını istiyoruz. Cinayeti hazırlayanların, göz yumanların, denetimleri eksik yapanların, taşeronlaştırmayı temel istihdam şekli haline getirenlerin en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyoruz” denildi.
“Hükümet ısrarla, Madenlerde İşçi Sağlığı ve İş güvenliğine ilişkin tedbirleri düzenleyen ILO’nun 176 sayılı sözleşmesini onaylamamıştır. Halen madenlerde işveren yükümlülüklerini yerine getirme oranı özel sektörde yüzde 18.2’yi, kamu sektöründe yüzde 45.8’i geçmiyor. ILO istatistiklerine göre, gelişmiş ülkelerde her 100 bin işçiden yılda 13’ü, Türkiye’de ise 44’ü hayatını kaybediyor” bilgilerini veren Tuğluk, ölümlerin sorumlusunun hükümet ve taşeronluk sistemi olduğunun açık olduğunu söyledi.
İLKEL KOŞULLAR
Petrol-İş Aliağa Şubesi, Zonguldak’ta meydana gelen ve işçilerin ölümüyle sonuçlanan maden kazasına ilişkin olarak yaptığı açıklamada, iktidarın madenlerde işçi ölümlerini doğal karşılayan anlayışına tepki gösterdi.
Şube adına açıklama yapan Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Doğan, iktidarın sadece madenlerde değil hayatın bütün alanlarında, örgütsüz işçi çalıştırmayı ve ilkel koşullarda üretim yapmayı, bir çalışma biçimi olarak benimsediğine dikkat çekti. Bu politikanın daha çok iş kazası ve daha çok can kayıplarını beraberinde getireceğine vurgu yapan Doğan, “Ülkeyi yönetenlerin ölen işçi kardeşlerimizin bu durumunu ‘İşin bir parçası’ veya ‘Bu mesleğin kaderinde bu var’ diyebilecek kadar basitleştirmesine şaşkınlıkla bakıyoruz. Bu işçilerin çalışma ortamları nasıl? İş güvenliği alınmış mı, diye hiç sorguladılar mı?” dedi. (HABER MERKEZİ)

Evrensel'i Takip Et