23 Mayıs 2010 01:00
kabus
(Bu yazı, Freddy Kruegerin hikayesini hâlâ bilmeyen ama izleyince tadı kaçmasın isteyenler varsa, henüz bilmedikleri bir şeyleri içeren cinsten bir yazı. Dikkatinize )
Korku sinemasının büyük fanatiği değilim, dikkate değer bulduğum film sayısı çok olmayabilir. Ağlatan filme, oynatan filme göre korkutan filmin daha çok ya da daha az yadırganacak bir şey yaptığını düşünmüyorum. Ama her filme sormaya hakkımız olan soruları, onlara da sorma alışkanlığım var sadece: Ne anlatıyor?
Elm Sokağı Kabusu serisine, başladıktan 26 yıl sonra kimbilir kaçıncı filmi yaptıklarında, bildikleri bir şeyler olduğunu düşünmekten başka çare yok. Elm Sokağı Kabusu 2010, 1984teki ilk filmin, biraz değiştirilerek de olsa, yeniden çevrilmiş hali. Yaptıkları, az çok, teknolojinin yardımıyla meşhur sahneleri tekrar etmek olmuş.
Mesela Freddynin bıçaklı eldivenini metal borulara sürttüğü sahne, uyuyan kızın küvetinin içinden çıktığı sahne, ötekini havaya fırlattığı sahne gibi.
Şahsen, diğer filmler gibi bu son Elm Sokağı filminden de etkilenenlerden değilim. Bir kere, rüya ile gerçeğin iç içe geçme hali üstünde duran filmin, rüyalarla ilişkisi hâlâ pek yarım yamalak. Freddy seyircinin rüyasına da girsin, iyice korksun, film daha etkili olsun gibi niyetler varsa, belki onun için başarılı olabilir. Ama ölmüş bir adam rüyaya neden giriyor, rüyada olan şeyler neden gerçekte de olmuş gibi oluyor, Freddy hangi koşullar altında rüyaların dışına, gerçeklerin dünyasına gelebiliyor, bu konulara yeterince kafa yorulup tutarlı bir hikaye ortaya çıkarılamamış, hâlâ. Gerçek küvetin içinden kız rüyaya dalınca Freddynin elinin çıktığı sahne, ilk filmde de vardı, bunda da var, nasıl oluyorsa. Bu tutarlılık önemli, çünkü hem filmin dayandığı noktanın nedenine ikna olmak, hem de çözüme oradan gitmek için bunu anlamayı bekliyor, makul insanlar.
Enteresan bir değişiklik, bu son filmde, Freddy katil değil de tacizci yapılmış. Serinin ondan fazla filminde Freddy Kruegerin hikayesi şuydu: 20 kadar çocuğun ölümünden Freddynin sorumlu olduğu düşünülmüştü. Ama mahkemede bu suçlamadan beraat etmişti. Katil o muydu değil miydi emin değildik ama Elm Sokağı sakini anne babalar, her ihtimale karşı çocuklarını korumak için Freddynin peşine düşüp onu kıstırıp yakmışlardı. Freddy yanarak ölmüştü, intikam için de o anne babaların çocuklarının rüyalarına giriyordu.
Son filmde ne değişti? Bir tek ayrıntı, Freddy çocukların gittiği ana okulunda çalışan bir bahçıvandı ve çocukları taciz ediyordu. Suçu da tartışmalı değil, sabitti.
Böyle bir noktada, bu güncelleştirmenin yapılması epey dikkat çekici. Suçu sabit bakınız, yani tartışmalı, Freddy ile özdeşleşilebilen, onun da mağdur görülebildiği günler geride kaldı. Üstelik, katil de değil, tacizci kendisi. Teferruata girmiyor ama çocuklarla sevimsiz şeyler yaptığını biliyoruz sadece.
Şu bilgiyle, bu manzara daha ilginç hale geliyor. Filmin Yaratıcısı, Wes Craven, ilk filmi yaparken yani henüz Freddy karakteri ortaya çıkarken, onu tacizci yapmayı düşünmüş. Fakat o günlerde güncel bir çocuk tacizi vakası varmış, onunla bağlantı kurulur da o olayı sömürüyormuş gibi görünür diye vazgeçmiş. Katile çevirmiş.
Adamcağız vaktiyle böyle enteresan bir ahlaki duruş sergilerken, yeni ve daha ticari olduğu belli olan Michael Bay ekibi, muhtemelen bu orijinal tartışmanın farkında bile olmadan, nasıl diyorlar, vermişler gazı.
Ama filmin sonuna kadar Freddynin aslında kim olduğu, neden rüyalara girdiği sorularına yanıt arandığı için, bunu açık edecek bir karakter de yaratamamışlar. Yani adam vaktiyle tacizciymiş, ama rüyalarına girdiği çocukları taciz etmek aklına gelmiyor, sadece öldürmeye geliyor.
Sonuçta, çok da sanatsal bir eserden söz etmediğimiz için, bir korku filminin bile, daha ticari hale gelebileceğini hiç ummazdım. Ama Elm Sokağı Kabusu 2010u başka türlü tanımlamak güç.
Çağdaş Günerbüyük
Evrensel'i Takip Et