23 Mayıs 2010 01:00

CHP’NİN BAŞINA GELEN


Hiç şüphe yok ki, memleketin siyasi, sosyal arenası en çirkef, en rezil, en pislik dönemini yaşıyor.
Arena deyince şöyle bir anımsamak lazım;
Roma arenaları soylulara eğlence olsun diye insanların aslanların önüne atıldığı yerdi.
Aslanlar köleleri yer…
Soylular şehvetten kendinden geçerdi.
İspanya’da matadorlar boğalarla dövüşür…
Biri diğerini öldürür.
Bu anlamda arena kan dökülen bir yerdir.
Ama nihayetinde sonucu, kılıç, boynuz veya aslanın gücü, bazen de dövüşçünün çevikliği belirler…
Bizde ise sonucu gizli kameralar, telefon dinlemeler, gözetlemeler, yani pislik belirliyor…
Hani eskiden bir örgütün sloganı vardı; “İktidar namlunu ucunda” diye.
Şimdi iktidar kameranın, telefonun ucunda!
En mahrem şeyler rezilce ulu orta ortada!
En özel ilişkiler rakiplerinin boynunda idam ipi gibi sallanıyor.
Ama ne hikmetse paylaştırılan ihalelerde neler döndüğü, kapalı kapılar ardında kimlere ne sözler verildiği gizleniyor!
“Şeffaflık” buraya kadar!
Yine de yıkılmaz denilen Baykal bir gecede gidiverdi!
Sadece bir gün önce ‘Başkanıma can kurban’ diyenler rüzgar yönünde dönüverdi!
CHP’nin başına bir şey geldi.
Öyle bir şey ki, biri gitti biri geldi.
***
Şimdi büyük bir medya rüzgarı esiyor Kılıçdaroğlu’ndan yana.
CHP oylarının bir gecede neredeyse yüzde yüz arttığı söyleniyor!
Kemal bey resmi başkan, hatta yakın zamanın başbakanı…
Baykal ise Saddam’ın heykeli muamelesi görüyor…
Baykalsız bir CHP’nin beş-altı puan doğal artış yapacağı zaten biliniyordu.
Sokakta görülen hava, Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP açısından sıçrama noktası olma ihtimalini gösteriyor.
Bu tablo aynı zamanda birtakım kırılma noktalarına da işaret ediyor.
Artık kimse kendini yenilemeden, klasik döneme ait figürasyonlarla yürüyemez.
Toplumsal değişim rüzgarının dışında kalan ya yok olacak, ya değişip yeni bir yol haritası üzerinden yürüyecek. Çünkü toplumsal değişim talepleri fena bastırıyor.
Artık resmi tarihten politikaya, dış ilişkilerden içeriye kadar her şeyin yeniden kurgulanması gerekiyor.
Bu yeni dalga aynı zamanda AKP için ciddi bir tehdit, toplumsal hareketin yükseleceğinin de işareti oluyor.
Yoksulluğun, gelir dağılımdaki adaletsizliğin gündeme taşınması… Sendikal haklar… Daha fazla demokrasi tartışmaları vb. gibi…
Ama ısrarla vurgulanmalı ki, bu Kemal Kılıçdaroğlu başkan olacağından değil, toplumsal mayalanma CHP’yi yeni bir düzene sokmaya mecbur bıraktığı için olacak.
Öyle görünüyor ki, Kılıçdaroğlu eğer başkan olursa, üst semtlerden, kenar semtlere kayacak…
İhtimal ki, mazbut duruşu, halktan gelmesi ve isminin şaibelere karışmaması ona halk tabakaları arasında sempati ve destek katacak.
Ancak, medya ona öyle büyük meziyetler ve beceriler yüklüyor…
Beklenti seviyesi şimdiden öyle yükseklere çekiliyor ki;
İlkelerini benimsediği bu sistem içinde, ama o sisteme rağmen bu işleri yapabilmesinin…
-Örneğin aç çocuğun yatmadığı bir ülke… İşsizliğin olmadığı memleket vs... gibi-
Kapitalizmde bunun imkan ve ihtimali yoktur!
Bu bakımdan yüksek beklentiler er geç tersine, hayal kırıklığına dönecek… Düşenler yüksekten düşecektir!
Ama bunun için zaman ve yığınların deneyimi gerekecektir!
Kim bilir belki de uygun fırsat ve koşulun doğduğuna inandığı anda Baykal yeniden devreye girmeyi deneyecektir.
Elbette öyle hırslı, öyle kaprisli ve öyle hizipçi birisinden kimsecikler evinde oturup çekirdek çitlemesini beklememelidir!
Üstelik adam yetmişine rağmen “gayet faal” durumdadır!
Bu duruma en güzel teşhis İnternette okuyucu esprisinden geldi;
“O işi bari gençlere bıraksaydı!”
Baykal o işi bile gençlere bırakmadı…
Ve geriye o bildik slogan kaldı:
Kral öldü, yaşasın yeni kral!
Yücel Sarpdere

Evrensel'i Takip Et