24 Mayıs 2010 01:00

26 Mayıs olacak, başka yolu yok…


26 Mayıs genel eylemine sayılı günler kala KESK dışındaki eylem kararını alan diğer konfederasyonların grevi erteleme, bir saatle sınırlandırma, sadece bildiri okuma şeklinde geçiştirme gayretleri sürüyor. Sermaye iktidarı AKP’nin işçi-emekçi düşmanı politikalarına ve artan saldırılara karşı işçi-emekçi, kamu emekçisi, işsiz ve yoksulların güçlü bir yanıt vermeye hazırlandığı bu önemli eylemin arifesinde Türk-İş, DİSK ve T. Kamu-Sen’in ikircilikli ve geri çekilme yanlı tutumları ibret vericidir. 26 Mayıs grevinin talepleri daha önce açıklandı. Bunların çözümsüzlüğü şöyle dursun; son maden kazasında 28 taşeron maden işçisinin öldüğü cinayet bile başlı başına bir genel grev sebebidir. Bu bağlamda 26 Mayıs konusunda konfederasyonların alacakları tutum 26 Mayıs sonrası gerek kendi sendikal platformlarında gerekse işçi-emekçi kamu oyunda siyasi, ideolojik ve örgütsel bir hesaplaşma konusu yapılacaktır. Ancak; şu anda dikkat ve enerjimizi 26 Mayıs’ı en güçlü, en kitlesel ve en yaygın mücadele gününe dönüştürmek bizim esas ve acil görevimizdir.
Sınıf mücadelesinde öyle dönemler vardır ki; alınan kararların arkasında durmak ya da kaçmak emekten ya da sermayeden yana olmak kadar dolaysız ve açık bir durumdur, tercihtir. 26 Mayıs’ta gelinen aşamada böylesi bir gündür. Emeğe ve emekçilere yönelik kapsamlı ve çok yönlü saldırılar devam ederken; işsizlik ve güvencesiz-kölece çalışma koşulları dayatılırken, açlık sınırı altında asgari ücret uygulanırken, eğitimde-sağlıkta katkı ve katkı payları ile kamu hizmetleri piyasalaştırılırken; grev ve TİS haklarımız engellenirken; insanca yaşama ve çalışma koşullarımız gasbedilirken; 6 milyondan fazla emekçi işsizken; demokrasi ve barış taleplerimiz ellerinin tersiyle itilirken 26 Mayıs başta 22 Şubat’ta karar almış 4 konfederasyon yöneticilerinin, genel merkezlerin, şubelerin, iş yeri temsilcilerinin işçi-emekçi ve işsizlere karşı tarihi, siyasi, sendikal alanda onur ve dürüstlük borcudur. Başta TEKEL işçilerine olmak üzere tüm emekçilere güvencesiz, köleci koşullarda çalışanlara, atanamayan öğretmenlere verilmiş sözümüzdür. Hiçbir neden sınıfa verilmiş sözü yerine getirmemeye gerekçe olamaz. Kaldı ki taşeron çalışmanın onlarca işçinin ölümüne neden olduğu günlerde 1 Mayıs’ta yaşanan ve bütün konfederasyonlarca ortak kınanan kürsü işgali hiç neden olamaz-olmamalı. Çünkü 26 Mayıs aylardır beklenen bir hesaplaşma günüdür.
26 Mayıs’ta genel eylemin genel grevin tüm koşulları vardır. Bunu son olarak 1 Mayıs’ta gördük… Bizler işkollarımızda, işyerlerimizde konfederasyonların ikircikli tutumlarından etkilenmeden grevi örgütleme çalışmalarımızı sürdürüyoruz ve sürdürmeliyiz. Katılım dar olacak, kadrolar düzeyinde kalacak, etkisiz kalacak gibi işçi-emekçi ruh halini yansıtmayan yönetici-temsilci tutum ve söylemlerini de etkisiz kılacak bir örgütlenme ve çalışma tarzı ile 26 Mayıs’a hazırlanmalıyız. Ki bütün çalışmalarımız buna yönelik. İşyeri gezilerinde bir kez daha gördük ki emekçiler eyleme hazır. Kuşkusuz konfederasyonlar birlikte hareket ettiği koşullarda katılım çok daha iyi olacaktır. Ama her durumda 26 Mayıs işyerlerinin kitlesel katıldığı bir eylem olacaktır. Eğitim işkolunda birçok işyerinin kapanacağını yaptığımız işyeri gezilerinde gördük. Bunun için son günlerimizi buna yönelik değerlendirmeliyiz. Öyle hazırlanmalıyız ki işçi emekçi, kamu emekçileri karşısına çıkacak yüzümüz olsun. Başımız dik olsun. TEKEL ile girilen direniş çizgisi sürsün.
NEBAT BUKREK Eğitim Sen İstanbul 3 Nolu Şube Başkanı

Evrensel'i Takip Et