30 Mayıs 2010 00:00
BARIŞ SAVAŞA GALEBE ÇALSIN DiYE
GÜNÜN YAZILARI
Hükümetin Kürt sorununu çözmek iddiasıyla başlattığı açılım süreci devam ederken son bir yılın en kapsamlı sınır ötesi hava harekatı gerçekleştiriliyor. Hükümet yetkilileri sınır ötesi operasyonların devam edeceğinin işaretlerini verirken, uzun süredir bölge illerinde, sınır bölgelerine yapılan askeri yığınak ve operasyonlar da hız kesmeden sürüyor. Ölüm haberleri ise gelmeye başladı; üstelik yalnızca dağlardan değil, linçlerden, okullardaki saldırılardan, çocukların oyun alanlarından
Bir yandan BDPlilere yönelik gözaltı furyası hız kesmiyor. Düzenlenen operasyonlarda içlerinde gazete temsilcisi, belediye meclis üyeleri BDPli yöneticiler ve öğrencilerin olduğu onlarca kişi gözaltına alındı.
Operasyonlar yalnızca Türkiye sınırları içerisindeki kadınları etkilemiyor, tüm bir Ortadoğuda mücadele yürüten kadınların önünde ciddi bir engel oluşturuyor.
İranla birlikte yapılan sınır ötesi operasyonlarla eş zamanlı olarak İrandaki Kürt Kadın Hareketinden Şirin Hemunun idam edildiği haberini aldık. Zeynep Celaliyandan ise haber alınamıyor.
Medyada büyük diploması başarısı olarak sunulan Rusya ile nükleer santral, İranla uranyum anlaşmaları bölgemizde yaşanacak savaşın ve facianın ön habercisi gibi. AKP hükümetinin felakete sürüklediği coğrafyamızda olan yine biz kadınlara olacak.
Barış İçin Kadın İnisiyatifi üyesi kadınlar bütün bu sürece karşı kadınları ortak mücadele vermeye çağırıyor. Yalnızca kendi payımıza düşen ölümler, taciz-tecavüzler, şiddet, zorunlu göç, eğitime ve sağlığa ayrılan bütçenin gün geçtikçe azalması, yoksulluğumuz ve işsizliğimiz için değil, bütün bir Ortadoğu coğrafyasının kaderinin hep savaştan yana yazılmaması için birlik olmaya çağırıyor.
Silahlar sussun, hayat konuşsun
Barış İçin Kadın Girişimi, Operasyonlar dursun, silahlar sussun, hayat konuşsun diye, 28 Mayıs Cuma günü Taksimde bir barış noktası oluşturdu. Eylemin ardından Barış İçin Kadın Girişiminin Nane Sokaktaki yerinde toplanıldı. Kadın sanatçıların, yazarların, akademisyenlerin, BDPli milletvekillerinin de destek verdiği buluşmada, şiirler okundu, şarkılar söylendi. Dayanışma için çeşitli ürünlerin de satıldığı etkinlikte, bundan sonraki süreçte daha güçlü bir biçimde bir araya gelebilmenin yolları konuşuldu.
Operasyonlar ortak barış isteğine yöneliktir
Yıldız İmrek: Barış mücadelesine kadınlar için ve kadınlar cephesinden katıldığımızı düşünüyoruz. Kadınlar olarak, sadece savaşın en ağır yükünü taşıyan mağdurlar değil, barışı kazanacak ve barışta da sözünü söyleyecek eşit özneler olmak istiyoruz.
Savaşla bastırılmaya çalışılan Kürt halkının, Kürt kadınlarının eşitlik ve özgürlük taleplerini, Türk, Arap, Çerkes, Boşnak, Laz ve diğer kimliklerden kadınlar olarak aynı zamanda kendi özgürlüğümüz ve ortak geleceğimiz adına birlikte sahipleniyoruz. Eşitlikten söz etmeden kardeşlikten söz etmek statükonun sürmesi anlamına geliyor.
Öte yandan bu savaşın, milliyetçiliğin, militarizmin; sınıf ve ulus egemenliği gibi özelliklerinin yanı sıra cinsiyetçi, erkek egemenliğini güçlendiren, kadınlar üzerindeki baskı ve şiddeti besleyen karakteri nedeniyle de savaşa karşı çıkıyoruz.
Kadınlar olarak; hemcinslerimizin, yakınlarımızın öldürülmesi, göç, taciz, tecavüz, gözaltılar, kayıplar, yoksullaşma gibi savaşın acı ve yıkımlarına, dayanışmayla karşı koymaya çalışıyoruz. Savaşta yaşanan kadın hakikatlerine dikkat çekmek istiyoruz.
Hükümet tarafından geliştirilen operasyonlar ve sınır ötesi harekat; ortak barış isteğimize yöneltilmiş bir harekattır. Sadece Kürt gençlerinin değil, Türk askerlerinin de hayatına kasteden bir harekattır. Operasyonlar sorunu çözmemiştir ve çözme şansı yoktur. Tersine daha fazla öfke, nefret ve ortak yaşam arzusunu yok etmeye hizmet edebilir. Nitekim dağlarda yaşanan operasyonlar, kentlerde linç tutumlarına eşlik etmekte; militarizm, milliyetçilik, cinsiyetçilik yükselmektedir. Yeni ölümlerin Türkçe ve Kürtçe ağıtları, anaların gözyaşlarını, kadınların çığlıklarını çoğaltmaktan başka bir sonucu olmayacaktır. Operasyonların durdurulmasını ve barış için adımlar atılmasını istiyoruz.
Savaş sadece Kürt kadınların değil
bütün kadınların hayatını etkiliyor
Begüm Acar: Barış için yan yana gelen pek çok insan, savaşa karşı çeşitli açılardan politika üretmeye çalışan platformlar olabilir, var da. Ancak bizim Barış İçin Kadın Girişimi adıyla kadınlar olarak bir araya gelmemizin sebebi, barış politikası üreten gruplar da dahi kimi zaman cinsiyetçiliğin göz ardı edilmesi. Savaşın ataerkil sistemden bağımsız olmadığını, cinsiyetçilik-milliyetçilik-ırkçılık-militarizm-homofobi süreçlerinin savaş durumunda nasıl iç içe işlediğini ve savaşın yarattığı şiddet ortamını nasıl meşru kıldığını açığa çıkarmak istiyoruz. Dünya genelindeki savaşlara baktığımızda kadın bedeninin bir fetih alanı olarak algılanmasının, savaş politikalarının üzerine kurulduğu temel anlayışlardan biri olduğunu görüyoruz. Operasyonların sonucunda meydana gelen ölümlerin yanında, kadına ve çeşitli cinsel yönelimlere karşı şiddet, taciz/tecavüz, sosyal hakların gasp edilmesi, yoksullaşma, anadilde ifade özgürlüğünün yok sayılması, gündelik hayatlarımızda savaş sebebiyle yaşadığımız sonuçlar Savaşın etkileri Kürt kadınları için elbette çok yakıcı; ancak bu coğrafyada yaşayan bütün kadınların gündelik hayatlarında savaştan direkt ya da dolaylı olarak birebir etkilendiğini anlatmak istiyoruz. Savaş yerine sosyal haklarımıza bütçe ayrılmalı. Kadınlar yalnızca gözü yaşlı anneler olarak tanımlanmamalı, savaşa karşı siyasette ve gündelik yaşantılarımızda yürüttüğümüz etkin mücadele göz ardı edilmemeli. Kadına yönelik şiddet ortamı sadece savaş durumunda değil, barış sağlandığında da devam edebilir, ediyor. Barış için çabalarımızla tüm toplumu bu minvalde dönüştürmeye yönelik bir dil ve mücadele alanı yaratmak istiyoruz.
Savaşın hayatımıza değdiği her noktada birleşelim
Zehra İpek: Demokratik açılım tartışmalarının başladığı sürecin üzerinden 13 ay geçti. Barış isteyenleri umutlandıran bu tartışmalardan maalesef umut ettiklerimizin karşılığını alamadık. Hatta aksine daha da geriye giden bir dönemle yüz yüze kaldık. Kadınlar bu süreçten en çok etkilenen ama sözü hiç dikkate alınmayan kesim oldu. Özellikle Kürt kadınlarına dönük geliştirilen özel savaş yöntemleri ile mücadele eden kadınlar baskı altına alındılar, tutuklandılar.
Nisan ayı ile birlikte operasyonların yeniden başladığını görüyoruz. Yeniden askeri yöntemlerle çözüm aranıyor. Bu, çatışmalı sürecin yeniden başlaması ve yeni ölümler demektir. Yapılmayan tek şey diyalog kurmaktır; sorunlar ve çözüm yöntemleri şimdiye kadar karşılıklı konuşulmamıştır. Kürt sorununun demokratik çözümü konusunda sözü olan her kesim dikkate alınmalıdır.
Barış İçin Kadın Girişiminden kadınlar olarak Söyleyecek sözümüz, çözümü geliştirecek gücümüz var diyerek bir araya geldik ve barış için sürekli bir mücadele yürütmeyi kararlaştırdık.
Kadınlar olarak şunu fark ettik barış mücadelesini sadece Kürt halkıyla dayanışmak için yürütemeyiz. Hepimiz bu savaştan etkilendiğimiz noktaları açığa çıkararak ve bunları buluşturarak savaşa karşı itirazımızı çok daha güçlü yükseltebiliriz.
Açılım sürecinde en çok kadınların gözyaşları konuşuldu ama cinsiyetçi politikalar kadınları sadece anne olarak görmek istediği için anaların gözyaşı üzerinden siyaset yapıldı. Bu ülkede Barış Anneleri ve Cumartesi Anneleri yıllardır mücadele ediyor, eğer iktidar samimi olsaydı önce bu annelerin kayıplarını açığa çıkartırdı. Ancak görüyoruz ki iktidar, operasyonlarla asker ve gerilla annelerini ağlatmaya devam edecek. Savaşı yürüten erkek egemen zihniyet, cinsiyetçi politikalarıyla, kadınlara karşı şiddetini katlayarak sürdürüyor. Her gün üç kadın öldürülüyor; kadınların emeği görmezden geliniyor; işsizlik ve yoksulluktan en çok kadınlar etkileniyor Bu savaş hepimizin hayatına başka başka noktalardan değiyor. Biz de bu başka noktaların hepsini buluşturmak istiyoruz. Cinsiyetçi ve milliyetçi olmayan tüm kadınları Barış İçin Kadın Girişiminde yer almaya çağırıyoruz.
Sevda Karaca
Evrensel'i Takip Et