Batumlu’nun, Kandil’de, HPG’lilerin giydiği kıyafetlerle (Şal u şepik/ Kürtlerin geleneksel kıyafeti) çekildiği iddia edilen fotoğraf ile Batumlu’nun alakasının olmadığı, yalanın vardığı boyutu gözler önüne seriyor. Haberde Batumlu ile ilgili, “1999 ve 2003’te izinsiz gösterilere katıldığı iddiasıyla gözaltına alınmıştı. PKK/KCK’nın Avrupa Sorumlusu ve KCK davasının 1 numaralı sanığı Sabri Ok ile irtibatlı olduğu ileri sürülen Batumlu, BDP’de yöneticilik de yaptı. İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yaklaşık 1.5 yıl boyunca sürdürdüğü soruşturmada avukatların Öcalan’ın yaklaşık 130 talimatını Kandil’e götürdüğü tespiti yapıldı. Bu talimatlar sonucunda ise 132 güvenlik görevlisi ve vatandaşın şehit olduğu belirlendi” şeklinde temelsiz iddialar da yer alıyor.

BATUMLU: SAVCI DA HAKİM DE FOTOĞRAFI DİKKATE ALMADI

İddialara, “Öncelikle şunu söyleyeyim ki bu operasyon ciddi bir hukuk katliamıdır. Hiç bir delil olmaksızın tutuklanan arkadaşlarımız da düpedüz rehindir. Bu savunmaya açıkça bir saldırıdır” diyen Batumlu, savcı ve hâkimin delil saymadığı bir fotoğrafın kimler tarafında servis edildiğinin önemli olduğunu söyledi. Yalan ve yanlış haberlere kamuoyunu yönlendirmeye çalışan ilgili basın kuruluşları hakkında davacı olacağını belirten Batumlu, şunları söyledi: “Savcının söylediğine göre benim savcılık sorgumdan 15 dakika kadar önce dosyaya gönderilen o fotoğrafların çıplak gözle de görülebileceği gibi benimle alakası yok. Zaten savcı da tutuklama istemli sevk edildiğini hâkim de aynı kişi olmadığımızı gördü. O yüzden biyometrik incelemeye de gerek duymadı. Gerek yüzümüzde gerekse ellerimiz, kilomuz, vücut yapımız vs.de bariz farklılıklar var. Ayrıca savcı o fotoğrafların 2005 yılı 4-24 Haziran tarihlerinde çekildiğini söyledi. O tarihlerde girdiğim çok sayıda duruşma var. Biliyorsunuz duruşma zabıtları resmi kayıtlar ve o zabıtlarda adım yazıyor. Yoksa sağlık nedenleriyle de olsa bırakılmazdım. Ama burada asıl önemli olan, o fotoğrafların dosyaya ben olmadığım bilinerek konulmuş olması ve avukatlarımızın da bizim de görmek konusunda çok zorlandığımız dosyadaki bu tarz karalama evraklarının basına servis edilmiş olmasıdır. Bu konuda yasal başvurularımız da olacak.”
(İstanbul/DİHA)