04 Haziran 2010 00:00

GERÇEK

Ekonomi yasaları nesneldir, ama ekonomik politikalar tümüyle, o politikaları oluşturan gücün, güç odağının tercihidir.

Paylaş

Ekonomi yasaları nesneldir, ama ekonomik politikalar tümüyle, o politikaları oluşturan gücün, güç odağının tercihidir.
Aslında, iktisadın bilim olmaya adım attığı 200 yıldan beri bunlar biliniyor. Ama sermaye iktisatçıları ve hükümetleri bu gerçeği görmezden gelerek, kendi yaptıkları yasaları ve bu yasaların çerçevelediği politikaları doğa yasaları olarak dayatıyorlar.
Fiyatlar mı artıyor; sanki takdiri ilahiymiş gibi, “Yapacak bir şey yok, piyasa koşullarının gereği bu” diyorlar. Ya da işsizlik inanılmaz boyutlara mı çıkmış; yanıt yine hazır; “Yapacak bir şey yok; ekonominin gereği!” Biraz zorlayınca; “Her patron bir işçi alsa işsizlik düşer” deyip işin içinden çıkıyorlar.
Ama özellikle sermaye hükümetleri, işsizlik, yoksulluğun artması, enflasyon gibi başlıca ekonomi olaylar karşısında kendi politikalarının ya da sistemin sonucu olarak ortayı çıkan ekonominin çeşitli hastalıkları karşısında kendi politikalarının etkisini sadece “olumlu” olunca kabul ediyorlar. Örneğin işsizlik düşerken uyguladıkları ekonomik politikaların başarısıyla övünüyorlar, ama işler kötüye gittiğinde bunu “Ekonominin dokunulamaz yasaları”na bağlıyorlar; en gerçekçileri bile en fazla, “Uluslararası koşulları”, “Kriz etkisini” vb. suçlayıp işin içinden çıkıyorlar.
İşsizlik ve yoksulluğun sermaye hükümetlerin tercihiyle sıkı bağlantısı en son kamuoyunda “Gıda yasası tasarısı” olarak bilinen Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu Tasarısı ile bir kez daha gözler önüne serildi. Hükümet şimdi bu yasayı Meclis’ten geçirmek için uğraşıyor. Ziraat Mühendisleri Odası, bu yasanın çıkarılmaması için feryat ediyor. Çünkü bu tasarıyla birlikte iki önemli şey birden gerçekleşecek. Bunlardan birincisi bu tasarını yasalaşmasına bağlı olarak 20 bin dolayında Gıda Mühendisi, Ziraat Mühendisi, Kimya Mühendisi işsiz kalacak! Çünkü bu yasayla 10 kişiden az işçi çalıştıran gıda üretimi yapan firmaların mühendis istihdam zorunluluğu ortadan kalkacak. İkinci olarak ise; böylece örneğin fırınlar, pastaneler ve öteki pek çok küçük ölçekli gıda üretimi yapan firma “sorumlu mühendis” çalıştırma zorunluluğu kalmadığı için, ürettikleri malların üstündeki mühendislerin mesleki ve etik “denetim sorumluluğu” kalkacak. Üstelik bu yasa bu denetimsizliği daha yem ve hayvanın yetiştirilme aşamasından başlayarak kaldırdığı için üretimin kalitesi, insan sağlığı bakımından gerekli özellikleri taşıması tamamen, dışarıdan ve genel denetime terk edilmiş olmaktadır.
Bu yasayla hükümet, bugüne kadar “kamu denetimi” olarak süren bu işyerlerinin denetimini de “özel denetim firmalarına” devrediyor. Yani, bozacının şahidi şıracı olacak!
Buradaki amaç ise; gıda üretiminde işçilik maliyetlerini düşürmek, bilinen anlamıyla ürünü ucuza mal etmek ve patronların kârını yükseltmek! Yani tamamen patronun kârıdır gözetilen.
“Ya 20 bin üniversite mezunu, mühendisin işsiz kalması, eğitimli işgücündeki işsizliğin birkaç puan daha yükseltmesi ya da halkın beslenmesinin denetim imkanları ve gıda güvenilirliği ne olacak?” derseniz, hükümeti böyle şeyler ilgilendirmiyor. Varsa yoksa patronların kârının artması!
Gıda güvenilirliği, halk sağlığı, bilim ve teknoloji,... bunlar, gereksiz yeni masraf demek!
Burada yeni olan işsizliğin bir mühendis kıyımına dönüşmüş olmasıdır. Üstelik de devlet eliyle çıkarılan bir yasayla; bu kadar açıkça ve acımasızca!
Taşeronlardan başlamış olan işten atma kolaylığının, krizin ilk dalgasıyla toplu işten atmaların daha köklü, büyük işletmeleri de içine aldığına, bu işsizlik dalgalarının ücretlerin düşmesi olarak da kendini ortaya koyduğuna bugüne kadar tanık olduk. Şimdi ise, genelde orta sınıf sayılan mühendislerin çıkarılan yasalarla işten çıkarılmasının yolunun açıldığına tanık oluyoruz. Artık mühendisler de, “İlk tehlikede gemiden atılması gereken ağırlık” olarak ilan edilmiştir böylece.
“Herkes kendi safına” dendiğinde, artık mühendisler de; patronların ihtiyacı kalmadığında sokağa atılanların (işçilerin) safında yer almak zorundadırlar.
İ. Sabri Durmaz
ÖNCEKİ HABER

Zonguldak’ta 7 özel ocak kapatıldı

SONRAKİ HABER

Gün ışığını görebilene ‘Geçmiş olsun’ deniyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...