06 Haziran 2010 00:00

SADEDE GELELİM

Rotamız Filistin, Yükümüz İnsanî Yardım harekâtı büyük bir başarıya ulaştı. Çok sayıda ülkeden insanın Gazze ambargosunu denizden kırma girişimi ve İsrail’in müdahalesi, İsrail’in ambargosundan bîhaber olan dünyanın aklına –Neden gemi ile yardım taşınıyor?

Paylaş

Rotamız Filistin, Yükümüz İnsanî Yardım harekâtı büyük bir başarıya ulaştı. Çok sayıda ülkeden insanın Gazze ambargosunu denizden kırma girişimi ve İsrail’in müdahalesi, İsrail’in ambargosundan bîhaber olan dünyanın aklına –Neden gemi ile yardım taşınıyor? Gemiler nereye gidiyor? Hangi ambargo? sorularını getirip, dünyanın dikkatini Gazze’ye çekti. Gazetelerde ambargo üzerine yazılar yayımlanıyor. Birçok ülkede Yahudilerin de katıldığı İsrail’i kınayan nümayişler yapıldı. Bazı gelişmiş ülkelerde kamu oyu öyle etkilendi ki, İsrail dostu devlet adamları ve kadınları bile ambargo artık kalksın yollu demeçler verdi. Eylemin ve İsrail saldırısının en çok etkilediği ülkelerden biri Mısır olsa gerek. Gazze sınırındaki Refah kapısını kapalı tutarak İsrail’in Gazze’ye yaptığı ambargo zulümde suç ortağı olan Mübarek rejiminin 2 Haziran’da Refah sınır kapısını açması bu rejimin ülke içi tepkilerden korktuğunu gösterdi. Dokuz insanın hazin kaybı ve yaralananlar haricinde, başarılı bir eylemdi. İnsanî Yardım Vakfını (İHH’yi) ve tüm katılımcıları tebrik etmek lâzım.
Ne var ki çatlak sesler çıkmaya başladı. F. Gülen Amerikan kapitalizminin en büyük sözcüsü olan Wall Street Journal gazetesinde İHH’yi eleştirdi; otoriteye başkaldırmakla suçladı.. Buna yorum gerekmez.
Radikal başyazarı İsmet Berkan’ın yorumları üzerinde durmak istiyorum. 4 Haziran’da yayımlanan “Ölümü yüceltme kültürü” başlıklı başyazısında Berkan, Mavi Marmara’da öldürülen insanların ailelerinin, ölen yakınlarının şehit olduğunu söyleyerek gurur ifade etmesinden rahatsız olmuş. Yazısını şöyle bitiriyor: “İsrail’in politikalarının İslam kimliğine sarılmayı nasıl yaygınlaştırdığını, ‘cihad’ kültürünü mutedil sayılan Türkiye Müslümanları arasında bile aslında ne kadar etkili hale getirdiğini gösteren örnekler, son Mavi Marmara faciası sonrası gördüklerimiz. Bir anda, sabahın köründe on binlerce insanı İsrail elçiliği veya konsolosluğu etrafında toplayan, sabahlara kadar on binlere Taksim meydanında gösteri yaptıran bir öfke, bir kin birikimi. Merkezinde ‘din kardeşliği’ var ama o merkezin etrafı Batı karşıtlığıyla, Hıristiyan ve Yahudi düşmanlığıyla örülü.”
Zulme karşı mücadelede, sömürüye karşı mücadelede insanları harekete geçiren dürtü, mazlumlara sevgi duygusu ile birlikte zalimlere öfke ve kin duygusudur. İsrail siyasetçilerine, İsrail ordusuna, İsrail devletine arka çıkanlara öfke duymak ahlak dışı mıdır, akıl dışı mıdır?Meydanlardaki öfkenin kinin hedefi Hıristiyanlar ve Yahudiler değildir. Bir kere Hıristiyan ve Yahudi dinleri İslam’ı reddetmektedir, o dinler İslam’a düşmandır; buna karşılık İslam bunları hak dini saymaktadır. İkincisi, Rotamız Filistin, Yükümüz İnsanî Yardım harekâtında çok sayıda ülkeden ve dinden insan vardı. İHH’de ve onu destekleyen Müslümanların kalbinde Yahudi, Hıristiyan düşmanlığı olsa idi konvoy o bileşimiyle oluşmazdı. Gösterilerde haykırılan tekbir, düşmanlık ifadesi değildir; kimlik ve inanç ifadesidir.
Geldik asıl meseleye: Batı karşıtlığı. Berkan kitlelerin ‘Batı karşıtı’ olmasından rahatsızdır. Keşke Batı diyerek neyi kastettiğini açıklasa idi. Batı NATO devletleri olabilir. Hani Afganistan halkına kan kusturan devletler. Batı, kapitalist sistemin merkez devletleri (batı, orta, kuzey Avrupa ülkeleri, ABD, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda, Japonya) olabilir. Dünyada en büyük şirketlerin, en büyük bankaların menfaatlerini güden; askerî hâkimiyetini bu yolda kullanan; dünyadaki tabiî kaynakları kontrol eden; dünyada haberleşmeyi, kitle iletişimini kontrol eden devletler. Batı, kapitalist sistemin kendisi anlamına gelebilir: kâr güdüsü ile sonsuz sermaye birikimi üzerine kurulu akıl dışı, adaletsiz, müsrif iktisadî düzen. Batı kelimesiyle kapitalizmin kültürü kastedilebilir: hayatta mutluluğu maddî tüketimde ve sosyal statüde bulan, paylaşma ve dayanışma duygusunu yitirmiş, ikide bir ırkçılığı su yüzüne çıkan toplumların kültürü. Berkan bunlardan hangisine karşı olunmasından rahatsızdır?
Berkan 5 Haziran’da “Komşularla sıfır sorun derken...” başlıklı yazısında da AKP iktidarının Türkiye’nin ABD ile ve İsrail ile ilişkileri germesinden rahatsızlığını dile getirmektedir. Bu gerginliğin çıkar çatışmasından ziyade kültür çatışmasından kaynaklandığını söylemektedir. Yazısını “yeni yeni ve uzun dönemli sorunlar yaratmanın âlemi yok” diye bitirmektedir. İsmet Berkan’ın aradığı, her anlamda Batı taraftarı olan ‘mutedil Müslümanlar’ Fethullah Gülen ve cemaatidir. Rotamız Filistin, Yükümüz İnsanî Yardım harekâtı, turnusol kâğıdı gibi harekâttan huzursuz olan, Batı’yı ve dünya nizamını savunanları aynı safta bir araya getirdi. Adaletsizliğe isyan eden herkesi bu harekâtı destekleyip kutlamakta birleştirdiği gibi.
Mesele Gazze’deki zulme isyan eden herkesi, aynı adalet özlemiyle dünyadaki bütün haksızlıklara, zulümlere; bu zulümlerin arkasındaki güçlere ve o güçleri pâyidar eden sisteme karşı birleştirmektir.
CEM SOMEL
ÖNCEKİ HABER

‘Son Kuşlar’ da gitti

SONRAKİ HABER

Örgütsüz çalışma ILO gündemine taşınıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...