Ordu Belediyesi 6. Uluslararası Çocuk ve Gençlik Festivali sona erdi. Yoğun iş temposu nedeniyle festivalin ancak açılışına ve açılış yemeğine katılabildim. 1incisi ve 5incisi dışında kalan diğer 4 festivale de katılmış olmanın gururu içinde, Vali Orhan Düzgün, Belediye Başkanı Seyit Torun, yardımcısı Özer Karadağ, TOBAV Genel Başkanı Tamer Levent, İl Kültür ve Turizm Müdürü Erkan Gülderen ile birlikte şenlik kortejinin başında yürüdüm.
Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosunun (OBKT) kurucularından, üzerine yıldızlar yağası Aydın Üstüntaşın notlarından ve Özer Karadağdan sözel olarak aldığım bilgilere göre Orduda tiyatro çalışmaları yaşayan Rum ve Ermeni azınlık gençleri tarafından başlatılmış. İlk çalışmalar, bugün OBKT fuayesi olarak kullanılan kilisede ve kilisenin önündeki ahşap binada yapılırmış. Burası zamanla bir ibadet yeri değil, kültür ve özellikle tiyatro çalışmalarına ayrılan merkez olarak anılmaya başlanmış.
Tam da, Birinci Dünya Savaşının başladığı, giderek de kızıştığı yıllarmış o yıllar Bu kültürel ve sosyal etkinlikler, Müslüman Türk gençlerinin de ilgisini çekmiş. Azınlık gençlerinin Yunan tragedyalarından örnekler sahnelemesi, bu etkinliklere tanık olan Türklerin de bir anlamda ulusal duygularını gıdıklamış. Öyle ya da böyle, azınlıklarla Türkler arasında giderek yükselen trendde bir rekabettir başlamış. Savaşın dengesi değiştikçe, Türkler de önce çalışma mekanlarını, sonra da bu mekanlarda oyun oynama üstünlüğünü ele geçirmeyi başarmış.
Kurtuluş Savaşının başladığı yıllara rastlayan bu dönemde, ilkel koşullarda, hatta mum ışığı altındaki tiyatral çalışmalar, doğal olarak ulusal duygulara ve coşkulara yönelikmiş. Güçlüklere göğüs germişler, bir anlamda kültürel savaş vermişler. A. Rıza Gürsoy ve Öğretmen İsmail Hakkı Garipoğlu, eylemlere devamlı önderlik etmiş.
Orduda tiyatro çalışmaları, Cumhuriyet sonrasında bu kere Halkevlerinde sürmüş. Hatta öyle ki; Ordu Halkevi, yurtta kurulan şubeler arasında en etkin, en üretken şube olarak adından söz ettirmiş. Halkevinin Ordunun sosyal gelişmesine yeni bir renk, yeni bir soluk ve etkin bir heyecan getirdiği belirlenince, kentte tiyatro konusunda spor kulüpleri de kollarını sıvamış. Günümüzde Ordunun yakın tarihini bilenler, Orduda sahne yaşamının spor kulüpleriyle başladığını savlamaktalar. İlin spor kulüpleri İnkilab-ı İçtimai ve İdman Yurdu, gençliği bedenen olduğu kadar zihinsel açıdan da geliştirmeyi amaçlamış. Bu amaca, kentin diğer iki spor kulübü Gençler Yurdu (1931) ile Spor Yıldızı (1932) da katılınca, dört spor kulübü, sportif çalışmalarının yanı sıra Halkevleri dışında kendi olanaklarıyla pek çok oyun sahneye koymuş.
Halkevlerinin kapatılmasıyla Orduda tiyatro 1950-1960 yılları arasında, aynen Türkiye genelinde olduğu gibi ciddi bir durgunluk geçirmiş. Yetişen ressam, müzisyen, yazar, çizer, tiyatrocu gençler, yuvasız kuşlar gibi her bir yana dağılmışlar. Duraklama, giderek gerilemeyi getirmiş. Ancak 1961 yılında kurulan Türk Kültür Derneklerinin Ordu Şubesi aynı yıl Orduda açılınca; müzik, folklor ve özellikle tiyatroyla ilgilenen gençler, bu derneğin çatısı altında birleşivermişler. Türk Kültür Dernekleri adını da Halkevi olarak değiştirivermişler.
Tam bu sırada, Ordunun değeri Uğur Gürsoy ve arkadaşları ortaya çıkmış. Hemen bir oyun bularak çalışmaya başlamışlar. Uğur Gürsoy, bu kere işi daha da bilinçli ele alıyor, bir bölge tiyatrosu yaratma sancısını yaşıyormuş. Sınırı Sinoptan Artvine çizmiş. İlk oyun olarak da, Cevat Fehmi Başkutun o yıl yazdığı ve İstanbul Şehir Tiyatrosunun da aynı yıl repertuvarına aldığı Harputta Bir Amerikayı seçmiş.
Sonunda gelinmiş 1964 yılına. Gel zaman git zaman bakılmış ve görülmüş ki, pıtraklar çoğalıyor; ilin valisi Sefa Poyraz, komşu il Trabzonun valisi olan kardeşi Vefa Poyraza telefon açmış. Demiş ki: durum böyle, böyle. Yahu bu tiyatro artık Orduya sığmaz oldu, bölgesinin de üstüne çıktı, ne halt edek?.. Vefa Poyraz düşünedursun, Uğur Gürsoy, önce Vali Poyraza, sonrasında Belediye Başkanı Fazıl Sözere çıkmış; yerel gazete Gürsese de bir beyanat vermiş. Demiş ki: Bu kentte bir şehir tiyatrosu kurulacaktır... İyi de nasıl kurulacak? Uzman kim? Başlamış her kafadan bir ses çıkmaya. Aklın yolu birdir derler ya, Muhsin Ertuğrulda karar kılınmış. İyi de kim çağıracak Muhsin Hocayı? Ulubey ilçesinde bir köyde yedek subay öğretmen olarak görevli, İstanbulun zengin armatörlerinden Dilberzadelerin oğlu Ali Dilber: Ben demiş; ben hocayı yakından tanıyorum... Vali Sefa Poyraz, olabildiğince duygusal bir mektup kaleme almış; mektubu Uğur Gürsoyun ve Ali Dilberin eline vermiş, İstanbula yollamış.
Muhsin Ertuğrul öneriyi evetlemiş ve 18 Mart 1964 günü Orduya gelmiş. Gereken bilgi ve dokümanları toplamış, oyunların oynanabileceği salonla yapılması düşünülen belediyeye ait binaları dolaşmış ve İstanbula dönme günü geldiğinde; Orduda tiyatro kurulacak demiş; Orduda tiyatro kurulacak ve İstanbul Şehir Tiyatrosu elinden geleni esirgemeyecek. Ordu, bir bölge tiyatrosu gibi görev yapacak... Hazırlıklar başlamış, belediye bütçesinden cenaze arabası almak için tahsis edilen 50 bin lira tiyatroya aktarılmış; vali bey de, Özel İdare ödeneğinden 20 bin lira yollamış. Işık, efekt ve diğer eksik gedikler tamamlanmış; Ergun Köknar da Orduya Muhsin Ertuğrul tarafından Genel Sanat Yönetmeni olarak atanmış. Ergun Köknar, o sırada Suna Pekuysal ile daha taze evli. Kasım 1964te, karısı Suna Pekuysalı da yanına katarak Orduya gelmiş; Reşat Nuri Güntekinin Hüllecisini sahnelemiş.
Yeni yıllar gelmiş, eski yıllar gitmiş, nice ünlü-ünsüz tiyatrocular geçmiş OBKT sahnesinden; varılmış 1993 yılına... 23 Kasım sabahı tiyatro binası yanmış, kül olmuş. Üzüntü bir yana, Ordu Sinemasının cuma günleri belediye tarafından tiyatro için kiralanmış, oyunlar orada kısıtlı olanaklarla da olsa sürdürülmüş. İlerleyen aylarda Düz Mahalledeki eski Rum kilisesi onarılmış, yanına da 240 kişilik bir tiyatro salonu inşa edilip 27 Mart 1998 günü açılmış. Adını da 75. Yıl Cumhuriyet Sahnesi koymuşlar.
Gelinmiş günümüze... Altı yıldır TOBAVın (Devlet Tiyatroları, Opera ve Bale Çalışanları Vakfı) desteğiyle uluslararası tiyatro şenliği yapıyorlar. Bu yıl Amerikadan, İsviçreden, Brezilyadan, Bulgaristandan, Polonyadan, Letonyadan, Suriyeden tiyatrocuları ağırladılar. Bursadan, Antalyadan, Ankaradan, Adanadan, Mersinden, Diyarbakırdan tiyatrocularla iş birliği yaptılar. Genç Belediye Başkanı Seyit Torun (1968) ve ekibinin, OBKTyi iyiden iyiye benimsediğini; gerçek anlamda kol kanat gerdiğini altı yıldır görüyor, tanık oluyoruz. Tiyatro, doğrudan Başkan Yardımcılığına, yani Özer Karadağa bağlı. Tiyatronun başında Mehmet Kefeli var. Ocaktan yetişme gencecik bir tiyatrocu; Ali Kemal Tandoğan, Genel Sanat Yönetmeni olarak tiyatroyu yönetiyor. Varlığını 46 yıldan beri sürdüren bir tiyatro bu tiyatro. Belediye Başkanı Seyit Torun ile yardımcısı Özer Karadağ, diğer illerimizdeki kavun, karpuz, kabak çekirdeği, çilek, badem benzeri festivallere nazire yaparcasına, tiyatroya gönül ve destek vermekteler.
Elbette, Orduluların tiyatroya karşı duyarlılık rüzgarını arkalarına alarak
Ve elbette, tiyatronun ve tüm sanat kollarının topluma katkısına yürekten inanarak
ÜSTÜN AKMEN
Evrensel'i Takip Et