17 Haziran 2010 01:00

Hiç soğumadı bu topraklar; ne değişen mevsimle gelen kar, yağan yağmur, ne de dondurucu ayaz. Kâr etmedi, soğumadı bu topraklar.
Adı değişse de yakıcılığı değişmedi, daha bir arttı. Yanardağ gibi yerin altından besledi ateşini toprak.
İlkini faili belli cinayetler, kaybetmeler ve köy yakmalarla yaşadı bu kadim topraklar. Baba oldu, kardeş oldu, abla oldu, anne oldu, düşen ateşin ya da yakan ateşin adı. Kara taşın karası gibi ağustosun kavuran sıcaklığı gibi kavurdu. Ne kış dedi, ne sonbahar ne bahar ne de yaz dedi aynı kavuran ateşin sıcaklığıyla kavurdu. Ovada yanan toprak dağdan gelen ateşle yoğruldu, iki kat daha arttı toprağın ateşi…
Günler haftaları, haftalarsa ayları aynı ateşin yakıcılığıyla yıllara ulaştı. Ama hâlâ soğumadı bu topraklar. Soğumak için umut kıvılcımlarını buzdan sarkaçlara çevirmek için çok emek verdi, toprağın ateşini yükseltecek bedelleri soğutarak verdi toprak ananın koynuna. Ama yıllar, yılları kolladı. Artık yaşamda ne günler ne haftalar ne de aylar kalmıştı.
Adını onlarca kez değiştirdi bu toprağın ateşini yükseltenler. Ama ne ateşin dozu azaldı ne de yakıcılığı…
Baba, anne ve köy yakmalarla başlayan toprağın ısısı sıraya çocukları aldı. Genç beyinlerle beslenen zalim dehaklar gibi acımasız…
Göğe yükselen ağıtların, feryatların, kara dumanların orta yerinde, doğal seleksiyonun doğalsızlığından sıyrılıp 13’üne 15’ine 17’sine gelebilenler hiç soğumayan topraklarda babasının, annesinin, abisinin, geleneğinin başlangıcına adım attılar. Onları katledenlerin karşısına taşlarıyla dikildiler. Taş attılar…
“Kadın da olsa çocuk da olsa gereği yapılır” sözü milat oldu ateşi düşmeyen topraklarda. Adını değiştirdi toprağı kavuranlar, sıraya çocukları aldı yeniden harlamak için toprağı… Günlük gazetesi bir karikatür yayınladı; roket atar, taş atar, mermi atar… Üçlü kategorisi sistemin çocuğu makineleştiren bakış açısını ne de güzel yansıtıyordu, görmek istemeyen kör gözlere, gerçekleri görenlerin penceresinden.
Adını onlarca kez değiştirdi bu toprağın ateşini yükseltenler. Ama ne ateşin dozu azaldı ne de yakıcılığı…
Babadan, anneden, abiden, abladan alınamayan öç, sorulamayan hesap, çıkarılamayan nefret, kin çocuklara yöneltti drakula suratını. Oyunun tam da taş atma sahnesini oynarken çocuklar 13’ünde 15’inde… Komutların yükseldiği, siyah plastik copların inip kalktığı, kapıların yağsızlıktan gıcırdadığı, güneşin girmediği, sürekli yanan lambaların aydınlattığı itiş kakış doldurulmuş daracık odaların dört duvarının arasında uyandılar…
17 sinde Erdal’ı idam edebilmek için yaşının büyütüldüğü bir sisteme taş atmış olduklarını bilmeden, dört duvar, dört ranza arasında uyansalar da, oyunun en güzel sahnesini oynuyorlardı kendilerince, taş atarak…
Sadece duymuşlardı; Uğur’u, Enes’i, Abdullah’ı, o iri gözlü Ceylan’ı ve Koşu Yolu Parkı’ndaki patlamada yaşamını yitiren çocukları duymuşlardı da anlam verememişlerdi ölümlerine. Ölümün bile tanımı farklıydı belleklerinde. Bunu da oyunun bir parçası olarak algılamışlar… Abilerinin, ablalarının ardından onların boşalttığı sokaklara, caddelere inip oyunun en güzel sahnesini birbirleriyle yarışırcasına sergilemişlerdi hünerlerini. Taş atarak…
Alınamayan hınç, alınamayan intikamın kurbanı seçildiklerini bilmeden ateşini yükselttiler bu kadim toprakların…
Empati kurmak zor değil, kurmasını becerebilen vicdanlar için. Gazze’de taş atan küçük generaller Amed’de küçük ‘teröriste’ dönüşüyordu. Yaşları kadar cezaya dönüşüyordu. Atamadıkları taşların cezalarına dönüşüyordu. TMK mağduru 400 çocuk var zindanlarda, çocuklukları unutulmuş 400 küçük ‘terörist’ var farklı farklı zindanlarda.
Heeeeeeey aydınlar, yazarlar, çocuklar geleceğimizdir diyenler. Duyduk duymadık demeyin hayalleri ve gelecekleri çalınan 400 çocuk var. Henüz şeker yemeye de ihtiyaçları var…
VEDAT KUŞSEVER Eğitim Sen Diyarbakır Şubesi Eski Yöneticisi

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Bütün toplum heybede

Bütün toplum heybede

Emekçileri bastırmak için grevler yasaklandı. “İç cepheyi tahkim” denilerek her kesimden siyasetçi, gazeteci ve aydına yönelik sabah operasyonları, tutuklamalar ve akılalmaz gerekçelerle açılan davalar sürüyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen sendikacılık yaptığı için tutuklandı.

Evrensel'i Takip Et