19 Haziran 2010 00:00
Tutuklamalar açılımı bitirdi
Kandil ve Mahmurdan gelen Barış ve Demokratik Çözüm Grubu üyelerinden 10 kişinin tutuklanmasına tepki gösterildi.
Kandil ve Mahmurdan gelen Barış ve Demokratik Çözüm Grubu üyelerinden 10 kişinin tutuklanmasına tepki gösterildi. Tutuklamalara tepki gösteren kitle örgütü, sendikacı, aydın ve sanatçılar, AKPnin, iyi niyete askeri ve siyasi operasyonla yanıt vereceğini bir kez daha ortaya koyduğunu belirttiler.
Vanda tutuklamalar, açılımda son perdenin oynanarak kapanması şeklinde değerlendirildi.
Mavi Göl Kadın Derneği Yöneticisi Suna Şahin, barış gruplarının gelişinin herkeste barış adına büyük umutlar uyandırdığını hatırlatarak, söz konusu barış umudunun AKP Hükümeti tarafından suiistimal edildiğini söyledi.
Barış gruplarının, yıllardır süren çatışmalı ortamın sona ermesi için iyi niyet belirtisi olarak barış için Türkiyeye geldiklerini, ama bu iyi niyetli çalışmalara doğru yaklaşılmadığını belirten Van Baro Başkanı Ayhan Çabuk, gelen barış grubu üyelerinin halklar arası çatışmanın durmasını geliştirmek, barış sürecine katkı sunmak amacıyla geldiğini söyledi. Çabuk, barış grubu üyelerinin tutuklanmasıyla barış çalışmalarının engellendiğini belirtti. Kürt sorununun şiddet yöntemiyle çözülemeyeceğini belirten Çabuk, devletin sınır ötesi askeri operasyonlara yönelmesinin de sorunu çözemeyeceğini vurguladı. Çabuk, söz konusu yöntemlerin, bir ulusa hak, hukuk, demokrasi mücadelesinde geri adım attıramayacağını ifade etti. Van İHD Şube Sekreteri Sami Görendağ ise sınır ötesi operasyonların daha önce de denendiğini, ama sonuç alınmadığını; çözümün sınırın ötesinde aranmaması gerektiğini, bu sorunun demokratik yöntemlerle çözülmesi gerektiğini belirtti.
UMUTLAR TÜKENDİ
Şanlıurfada yaşanan tutuklamalara da tepki geldi. KESK Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü ve Eğitim Sen Şube Başkanı Sıtkı Dehşet, yaşanan operasyon ve çatışmaların, AKPnin Kürt sorununda inkar ve tasfiyeden başka bir politikası olmadığını gösterdiğini söyledi. Kürt sorununun Türkiye Cumhuriyeti devletinin resmi ideolojisinden kaynaklandığını belirten MAZLUMDER GYK Üyesi Mehmet Pala da, sorunun ulus-devlet ve tekçi zihniyetten beslendiğini belirtti. Son olarak barış elçilerinin yargılanıp tutuklanmasıyla barışa dair son umutların da tükendiğini ifade eden Pala, Artık her çevre tarafından AKPnin barıştan yana olmadığı açıkça görülmüştür dedi.
MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, Mahmur ve Kandilden gelen barış grubu üyelerinin yargılama sürecinin ve son olarak verilen tutuklama kararının toplumsal barış umudu olan kesimlerde büyük bir hayal kırıklığı yarattığını belirtti.
Sanatçı Lale Mansur, barış gruplarının bu şekilde tutuklanmalarına tepki göstererek, Düşünce suç olmaktan çıkmadığı sürece bir parmak yol alamıyoruz dedi. Düşüncelerin ifade edilmesinin önemine değinen Mansur, Yıllardır mücadele ediyoruz ama hiçbir şeyi başaramadık diye konuştu. Hakan Tahmaz, açılımın faturasının barış grubuna çıkarıldığını söyledi. Tahmaz, mahkemenin kaçma olasılığını varsayarak verdiği tutuklama kararlarını kabul edilemez olarak değerlendirdi.
SÜREÇ HEBA EDİLDİ
Gazeteci Ertuğrul Kürkçü de çifte standart bir durumun yaşandığını belirtti. AKPnin bir samimiyet testinden daha sınıfta kaldığını belirten Kürkçü, Başbakan Erdoğan ve partisi bir çatışmasızlık dönemini daha berbat edip bıraktı dedi. Sanatçı İlkay Akkaya, açılım adı altında başlatılan süreç sonrasında yaşananlara bakıldığında, barışın bu ülkede yaşayan halklar tarafından tesis edilebileceğine inanan insanların sabrını sınamak amacını taşıdığını belirtti. Akkaya, KCK operasyonları,TMK mağduru çocukların durumu, Meclis dışına itilen barış yanlısı politikacılar ve her gün gelen ölüm haberleri ve son tutuklamalarla da taçlandırmış oldular bel kemiksiz politikalarını. Barış umuduyla atılan bir adıma daha yazık ettiler ve çok ama çok ayıp ettiler şeklinde konuştu.
(HABER MERKEZİ)
AKPNİN İKİ YÜZLÜLÜĞÜNÜ ORTAYA KOYDU
Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı Nedim Köroğluda gazetemize şu açıklamada bulundu:
Kandilden ve Mahmurdan gelip, Haburdan giriş yapan barış grubu üyelerinden 10 kişinin tutuklanması, AKP Hükümetinin demokratik açılım politikalarının iki yüzlüğünü bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Diyarbakırda ki ilk duruşmada alınan bu karar, son aylarda yeniden yükselen çatışma ve ırkçı politikaların bir parçasıdır. Başbakanın açıklamaları ise, bu tutumun devam edeceğini ve Kürt sorununun çözümsüzlüğünde ısrar edileceğini gösteriyor.
Başbakan ve hükümeti, demokratik açılım adı altında siyasi rant peşinde koşmuştur. Gelinen yerde ise, ırkçı, milliyetçi kışkırtmalardan medet ummaktadır. Sanki hükümette değillermiş gibi yaşananlardan yakınıyorlar.
Barış grubu üyelerinin tutuklanması Türkiyede hukuk ve mahkemelerin içinde bulunduğu durum açısından da çarpıcıdır. Barış grubu üyeleri, hükümetin politikaları gereği dün serbest bırakılmış bu gün tutuklanmıştır. Bu da mahkemelerin Başbakan ve AKP hükümeti tarafından nasıl kullanıldığının somut örneğidir. Bütün bunlara rağmen Kürt sorununun demokratik, eşit haklara dayalı çözüm ihtiyacı bütün yakıcılığıyla sürüyor. Özellikle Türk kökenli işçi ve emekçi halkımız, Başbakanın, hükümetin ve Türkiyeyi yönetenlerin kışkırtmalarına ve oyunlarına prim vermemelidir. Barışa, kardeşliğe ve demokratik bir çözüme sıkı sıkıya sarılmalıdır.
BARIŞ GRUPLARI HEP TUTUKLANDI
Türkiyede yoğun çatışmaların yaşandığı bir dönemin, Abdullah Öcalanın Kenyadan Türkiyeye getirilmesinin ardından, Kürt sorununda yeni bir dönem başladı. Sorunun barışçıl yöntemlerle çözülmesi için birçok kesimden çağrılar gelirken, PKKnin de barış gruplarını göndermesiyle çözüm konusundaki umutlar arttı. Ancak, aradan geçen 11 yılda, toplumun birçok kesiminin çağrı ve çabalarının sonuçsuz kalmasının yanı sıra 2 barış grubu üyelerinin tutuklanarak hapis cezalarına çarptırılması, umutları azalttı. Son olarak gelen barış grubu üyesi 10 kişinin tutuklanması da umutları iyice azaltırken, bu, hükümetin çok eleştirilen açılımının da kapandığı yorumlarına neden oldu. Daha öncede, 1999da iki barış gurubu gelmişti. İlk grup 1 Ekimde 8 kişi Hakkarinin Şemdinli ilçesine bağlı Geli Şîn köyünden Türkiyeye giriş yapmıştı. Giriş yapan grup üyeleri tutuklandı. 8 kişiden oluşan ikinci grupta 29 Ekim hava yoluya Türkiyeye giriş yaptı. 8 kişiye, 7 ile 15 yıl arasında değişen hapis cezaları verildi.