25 Haziran 2010 00:00
NEREDEN NEREYE?
GÜNÜN YAZILARI
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 2009 yılının Mart ayında İrana giderken, Türkiyenin birinci meselesi olarak tanımladığı Kürt sorununda iyi şeyler olacağını söylemişti. Benzer ifadeleri daha sonra da birkaç kez kullanan Cumhurbaşkanı Gül, dünkü konuşmasında Kürt sorunu konusundaki geleneksel ifadeleri kullanarak, Terör uzun soluklu ve akıllı bir mücadeleyle defedilecektir dedi.
Gül, İstanbul Maslaktaki Harp Akademileri Komutanlığı Atatürk Harp Oyunu ve Kültür Merkezi Çok Amaçlı Salonunda ilk kez verdiği konferansta, son günlerde artan asker ölümleri için Allahtan rahmet diledi. Gül, Türk Silahlı Kuvvetlerine de geçmiş olsun dileğinde bulundu.
DÜŞMAN VURGUSU
Eski dünyada kim dost kim düşman analiz etmenin kolay olduğunu da ifade eden Gül, Bugünkü dünyada bazen komşunuzdan, bazen müttefikinizden, bazen en yakın kardeş bildiğinizden, bazen de içine girmek için uğraştığınız birliklerden dostça, düşmanca tavırlar farklı farklı gelebilmektedir. Bunları hepimizin yeniden değerlendirmesi ve çok dinamik bir sürece girdiğimizi kavramamız gerekmektedir diye konuştu.
Geçtiğimiz yılın mart ayından başlayarak birçok kez Kürt sorununun çözümü için iyimser ve umut yaratmaya yönelik bir üslup kullanan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dünkü konuşmasında bundan farklı bir üslup kullanarak şöyle devam etti: Bu konu bugün Türkiyenin birinci meselesidir. Bu konu Türkiyede tam kontrol altına alınmadan, Türkiyenin diğer konularında gelişmek ve ileri gitmek zordur. Bunu bildiği için zaten terör karşımıza çıkmaktadır. Türkiye, bu engeli aşmak ve bu tuzaktan da kurtulmak zorundadır. Terörün birçok çeşitli yüzü de vardır. Bizimki maalesef en kötüsüdür. Çünkü bölücü ve etnik bir temele dayalı bir terördür. O bakımdan işimiz belki başkalarından daha zordur. Bu sebeple terör, uzun soluklu ve akıllı bir politikayla defedilecektir. Her şeyin başında devletimizin ve milletimizin kararlılığı ve mücadele azmi gelmektedir.
Terörün beslendiği coğrafyayı bilenler, bu mücadelenin öyle çok kolay olmadığını da kavrarlar diyen Gül, Kolay olmadığı derken, herhangi bir şekilde bıkkınlık değil, bu zor ama bu zor işi başaracağımızı söylemek istiyorum dedi.
ASKERİ DEĞERLENDİRME
Dışarıdan bilen veya bilmeyen herkesin konuyla ilgili yorumlar yaptığını savunan Gül,
Şöyle devam etti: Türkiyenin Irak sınırının 350 kilometre olduğunu, aslında kuş uçuşu bunun daha kısa olduğunu ve o coğrafyanın nasıl bir coğrafya olduğunu gidip görmeyenler tahayyül edemezler. Ben Şırnak-Hakkari arasında hem karayolu, hem havayolu ile giden gelen bir insanım. Dünyayı da görevlerim icabı çok dolaşan bir insanım. Buraya benzer bir coğrafyayı ancak Pakistandan Afganistana, Tacikistandan Afganistana giderken görürsünüz. Dolayısıyla hemen işin kolayına kaçıp, Niçin kontrol edilemiyor, niçin şurada şu karakola şöyle oluyor soruları sorulurken önce işin bu tarafını herkesin bilmesi gerekir.
Demokratikleşmeyi, özgürlükler açısından değil terörle mücadele açısından ele alan Gül, Özellikle son dönemde ülkemizde demokratik ve hukuk standartlarının tüm alanlarda yükselmesini kendisine tehdit gören bölücü terör örgütü, saldırılarını artırmaya başlamıştır ifadelerini kullandı.
(İstanbul/EVRENSEL)
DAHA BİR SENE ÖNCE FARKLI KONUŞMUŞTU
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, geçtiğimiz yılın mart ayında İrana giderken, Kürt sorununda iyi şeyler olacağını söylemişti. Bu sözleri çok tartışılan ve beklenti yaratan Gül, kısa bir süre sonra da Çek Cumhuriyetindeki Prag Zirvesinden dönerken, uçakta İster terör, ister Güneydoğu, ister Kürt meselesi deyin, bu Türkiyenin birinci sorunudur. Halledilmesi lazımdır demişti.
Ardından birçok kez benzer ifadeleri kullanan Gül, 24 Mayıs 2010 tarihinde de Kazakistan yolunda Türkiyenin en önemli sorununun Kürt meselesi olduğunu söyledi. Gül, sorunun olgun şekilde çözülmesi ve terörün bitmesi gerektiğini kaydetti. Abdullah Gül, Demokratik standartlara ulaşılması önemli. Kıbrıs, Ermeni meseleleri de önemli. Ama evin düzenli olması çok önemli diye konuştu.
Boyner: Susması gereken yegane unsur silahlardır
TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, Kürt sorunuyla bağlantılı çatışma ortamının tırmanması ve ölümlerin artarak devam etmesini değerlendirirken, Daha çok öldürerek ve ölerek sorunu çözemedik dedi. Türk siyasetinin en büyük zaaflarından birinin kritik dönemlerde diyalog kapılarının kapalı tutulması olduğunu dile getiren Boyner, konuşmasında, Türkiyede bugün susması gereken yegane unsur silahlardır. Bunun yolunu bulmak zorundayız vurgusu da yaptı.
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyinin 2010 yılındaki ilk toplantısının ana gündemini tırmanın şiddet süreci oluşturdu. Hâlâ Cumhuriyetin kuruluş döneminden kalma bir sorunu çözememesinin yansıttığı tablo üzücüdür. Neredeyse 30 yıllık tarihi olan terörle mücadeleyi sonuca bağlayamamanın bedellerinin ne denli ağır olduğu da ortadadır ifadelerini kullanan Boyner, Kürt sorununa yaklaşımda yürütülen politikaları eleştirdiği konuşmasına şöyle devam etti: Çeyrek asrı aşan bir zamandan beri ülkemizi sarsan bu eylemlerin ve şiddetin bizi bir kez daha pençesine almasına tahammül edemeyiz. Bugünkü tablo karşısında geçmişte çok duyduğumuz ve kamuoyu nezdinde inandırıcılığını çoktan kaybetmiş söylemlerle işin özünü kaçırdığımızı düşünüyoruz. Bunca yıldır daha çok öldürerek ve daha çok çocuğumuzun ölümünü kabul ederek terör meselesini çözemedik. Siyaset alanında ise yükselen terör karşısında sonuç getirmediği tecrübeyle sabit otoriter yöntemler arayışına girmenin çıkmaz yol olduğunu tekrarlama gereği duyuyoruz. Hukuk ve demokrasi çerçevesinin dışına çıkmanın ülkemize yarardan çok zarar getireceğinden eminiz. Geçen yıl büyük umutlarla ortaya atılan Kürt açılımının neden kamuoyundaki ilk destek düzeyini kaybettiğini düşünmek gerektiğini dile getiren Boyner, Bir yanıyla, açılımın içeriğinin bir türlü tanımlanmaması sürece sekte vurdu. Diğer yandan, geriye dönüp baktığımızda körü körüne desteğin de, inadına ret cephesi mantığıyla hareket etmenin de açılıma, dolayısıyla topluma verdiği zararları görüyoruz dedi.
Cumhurbaşkanı Gülün, geçen sene Kürt sorununu Türkiyenin en önemli ve mutlaka çözülmesi gereken meselesi diye takdim ettiğini hatırlatan Boyner, Bir noktayı tüm açıklığıyla ve hiçbir yanlış anlamaya yol açmayacak şekilde vurgulamak istiyorum. Açılımın kötü yönetilmesi, içeriğinin tanımlanmaması, hayal kırıklığı yaratmış olması ve hatta son dönemdeki tutuklamalar üzücüdür, moral bozucudur dedi. Konuşmasının devamında, Ancak bu unsurların hiçbiri şiddete başvurmayı, terör yoluyla toplumu bölmeyi; gencecik masum insanların, genç kızların öldürülmesini meşru kılmaz, haklı çıkarmaz diyen Boyner, Türk siyasetinin en büyük zaaflarından birinin, kritik dönemlerde diyalog kapılarının kapalı tutulması olduğunu dile getirdi.
Boyner, konuşmasında şu saptamayı da yaptı: Türkiyenin nasıl olup da PKKnin kontrol ettiği bir eylem planına uymak zorunda kaldığının, İmralının ya da Kandil Dağında oturan ve varlık sebeplerini savaşı sürdürmekte bulanların ne olup da terörün ritmini tayin edebildiğinin bize anlatılması gerektiğine inanıyoruz. Gencecik çocukların neden öldüklerinin muhasebesinin şeffaf bir şekilde yapılmasını talep ediyoruz. Ölenler bizim canlarımızdır.
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Koç da, artan şiddet sürecine değindiği konuşmasında, Zaten ardı ardına gelecek genel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri varken, bunların önüne bir de referandum eklenmiş oluyor. Bu tablonun ülkeye yarardan çok zarar getireceği endişesini taşıyoruz dedi.
(İSTANBUL)
Evrensel'i Takip Et