25 Haziran 2010 00:00
Gözümüz kapalı izlememek için
GÜNÜN YAZILARI
Pariste beyaz Fransızlar dışında herkes hem uyuşturucu ticaretine, hem teröre ortaktır. Neyse ki iki Amerikalı ajan işe el atar; kurallara uymayan Travolta ile acemi ortağı Meyers. Çin lokantasındaki eroin zulasını patlatıp oradan Afrikalıların mahallesine, oradan Pakistanlıların yanına varır, herkesi öldürürler. Tam da Amerikalılıklarıyla bildikleri gibi uyuşturucu işinin canlı bomba hazırlığıyla bağlantılı olduğunu görürler.
Böyle anlatınca, ırkçı, Amerikan anti terör saçmalıklarının dibinde bir film olduğu belli oluyor, Paristen Sevgilerlenin. Ama yok, aksiyon filmi ya, dokunulmazlığı varmış gibi davranmamız lazım.
Çünkü bize böyle filmleri gözümüz kapalı izlemeyi; dövüş sahnelerine, araba kovalamalarına hayran olup fikrine kafayı takmamayı öğütlüyorlar durmadan. O kadar ki, filmin her yanından dökülen ideolojik mesajlarından söz ederseniz, onunla hoşça vakit geçirmeyi amaçlayan seyircinin tadını bile kaçırabilirsiniz.
Kusura bakmasınlar, tadımız kaçmış kaçacağı kadar. İdeolojilerini burnumuzun dibine kadar sokanlar kimse, hesabını onlar versin. Amerikadan bir kurtarıcının gelip bir Avrupa başkentini birbirine katmasını normal karşılamamızı bekliyorlar ve diyorlar ki, Film bu, bundan önceki filmlerde de hep böyle oldu. Doksan dakikalık filmde doksandan fazla kişiyi öldürüp yoluna gitmesini de kabullenecekmişiz. Öyle oldu muydu, bütün göçmenleri, onların çocuklarını, onların çocuklarını, beyaz Fransız olmayan herkesi, beyaz Fransızların da Müslüman olanlarını kötü adamlar ilan etmeye kadar vardırdılar işi. Bu terbiyesizliğin, 11 Eylül sonrası ayrımcı politikalardan ayrılacak bir yanı yok. Bütün batı kendi vatandaşlarının canını bezdirecek kadar polisiye memleketlere dönüşmüş, esmer gördüğüne iki kat eziyet eder olmuş, terör korkuluğuyla düşmanlığı körüklemiş, filmlerinde de manzara bu işte.
Sevgisiz film Paristen Sevgilerlenin adı da bir Bond filmine gönderme yapıyor. James Bond, bütün Soğuk Savaş boyunca sinemadaki ideolojik mücadelenin en yorulmayan neferi bir İngiliz ajandı. Film bu gelenekten gelip, Fransız aksiyon filmlerinin meşhur ismi Luc Bessonun imzasıyla birleşiyor, hikaye ona ait.
Filmleri de hayat gibi iki türlü izlemek mümkün. Gözümüz kapalı, bize o an kötü adamlar olarak görünen adamlara cezalarının verilmesini içten içe isteyerek, terör yapmak isteyenlerden nefret ederek izleyebiliriz tabii. Ama onlar bu terör yapıcıların neden bu hayatı seçtiklerini tartışmıyor diye canlı bombayı anlamaya çalışmaktan vazgeçersek, yazık olur. Ajan Charlie Wax ve gerçek hayattaki ilham kaynakları, silahı daha büyük diye daha haklı olmak zorunda değil.
Sevgi bizden.
[email protected]
Paristen Sevgilerle
Orijinal adı: From Paris with Love
Yönetmen: Pierre Morel
Senaryo: Adi Hasak, Luc Besson (öykü)
Oyuncular: John Travolta, Jonathan Rhys Meyers, Kasia Smutniak,
Richard Durden
ÖRNEK AİLE DE BANA MI ÖRNEK?
(Filmin sonunu bilmek istemeyenlere göre bir yazı değildir.)
Bakmayın, kapitalizmi eleştirenlere deli muamelesi yapsalar da, hepsi biliyor bunların tezgahında sömürü de var, yalan da, hırsızlık da, katillik de. Arada itiraf etmeden duramıyorlar. Sanıyorlar ki hakkaniyetli görünür, kervan da yürür.
Örnek Aile filmine kapitalizm eleştirisi denir mi denmez mi, konu oraya gelecek. Filmin anlattığı şu, en azından ilk yarısında: Banliyödeki bahçeli eve, yeni bir aile taşınıyor. Burası varoş değil, Amerikan banliyösü olduğu için zenginlerin mahallesi. Jonesların her bir üyesi, yavaş yavaş kendi yaş grubunun dikkatini çekiyor. Daha başından itibaren garipliklerin nedeni yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Meğer oraya reklama gelmişler, kullandıkları malları tanıtıyorlarmış. Başta her şey iyi giderken, bu özendirme ve tükettirme operasyonu talihsiz olaylara yol açınca, üzüntü başlıyor. Komşu abi bunlardan gördüklerini ucunu düşünmeden almış, borçlar tavana vurunca evinin havuzunda, yeni aldığı arabaya bağlanıp intihar ediyor. Çakma aile Jonesların babası buna dayanamayıp kendini açık ediyor, bütün mahalleye itirafta bulunuyor. Ötekiler kaçıp, başka mahallede işe devam...
Rol yapma ve burjuva yapmacıklığını alıp reklam ve tüketim işine bağlaması, hakikaten zekice. İki ergen arasındaki diyalog, bunun zirvesi. Reklamcı olan kafayı bulunca Aslında ailemin parti vermesinin nedeni, yeni mallarının reklamını yapmak diyor, öteki kafa sallıyor: Hepsi öyle değil mi?
Fakat sonra filme bir şeyler oluyor ve bunu bir yere bağlayacak mı derken, kendimizi romantik muhabbetlerle buluyoruz. İtirafçı çakma baba, gidip yeni kurulan çakma Jones ailesini basıp kadına gerçek aile lafları falan ediyor. Aşkla meşkle konu kapanıyor. Aşkının peşinden gitme ve onun yol arkadaşı olan rol yapmaktan sıkılma ve gerçek aile kurma isteği, satıcılığı yeniyor.
Kapitalizme karşı romantizm diye bir şey var da biz mi duymadık?
Örnek Aile
Orijinal adı: The Joneses
Yönetmen: Derrick Borte
Oyuncular: David Duchovny, Demi Moore, Gary Cole, Glenn Headly
Çağdaş Günerbüyük
Evrensel'i Takip Et