04 Temmuz 2010 00:00

HER YIL DÖRT TEMMUZ’DA...

Madem bugün 4 Temmuz; bize Amerika'nın kurtuluş gününü öğreten ve aklımıza kazıyan bir filmden söz edelim bu hafta. Bizim kuşağın ilk gençliğinde etkili olan filmlerden biridir desek; herhalde yanılmayız. 1989 yılı yapımı filmde, Oliver Stone imzası var. Ve elbette, oyunculuklarıyla Tom Cruise, Kyra Sedgwick, Raymond J. Barry, Caroline Kava, Jerry Levine, Frank Whaley ve Willem Dafoe.

Paylaş

Madem bugün 4 Temmuz; bize Amerika'nın kurtuluş gününü öğreten ve aklımıza kazıyan bir filmden söz edelim bu hafta. Bizim kuşağın ilk gençliğinde etkili olan filmlerden biridir desek; herhalde yanılmayız. 1989 yılı yapımı filmde, Oliver Stone imzası var. Ve elbette, oyunculuklarıyla Tom Cruise, Kyra Sedgwick, Raymond J. Barry, Caroline Kava, Jerry Levine, Frank Whaley ve Willem Dafoe.
145 dakikalık bu film, "en iyi savaş karşıtı" filmlerden biri olmanın ve Amerika'nın doğum gününe yaptığı göndermenin yanında, "Vietnam Sendromu" diye tabir edilen olguya başarılı bir bakış fırlatıyor. "En İyi Film" ve "En İyi Aktör" dallarında Oscar adayı olan, Oliver Stone'a En İyi Yönetmen Oscar'ı kazandıran film, sekiz dalda aday olduğu Oscar'dan 2 ödülle döndü. Altın Küre Ödülü'nü de eklemek lazım.
Hikayeyi kısaca anımsarsak; "Amerika'ya vatansever duygularla bağlı olan Ron Kovic adlı genç, Vietnam Savaşı'na gönüllü olarak gider. Ne yazık, savaştan ağır yaralı olarak döner. Artık tekerlekli sandalye mahkumu bir savaş gazisidir. Döndüğünde ülke mi değişmiştir, kendisi mi, bilinmez ama bir şeylerin yanlış gittiğini anlar. "Amerika"ya dair inandığı değerler, artık soru işaretleri arasında ezilip gitmektedir. Ron Kovic'i savaş karşıtı eylemlerin göbeğine götüren süreç böyle başlar.
Ron Kovic'in ilk başlarda sorguladığı sadece "toplumun gazilere yönelik tutumu"dur. Bu hayal kırıklığı, giderek "savaş", "ülke" gibi kutsal sayılan değerleri de sarsar hale gelir. "Doğum Günü Dört Temmuz", bu değişimi kalın çizgilerle anlatmasa da, orta yere ciddi soru işaretleri bırakıyor.
İlk bakışta, "bir intikam" ya da "hayal kırıklığının öfkesi" gibi görünse de, biraz dikkatli baktığımızda özünde bu değişimi başlatan savaşın bizzat kendisi olduğunu anlarız.
"Tekerlekli sandalyedeki gazinin kutlamalardaki havai fişeklerden ürktüğü", "iki gazinin ayakları tutmadığından sadece tükürerek kavga edebildikleri" ve elbette "tekerlekli sandalyedeki gazinin madalyasını fırlattığı" sahneler filmin mesajının en güçlü olduğu dakikalar.
Filmin mesajına dair iddialı bir cümleye EkşiSözlük'te rastlanabilir: "Bu filmi izleyip de bush'u yeniden başkan seçecek Amerikalı yoktur" diyen bu cümle, ne yazık gerçeği yansıtmıyor. Filmden sonra baba oğul Bush'lar, hem de birkaç kez Amerika'da kendilerini seçecek çoğunluğa ulaştılar. "Vietnam Sendromu" da, "Irak Sendromu", "Afganistan Sendromu" olarak bugün de hayatta.
Amerikalıların ulusal bayramı 4 Temmuz'un tarihine dönersek; kökü 4 Temmuz 1776 yılına dayanıyor. Amerikan Kongresi'nin İngiltere'den bağımsızlığını ilan ettiği bu gün, "Independence Day" (Bağımsızlık Günü) olarak genelde havai fişekler eşliğinde kutlanıyor.
4 Temmuz'a dair bir doğa olayını da hatırlatalım; çünkü bu gerçeğin imgesel değeri olduğu muhakkak. Güneş'e olan uzaklığı sabit olmayan, her gün değişen Dünya'nın Güneş'e, yani temel yaşam kaynağına en uzak olduğu gün hangisidir dersiniz? Elbette, 4 Temmuz. "Afel", yani "Günöte" denilen 4 Temmuz, yani bugün Güneş'e en uzak olduğumuz günü yaşıyoruz.
Dünyanın ve Amerika Birleşik Devletleri'nin bugününü düşündüğümüzde, barışa ve huzura da en uzak olduğumuz gün...
Siz yine de, "Doğum Günü Dört Temmuz"un bir DVD'sini bulun; sadece Vietnam'ın değil, yeryüzündeki bütün haksız savaşların hikayesini "savaşan tarafın gençlerinin gözünden", "onların acılarını hissederek" izleyin. Neme lazım, barış hepimize lazım; sonuçta her devletin bir doğum günü var.
Savaşan gençleri de...
İyi seyirler efendim.
Mustafa Kara
ÖNCEKİ HABER

‘Seni metres yapıcam!’

SONRAKİ HABER

Oyuncaklı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...