5 Temmuz 2010 01:00

Yunanistan’da farklı partilerin oluşturduğu Synaspismos adlı birliğin Dış İlişkiler Sorumlusu Panos Trigazis, ülkesinde yaşanan krizin küresel krizden bağımsız olmadığını ancak kendine has özellikleri de bulunduğunu söyledi. Avrupa Sosyal Forumu’na katılmak üzere İstanbul’a gelen Trigazis’le Yunanistan’da yaşanan ekonomik krizi ve krizin etkilerine karşı verilen mücadeleyi konuştuk.
Size göre, Yunanistan’da yaşanan ekonomik krizin gerçek nedeni nedir?
Kuşkusuz bu, küresel bir kapitalist kriz. Ancak aynı zamanda Avrupa için bir entegrasyon krizidir. Yunanistan içinse krizin kendine has özellikleri var. Sadece uluslararası krizin değil, Yunan kapitalist çevrelerinin de mevcut durumda payı var. Hükümetlerin, devasa borçlanmalara yol açan uygulamaları oldu. Büyük israflar, yanlış seçimler yapıldı. Atina’da 2004’te düzenlenen Olimpiyat Oyunları gibi. Tek bir proje için çok büyük yatırımlar yapıldı ki bu projenin hiçbir üretici faaliyeti bulunmuyordu. Bunun yerine tarıma ya da sanayie yatırım yapılabilirdi. Bu, Yunanistan hükümetlerinin uygulamalarına dair oldukça karakteristik bir örnektir. Hem PASOK hem de öncesindeki hükümetler için aynı durum geçerlidir.
Diğer örnek de askeri harcamalar. Yunanistan ve Türkiye Avrupa’da milli gelirlerine oranla en fazla askeri harcama yapan iki ülke durumunda. Avrupa ortalamasının iki katının üzerinde harcama yapıyorlar. Eğer Yunanistan’ın askeri harcamaları yarıya indirilirse, yani Portekiz’in harcadığı miktara gelirse, önümüzdeki 10 yılda on milyonlarca avro tasarruf ederiz ki bu rakam çok kötü koşullar altında almak zorunda kaldığımız krediye eşit. Askeri harcamaların azaltılması için her iki ülkede de mücadele etmeliyiz.
Bu kriz nasıl aşılır?
Krizden çıkış için başka bir yol olduğunu göstermeliyiz. Neoliberal politikaların çıkış için tek yol olmadığını görüyoruz. Yunanistan ve Avrupa hükümetleri neoliberalizmin tek yol olduğunu söyleyip duruyorlar. Ancak bu paranoik bir durum. Bu krizle baş edebilmek için farklı bir çözüme ihtiyacımız var. Hem Yunanistan hem de Avrupa’da neoliberal dogmalardan uzak durmalıyız. Avrupa solu olarak, farklılıklarımıza saygı duyarak, geniş bir cephe oluşturmalıyız. Neoliberalizme karşı koyabilmek için, başka bir Avrupa için bunu başarmalıyız.
Yunanistan’daki duruma geri dönersek, sendikaların PASOK iktidarı ve öncesindeki durumu hakkında ne söyleyebilirsiniz?
Tüm dünyada olduğu gibi Yunanistan’da da sendikalarla bazı sorunlar yaşıyoruz. Var olan sendikaları bir arada tutmak ve sınıf tabanlı bir mücadeleye çekmek için çalışıyoruz. Ancak büyük sendikaların yöneticileri, mücadeleye devam eden bazılarını dışarıda tutarsak, mücadeleden uzak duruyorlar. Bunun karşısında üstten değil tabandan bir mücadele örmeye çalışıyoruz. Bu mücadele içinde sendikal hareketin yenilenmesi gibi bir amacımız da var. Daha fazla sınıf tabanlı bir sendika hareketi yaratmaya çalışıyoruz.
Yunanistan’da sık sık genel grevler yaşanıyor. Sizce hükümetlere geri adım attırabilmek için bir sonraki adım ne olmalı?
Avrupa çapında bir genel grev. Biz bunu talep ediyoruz ve gerçekleşebileceğine inanıyoruz. Aynı zamanda yeni grev çeşitleri de bulmalıyız. Örneğin sivil itaatsizliği hayata geçirebilmeliyiz. İnsanları birleştirebilecek ve mücadeleye çekebilecek farklı yöntemler var. Aydınları, farklı kesimleri hatta orta sınıfları da mücadelenin içine çekebilmeliyiz. (İstanbul/EVRENSEL)

AVRUPA’DA DAYANIŞMA YOK
Yunanistan’da yaşanan kriz sonrasından Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Başbakanı Nicolas Sarkozy’nin açıklamaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bu açıklamalar, özellikle de Sayın Merkel’in açıklaması oldukça kötüydü. Bu açıklamalar, Avrupa dayanışmasının olmadığını, Avrupa’nın yönetici güçlerinin, Avrupa entegrasyonunun altını oyduğunu gösteriyor. Avrupa entegrasyonu, dayanışma demekti, birlikte gelişimdi, Almanya ya da Fransa’nın gelişmesi Güney Avrupa ülkelerinin de çıkarına olacaktı. Ancak bugün Güney Avrupa ülkelerinin zor durumda olduğunu görüyoruz ki bunun nedeni Alman ve Fransız bankalarının büyük kâr oranlarıdır.
Ancak biz parti olarak Avrupa Birliği’ne (AB) karşı değiliz. Türkiye’nin de AB’ye üye olmasından yanayız. Çünkü biz, Avrupa’nın birliğinden bahsederken değişimden de bahsediyoruz.
Avrupa’nın birliği fikri kapitalizmden yıllar önce Engels tarafından ortaya atılmıştı. Bu nedenle de Türkiye’deki işçilere şunu söyleyebiliriz; AB’nin içinde ya da dışında olsun kapitalizm aynı sorunları doğuruyor. AB içinde yer alırsak belki birlikte mücadele edebiliriz. Çünkü kapitalistlerin birliği karşıtlarının birliğini de beraberinde getiriyor.
Mehmet Özer

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Şireci Tekstil 2023’te vergi öncesi kârı 1.6 milyar TL ama 2023’te hiç vergi ödemedi. İşçilere teklifi yüzde 30 zam.

Karafiber 2023’te 6.6 milyar TL değerinde net satış geliri elde etti. Bu satışlardan “kâr etmediğini” öne sürerek vergi ödemedi.

Yalçın Kardeşler Halı 2023’te kendi beyanıyla 44.4 milyon TL vergiye esas kâr elde etti. İşçilere yüzde 34 zam dayatıyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et