10 Temmuz 2010 00:00
YENİGÜN
GÜNÜN YAZILARI
Bir ülkenin başbakanı ve ana muhalefet partisi genel başkanı genelkurmay başkanının arkasına düşüp siper siper dolaşmaya kalkarsa, o ülke demokrasiden söz edilemez.
Anayasa değişikliği yaptıkları iddialarıyla ortalıkta dolaşanlar, Anayasa Mahkemesi hakkında iddialarda bulunanlar, Kürt sorunu karşısında böyle tutum aldıkça baskı, inkar ve şiddette ısrar edildikçe ve generallerin arkasında sıraya dizildikçe inandırıcı olamazlar.
Kendilerine siyasetçi diyenler paşaların arkasına düşüp, paşa paşa siperler dolaşmaya kalkarlarsa, Genelkurmay Başkanı da, siyasetçi gibi konuşmaya, tehdit etmeye, darbeleri ve darbecileri övmeye, yüksek telden çalmaya, atıp tutmaya kalkabilir.
Bunda şaşılacak bir şey yok!
Böyle olunca, başbakan destekçisi, hükümet yandaşı liberal burjuvaların, solcu ve aydın geçinen bir bölüm çevrenin söylediklerinin hiçbir kıymeti yoktur.
Zira Org. Başbuğun yaptığı açıklamalar, Erdoğan, Kılıçdaroğlu ve Bahçelinin açtıkları zemin üzerinden gerçekleşmiştir. Başbuğ Cumhurbaşkanı Gülün, Başbakan Erdoğanın, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlunun ve elbette MHP Genel Başkanı Bahçelinin kendi çizgisinde bulunduklarını bilerek, bu rahatlık ve güvenle böyle konuşabilmektedir.
Org. Başbuğ, sadece Kürt sorunu hakkında konuşmuyor. AKP, CHP ve MHPye yol haritası da çiziyor. Nereden yürümeleri gerektiğini, nasıl tutum almaları gerektiğini de söylüyor.
Daha birkaç gün önce kendisinden ricada bulunan Başbakan ve CHP Genel Başkanını alıp sipere götürmüş olmanın, orada söylettiği sözlerin sıcaklığı içinde konuşuyor.
Ve hiç kimse de çıkıp ses çıkaramıyor. Her söylenen kabul görüyor, ya da sineye çekiliyor.
Önce Başbakan Erdoğanın, ardından CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlunun çatışma bölgesine giderek, burada kan ve şiddeti körükleyen demeçler vermeleri, ırkçı ve şoven bir üslupta ısrar etmeleri Org Başbuğu daha da cesaretlendirmiştir.
Başbakan ve ana muhalefet liderinin tutumları ve Bahçelinin OHAL isteriz, İdam geri getirilsin açıklamaları üzerine, emekliliğine 1 ay kadar bir zaman kalmış olan Genelkurmay Başkanı bir siyasi parti genel başkanının edemeyeceği sözler etmiştir.
Org. Başbuğ, BDP milletvekillerini hedef göstererek Ya milletvekilinden ayrıl git ya da Anayasanın gerekliliklerini yerine getir demesi karşısında, bu partilerin gösterdiği tutum da Başbuğu destekler mahiyettedir.
TBMM Başkanı M. Ali ŞAHİNin Org. Başbuğun ardından Bu yüce çatı altında görev yapan her milletvekili arkadaşımız yapmış olduğu yemine sadık kalmalı ve bu yemine göre davranmalıdır sözleri de, Kürdistan Bölge Yönetimi hakkında sarf edilen sözler için, Cumhurbaşkanı Gülün Bunlar tamamen hükümetin bileceği şeyler açıklaması da siyasi çevrelerin Genelkurmay Başkanının ardında saf tuttuklarını gösteriyor.
Ne Cumhurbaşkanı Gül, ne Başbakan Erdoğan, Ne Kılıçdaroğlu, ne de demokrasiden söz eden başkaca bir burjuva siyasetçi Org. Başbuğa yanıt verme cesaretini ve politik tutumu gösterememiştir.
Anlaşılan sömürü ve baskıdan beslenen, sağlı sollu, tüm burjuva gerici partiler, seçime Kürt düşmanlığı üzerinden gidecekler. Emek düşmanlığı, demokrasi ve barış karşıtlığında yarışarak, vatan, millet edebiyatı yaparak, oy avcılığına yatacaklar.
Bizim açımızdan yapılması gereken ise, işçi ve emekçilere, ezilen ve sömürülen milyonlara, Kürt, Alevi, farklı dil ve inançlardan tüm yurttaşlarımıza bu ırkçı, emek ve demokrasi düşmanı güçlere karşı güçlü bir mücadele sürdürmektir.
Onlar savaşı, sömürüyü, baskı ve inkarın cephesini, bizler emek, barış ve özgürlük cephesini güçlendireceğiz.
ENDER İMREK
Evrensel'i Takip Et