11 Temmuz 2010 00:00

İşçiler değil, işçiyi satanlar ihraç edilsin


DİSK/TEKSTİL yönetimine tepki gösterdikleri için 25 işçinin ihraç istemiyle disiplin kuruluna sevk edilmesi üzerine Çemen Tekstil işçileri sendika binası önünde basın açıklaması yaparak sendikadan ihraç edilmesi gerekenlerin işçiler değil, işçiyi masa başında satan yöneticiler olduğunu söylediler. Rıdvan Budak, Muzaffer Subaşı, Nihat Bencan ve İbrahim Karaca’nın DİSK’in mücadeleci tarihine yakışmadığını belirten işçiler, DİSK’in bütün merkez ve şube yöneticilerine seslenerek “Siz işçilerden yana mısınız, yoksa DİSK’in geleneğine ihanet edenlerden yana mısınız?” diye sordular.
Önceki gün sendika binası önüne gelen işçiler 170 Çemen işçisinin altına imza attığı açıklamayı basın karşısında okudular. Antep’teki emekten yana siyasi parti ve demokratik kitle örgütlerinin de destek verdiği eyleme vardiya da olmayan DİSK/Tekstil üyesi Çemen işçilerinin tamamı katıldı. Eylemde işçiler adına Mehmet Çelik ve Fevzettin Altun birer konuşma yaptılar.
SATANIN CEBİNE PARA KOYULUR
Basın açıklamasından önce konuşan Mehmet Çelik, sendika binası önünde toplanan Çemen işçilerini göstererek basın mensuplarına hitaben “İşte Çemen Tekstil’de 74 gün boyunca karda, yağmurda, kışı dışarıda geçirerek grev kazanan işçiler bunlar. Üç aylık sözleşme yaparak bu işçileri masa başında satanlar utansın. O utanmazlar şimdi televizyonlara çıkıp işverenin bu işçilerin cebine para koyarak sendikaya karşı kışkırttığını söylüyorlar. Asıl o utanmazlar üç aylık sözleşmeyle bizi satmanın karşılığında ceplerine ne kadar para konuldu onu açıklasınlar. Soruyorum, işçiyi satanın mı cebine para koyulur yoksa sendikasına sahip çıkanın mı?”diye konuştu.
DİSK/Tekstil Genel Sekreteri Muzaffer Subaşı’nın Antep’te 40 yıldır sendikacılık yaptığını ve 40 yıldır işçilerin ekmeğiyle oynadığını, Antep’te on binlerce Muzaffer Subaşı mağduru işçi olduğunu vurgulayan Çelik, “Artık bitti, bu son. Bu Subaşı’nın son köyü. Bundan sonra işçilerin ekmeğiyle oynamasına, işçileri satmasına izin vermeyeceğiz” diye konuştu.
Çelik’in konuşmasının ardından Fevzettin Altun işçiler adına basın açıklamasını okudu. Çemen işçileri olarak mücadeleci bir sendika diye bildikleri için DİSK/Tekstil’de örgütlediklerini söyleyen Altun, “74 gün grev yaparak karda kışta eksinin altındaki soğuklarda fabrika önünden ayrılmayarak direndik. Patron bize defalarca, ‘Size ikramiyelerinizi vereyim, ne kadar zam istiyorsanız vereyim ama sendikadan istifa edin’ dedi ama biz sendikamızdan vazgeçmedik. Şimdi de Genel Başkan Rıdvan Budak televizyonlara çıkıp ‘Bu işçilerin cebine patron para koymuş’ diyor. 18 ay bu sendika için mücadele etmenin, bu kadar bedel ödemenin karşılığı bu mu?” diye sordu.
SUBAŞI YALAN SÖYLÜYOR
Muzaffer Subaşı’nın birkaç gün önce yaptığı basın açıklamasında grev sırasında verilen mücadeleleri ‘biz yaptık’ diye övünerek anlattığını, ancak Subaşı’nın yalan söylediğini belirten Altun, grev sırasındaki yürüyüşler, eylemler, grev çadırının kurulması, fabrika önünde beklenmesi ve işçilere verilen ödenekler de dahil yapılan her şeyi işçilerin sendika yönetimine baskı yaparak, hatta kavga ederek yaptırdığını söyledi. “Şimdi Muzaffer Subaşı herkesin gözünün içine baka baka yalan söylemeye, 40 senedir yaptığı gibi insanları kandırmaya devam ediyor. Bütün bunlar grev boyunca yanımızda olan, bize destek veren herkesin gözleri önünde oldu” diyen Altun, Çemen işçilerinin kimsenin biteceğine inanmadığı bir grevi büyük bir direniş sonucu zaferle bitirdiğini dile getirdi. Altun “Ama 40 yıldır işçiyi satan, konuşurken, nutuk atarken, mangalda kül bırakmayan Muzaffer Subaşı, Genel Başkanımız Rıdvan Budak’la birlikte bu seferde sözleşme masasında bizi sattılar. İşverene ‘30 Haziran’dan sonra burada yokuz, bir daha yetki de almayacağız’ diye söz vererek, 3 aylık sözleşme imzaladılar” diye konuştu.
ASIL KIŞKIRTICI SUBAŞI VE KARACA
Muzaffer Subaşı’nın basın toplantısında görevden alınan eski örgütlenme uzmanı Mehmet Türkmen hakkında söylediklerine de değinen Altun, “İşçiye sahip çıkmak için elinden geleni yapan, sendikanın yeniden yetki alabilmesi için gece gündüz bizimle ev ev dolaşarak üye yapan Mehmet Türkmen’i de, işçiden yana olduğu için görevden aldılar. Şimdi Mehmet Türkmen’e kışkırtıcı diyorlar, sendikaya uğramadı diyorlar. Daha bu sendikada görevi bile yokken, grevde 3 ay bizimle gece gündüz kalan, en çok emek veren Mehmet Türkmen’di. Son gece direnişte DİSK yöneticileri eylemi bitirelim diye bizi ikna etmeye çalışırken çocuklarımız için ev ev gezip battaniye toplayan Mehmet Türkmen ve siyasi partilerdi” dedi.
Muzaffer Subaşı ve İbrahim Karaca’nın Çemen işçileriyle Akteks işçilerini birbirine düşürmek için de çaba sarf ettiklerini belirten Altun, grev sırasında yaşanan her olumsuzluğun sebebi olarak yönetime muhalif olan Akteks işçilerinin gösterildiğini ve bazı Akteks işçilerinin resimlerinin Çemen işçilerine gösterilerek “Bunları gördüğünüz yerde dövün” denildiğini belirtti.
ARTIK YETER
“Artık yeter, Subaşı’nın işçiye kan ağlatan bu saltanatı artık son bulsun” diyen Altun “Bizi DİSK düşmanı, sendika düşmanı gibi göstermeye çalışıyor. Niye? İşçiyi satmasına tepki gösterdiğimiz, hesap sorduğumuz için. 25 arkadaşımızı bu yüzden sendikadan ihraç etmek için disipline veriyor. 25 işçinin isim listesini basının gözleri önünde polise vererek, polis zoruyla bizi sendikamızdan dışarı çıkarttırıyor. Şimdi bizde, 25 değil bütün Çemen işçileri olarak tüm DİSK yöneticilerine, diğer şubelere, genel merkezlerine soruyoruz. Siz Antep’te on binlerce işçinin işçi tüccarı diye küfür ettiği, işçi sınıfına ve DİSK’in geleneğine ihanet eden sendika ağası Muzaffer Subaşı’ndan mı yanasınız? Yoksa bu ihanetçiden, işçi tüccarından hesap soran, bu sendikanın adını daha fazla kirletmesin diyen işçilerden mi yanasınız?” diye konuştu.
Basın açıklamasından sonra Çemen işçileri Muzaffer Subaşı ve suç ortakları sendikadan istifa edene ya da ihraç edilene kadar her gün sendika binasına gelip tepkilerini göstermeye devam edeceklerini belirterek dağıldılar.
(Gaziantep/EVRENSEL)
Abdullah Çiloğlan

Evrensel'i Takip Et