13 Temmuz 2010 00:00

5 ülkeden kriz görüntüleri


8-9 Haziran 2010 tarihlerinde Avrupa Kamu Hizmetleri Sendikaları Federasyonuna (EPSU) üye Güneydoğu Avrupa ülkeleri toplantısı Sofya’da yapıldı. Toplantıya Romanya, Arnavutluk, Moldova, Azerbaycan, Bulgaristan ve Türkiye katıldı. Toplantının ana gündemi “Krizin Bölgeye Etkileri” oldu.
Türkiye’yi dışta tutarak, toplantıya katılan beş ülke sendikacılarının kriz ve etkileri üzerine anlatımlarını Evrensel okurlarıyla paylaşmak istedim. Adı geçen beş ülkenin yakın tarihlerini hatırladığımızda kapitalizmin, uluslararası tekellerin ve örgütlerinin tahribatını daha iyi göreceğiz. Tırnak içinde geçen ifadeler ülke sendikacılarının anlatımlarından özetlenmiştir.
EMEKÇİLER ZOR DURUMDA
Bu toplantıdan edindiğim izlenimleri özetlersem; beş ülkenin emekçileri de çok zor durumdalar. Çalışanların gelirleri düşük. İşsizlik yoğun ve kalifiye işçiler göç ediyor, özellikle sağlık emekçilerinin göçü ülkelerin sağlık sorunlarını etkiliyor. AB üyesi ve adayı olan ülkelerde AB, Dünya Bankası ve IMF politikalarının uygulanması ile özeleştirmeler yoğunlaşmış. Türkiye’deki sağlık ve sosyal güvenlik reformları bu ülkelerde daha önce başlatılmış ve Romanya’da olduğu gibi 200 hastane kapatılma, emeklilik yaşı 70’e çıkarılma aşamasına gelinmiş. Sendikalar ise bugüne kadar ağırlıkla sosyal diyalog yolunu izlemiş, bir kısmı daha mücadeleci bir yol izleme gereğinden söz ediyorlar. 4-5 yıl öncesine göre canlarının yanması ile bağırmaya ve farklı bir yol olduğunu görmeye başladıklarını söyleyebilirim.
Son söz. Dimitrov’un mezarını ziyaret etmek istediğimizde, burjuvazinin kinini, emperyalizmin kendi değerleri dışında her şeye nasıl saldırdığını gördük. Dimitrov’un mezarına yakın alanda bira festivali yapılmış ve sarhoş gençler (!) tarafından tamamen yıkılmış, bu da yetmemiş, alan tamamen park ve çay bahçeleri haline getirilerek yok edilmiş.
(*) SES MYK Üyesi


MOLDOVA

MOLDOVA’dan gelen sendikacılar AB ve IMF ile ilişkileri konusunda, yeni flörte başlamış genç kız heyecanı içindeydiler. Özellikle IMF konusunda fazla savunucu olmaları, bize “Acaba ciddi bilgi eksiklikleri mi var, yoksa başka bir durum mu?” diye düşündürttü ve Türkiye sendikaları olarak bu konudaki deneyimlerimizi paylaşabileceğimizi açıklıkla ifade ettik.
“AB bizim sektörlerde sorun yaratmadı, destek olumluydu, ciddi mali yardımlar aldık. Eski Sovyet ülkeleri başka bir programın parçası, bu ülkeler için geçen yıl Prag’da başlatılan bir program var ve buna “küçük adımlar projesi” deniyor. Bu ülkelerle piyasa ekonomisi araştırması, serbest ticaret bölgeleri yaratılması, vatandaşların AB’de kolay dolaşımı gibi konularda işbirliği yapılıyor. 15 Haziran’da anlaşmanın görüşmeleri başlayacak. Moldova için 40 milyon dolar ayrıldı. AB üyeliğine hazırlanıyoruz, üyeliği onaylayanlar da var, karşı çıkanlar da. Herkes, Dünya Bankası ve IMF’yi korkuluğa dönüştürüyor, biz onlarla görüşmelere katıldık, bence sorunlarımızı anlıyorlar. Biz hastanelerin kapatılmasını kabul etmeyeceğimizi söyledik, ücret artışı istedik ve kabul ettiler.”
“Kriz nedeniyle Moldova Merkez Bankası sıkı uygulamalarda bulundu, bankalar batmadı. Ekonomik kriz ağır hissedilmedi ancak emlaktaki büyüme kötü etkilendi. Yurtdışında çalışanların geliri düştüğü için ülke etkilendi. İşsizlik yüzde 3-4 idi, yüzde 9 oldu. Moldova’da gül bahçesi değil tabi.”


ROMANYA

SON yıllarda ciddi ekonomik ve sosyal yıkıma uğramış bir ülke görünümü tüm anlatımlarına yansıyordu. Tabii, mücadele istekleri ve heyecanları da. Diğer ülkelerin kendi yaşadıklarından ders almaları için uyarıda bulunmaktan da çekinmediler.
“Üyelerimizi kaybediyoruz, TİS sendikanın temelini oluşturur ama hükümet bunu bizden almaya çalışıyor. Sendikalara güven kaybı yaşıyoruz, hızla çözüm bulmalıyız. Özel sektördeki işverenler, kurumları diktatörce yönetiyorlar. 1990’da diktatörlük devrilmişti ama 20 yıl sonra hepsi geri döndü, bu saldırılara karşı güç birliği yapmalıyız. Altı ay içinde 200 hastane kapatılacak, çok ciddi sorun yaşıyoruz. Dünya çapında sendikaları yok etmek istiyorlar ve hiçbir muhalefet olmasın istiyorlar.”
“Moldova’nın durumu gayet iyi galiba, onların hükümeti altı aylığına bizi de idare edebilir. Romanya’da da banka batmadı ama yöneticilerimize hayran olmamız gerekmiyor. IMF bizim için de iyi bir partnerdi, zaman ilerledikçe durum değişti, 3. görüşmede patron oluyorlar. IMF ve DB’nin kendi çıkarları var, onlar için iyi olanı istiyorlar. Azerbaycan ve Moldova’da zamanla krizden etkilenecekler, itiraf edemiyoruz ama çok kötü durumdayız.”
“Romanya’da ücretlilerde yüzde 25, emeklilerde yüzde15 kesinti yapıldı. Kamu emekçileri 250 avro alıyor ve haziranda 200 avronun altına düşecek. Kredilerini ödeyemedikleri için evlerini kaybedecekler. İki büyük kamu kuruluşu özelleştirilmek isteniyor, biri demiryolları. Emeklilik yaşı kadın-erkek için 70’e çıkarılacak. Kamu çalışanlarının 70 binini atmak istiyorlar. Çalışma koşullarını, ücretleri, iş güvencesini esnetmek istiyorlar. Kamuda yüzde 30-70 kesinti planlanıyor, somut hiçbir önlem yok, sürekli kesinti yapılıyor.”
“IMF yardımı koşullu, bütçe açığı yüzde 6.8’e düşerse sonraki yardımı verecek, kesintiler yapılmazsa açık yüzde 9’a çıkacak. IMF’nin koşullarını sendika kabul etmedi, 17 Mayıs’ta toplanılarak asgari ücretin 175 avroya çıkması, emekli maaşının ortalama ücretin yüzde 45’ine çıkarılması, emeklilik yaşının 63 olması, yolsuzluğa ve vergi kaçırmaya karşı olunması, kamu emeklilik sisteminden özele transferin durdurulması, kamu kurumlarının depolitize edilmesi istendi. 19 Mayıs’ta 30 bin kişi ile hükümet binası önünde kesintilere karşı gösteriler yapıldı. Öğretmenler, öğrenciler, sağlıkçılar da katıldı, hükümetin istifası istendi. 31 Mayıs ve 1 Haziran’da genel grev yapıldı, hükümet hiç dinlemedi, yeni grevlere gidildi, öğretmen, sağlıkçı, metro grevleri yapıldı, gümrük memurları katıldı, beş sınırda trafik durdu, Bükreş ve başka illerde eylemler yapıldı, hükümet binalarına kendilerini zincirlediler, sadece acil hizmetler verildi. Doktor sendikası Hipokrat da bu eylemlere katıldı. Eylemler sürecek.”
“Cezaevlerinin çalışma koşulları çok kötü, Aralık 2011 sonrası daha kötü olacak. Çünkü AB yasalarına göre başka ülkelerdeki tutuklu Romenler geri gönderilecek ve Avrupa’da 11 bin tutuklu Romen var. Romanya’da tutuklu sayısı 27 bin ve 50 bine çıkması bekleniyor, oysa buna yönelik bütçe hazırlanmıyor. Gardiyanlar da Mayıs grevine katıldılar. Yerel yönetimlerde, özellikle ısınmada iflaslar yaşandı, devlet sübvansiyonuna son verildi, kesintiler yapıldı. Belediyeler borçlarını ödemek için elindekileri satıyor. Yakın zamanda hizmetin maliyetini karşılayamaz olacaklar. Bükreş’in su hizmetlerini Fransız şirket yapıyor.”
“Romanya’nın sorunları 1990’a dayanıyor, yolsuzluk gelişti, bütçeden maaş alanlar ciddi sorun yaşadı, Romanya’da bir kilometre yol başka ülkelerin üç katı maliyete yapılıyor.”

AZERBAYCAN

AZERBAYCAN sendikacıları krizin varlığını ve etkisini yumuşatarak anlatmak için oldukça gayret sarf ettilerse de durumlarının pek parlak olmadığı görülüyordu.
“Kriz bizde henüz yıkıcı etkiler bırakmadı, bütçede büyük açık olmadı. Hükümet önlemler aldı, enflasyonu sınırladı ve devalüasyona gidilmedi. Ulusal para birimini güçlendirdi. Üretim sektöründe biraz daralma oldu ama hiçbir banka batmadı. Kriz hiç etkili olmadı diyemeyiz. Dünyada petrol fiyatları düşünce etkilendik, petrol üretimi ve yatırımları, petrol dışı sektörlere yatırımlar azaltıldı. Genel olarak etkilenmedik desek de üretim, petro-kimya sanayi ve onların ihracı çok etkilendi. İnşaat sektöründe işten atmalar oldu, inşaat şirketlerinin faaliyetleri durdu, sermayeleri geriledi. Yabancı yatırımcılar paralarını geri çekmeye başladı, bu da bizi etkiledi. Krizin etkileri sanayide, çelik, alüminyum, sağlık ve belediyede hissedildi.”
“Yapılan toplusözleşmede ekonomik durum ne olursa olsun, sosyal harcamaların kısılmayacağı vaat edildi. Sosyal harcamalar genel bütçenin yüzde 34’ünü oluşturuyor. Yabancı şirketlerin yatırımları azaldı, ama biz sosyal harcamaları korumayı başardık, işçi ücretlerini de koruduk. Kültür kurumlarının özelleştirilmemesi anlaşmasını da yaptık. Harcamaların kısılmasına rağmen sanayiinin farklı alanlarında üretime geçilmeye çalışıldı ama bir kısmı da kapatıldı. Ücretler çok düşük, bu konuda adımlar attık, 19 çeşit ücret var.”
Azerbaycan sendika yöneticileri ile sohbetlerimizden krizin etkilerinin daha ciddi olduğu sonucunu çıkardık. Sendika şubeleri, üyelerinin beyanı ve talebi üzerine ekonomik yardımda bulunuyorlardı, çünkü üyelerin ekonomik sıkıntıları buna zorluyordu.

BULGARİSTAN

BU toplantılara katılan Bulgaristan sendikacılarının önemli kısmı sosyal diyalogu her sorunda başvurdukları bir yöntem olarak ifade ediyorlar ve diğer ülkelere de öneriyorlar. Peki bu kadar uyguladıklarını söyledikleri sosyal diyaloga karşın onlar ne durumdalar…
“Bulgaristan’da yaşanan, var olanları korumak, bu ne kadar sürer bilmiyoruz. Sanayide kısmi büyüme söz konusuydu, kriz öncesi işsizlik yüzde 6 idi, son kayıtlara göre yüzde 9.5. Kriz dışarıdan geldi, bankacılık etkilenmedi, ekonomik kriz yaşadık. 1996-97 de mali kriz yaşanınca bankacılığı geliştiren adımlar atılıp, 50 bin avro üstü hesaplara garanti getirilmişti. Bankaların çoğu Avusturya, Fransız, Alman bankaları ve özel bankalar.”
“İnşaat, işsizliğin en yüksek olduğu sektör. Ücret artışları durduruldu, bütçenin yeniden gözden geçirileceği yeni bir yasa getirilmek isteniyor, çünkü bütçe gelirleri azaldı. 59 maddelik istikrar paketi hazırlandı, sendika müdahil oldu, bazı acıları üstlendi, kesintileri paylaştılar. Merkezi ve yerel yönetimde işten çıkarma var, Vergiler arttırıldı, sigorta şirketlerinin primleri arttırıldı. Bütün bu önlemlerden 500 milyon leva gelir bekleniyor ama bütçe açığı 1 milyon avro (1 avro 2 livaya eşit). Su ve kanalizasyon için geçen yıl yeni yasa ile su şirketleri-yerel yönetimler ve hükümet arasında yetki paylaştırıldı, hizmetler iki kesim tarafından yürütülecek. Bu durum özel sektörün alana girişine neden olacak.”
“Emeklilik sistemi çöküşün eşiğinde, iki konfederasyon zorlu mücadele veriyor, hükümet emeklilik sisteminde reform yapmak istiyor, çünkü yeterli gelir yok, emekli sayısı hayli yüksek, bazı uzmanlara göre mali istikrar etkilenebilirmiş. Kriz psikolojik basınca neden oluyor, her gün bir şey patlak veriyor, olumsuz işyeri, stresi arttırıyor. Göç ciddi sorun, sağlık emekçileri göç ediyor. Ücretler ve emeklilik maaşları artmıyor, yerel yönetimlerde özellikle sağlık ve eğitimde kısıntılar var. 2008’deki TİS’i garantilemek için yeni TİS imzaladık, kamu hizmetlerinde iki yıl düşüşe izin vermek istemiyoruz. Önümüzdeki yıl daha zor geçecek, başka ülkeler de krize girecek.”

ARNAVUTLUK

AB yolunda ilerlediğini söyleyen Arnavutluklu sendikacılar, bu ilerlemenin nelere mal olduğunu da ifade etmiş oldular.
“Özelleştirme yaygın, 1990 öncesi diktatörlük vardı her şey devletindi, şimdi ise çoğu özelleşti. Hükümet özelleştirme isteğinin AB’den geldiğini söylüyor, özelleştirme sonrası eskiye göre daha kötü durumdayız. Su hizmetleri taşeronlaştırıldı, Alman şirkete verildi. Küçük kentlerdeki hastaneler kapatılıyor, yerel düzeydeki hizmetler, küçük yerlerde güçleşiyor, sağlık çalışanları işsiz kalacak. Doktorlar, hem kamuda hem özelde çalışıyorlar. Arnavutluk savunma sanayiinde çok özelleştirme oldu, çalışanların yarısı işten atıldı. NATO ile birlikte tank fabrikası açıldı.”
“Kriz ekonomiyi ciddi etkiledi, ekonomide ve yatırımlarda daralma yaşandı. Yurtdışında çalışan Arnavutların gönderdiği dövizde ve sanayide daralma oldu. Yansımaları sendikalarda görülüyor, üyeler çok sorun yaşıyor. Geçen yıl kongreler yapıldı, 5 yıllık yönetimler seçildi, sendikalar koltuklarını korumak isteyenlerle sorun yaşıyor, üyelerin katılımını istiyoruz. Arnavutluk’ta ve bölgede işçiler sendikalara pek güvenmiyor.”
“Bütün sektörlerde reform, değişim-dönüşüm yaşanıyor. Arnavutluk’ta birçok değişim yaşandı, özelleştirmeler oldu, ekonominin dışa açılmasına uyum sağlamaya çalışıyoruz. Hükümet düzgün çalışma koşulları oluşturmuyor, yasalara uymuyor. Arnavutluk AB üyelik yolunda ilerliyor. Bu yılki önceliğimiz işyeri sağlığıdır.”
Şükran Doğan*

Evrensel'i Takip Et