14 Temmuz 2010 00:00

Ev yapımı mekansız şarkılar

Mekansız ve zamansız şarkılar söylemek için yola çıkan ‘La mekan’ın ilk albümü ‘Eastanbul’ dinleyiciyle buluştu.

Paylaş

Mekansız ve zamansız şarkılar söylemek için yola çıkan ‘La mekan’ın ilk albümü ‘Eastanbul’ dinleyiciyle buluştu. Sahnede farklı ülke şarkılarını kendi dillerinde söyleyen ‘La Mekan’, dünyanın farklı coğrafyalarının ezgilerini taşıyan bir beste albümüyle çıktı karşımızda. Kolaylıkla türkü denebilecek besteleri için, “Nerenin türküsü?” diye sorduğunuzda alabileceğiniz tek yanıt, “Dünyanın türküsü” olabilir. Bestelerin hepsi grubun lokomotifi Murat Kağan Ergün’e ait. Kağan ve La Mekan Solisti Gülşah Ergün ilk gazete röportajları için heyecan ve neşeyle karşımızdaydı.
GERÇEK BİR SAHNE GRUBU
Kağan ve Grubun Defçisi Nurullah Dikili Gençlik Kampı’nda tanışmışlar. Arslan Hazreti, Fatih Dengiz’i de aralarına katıp enstrümantal dünya müzikleri yapan bir grup kurmaya karar verip isim aramaya girişmişler. Kağan’ın aklına isim değil de fikir geliyor; grubun mekan ve zamanla sınırlı olmayan, evrensel müzik yapacaklarını ifade eden bir isim olması gerektiğini düşünüyor. “Na mekan, Na zaman gibi bir şey olabilir mi acaba?” diye düşünürken, Arslan Tebrizi, Nesimi’nin şiirlerinde Farsça’dan gelen “la” olumsuzlamasına rastlandığını söyleyince grubun adı ortaya çıkıyor bir çırpıda; La mekan.
Hint, İran, Pakistan, İspanyol, Afrika, İsrail, Balkan derken mekan gerçekten yok olmuş. Enstrümantalin yanında sözlü şarkılar söylemeye başlayan La Mekan, dünya müziğinin altını üstüne getirerek oluşturmuş repertuvarını. La Mekan başından beri çeşitli üniversite konserleri ve festivallerde sahne almış. Zira La Mekan’ı sahnede izlediğinizde bunun gerçek bir sahne grubu olduklarını hemen anlıyorsunuz.
ORYANTALİST ÖRNEKLERLE KARIŞTIRILMASIN
La Mekan yıllardır sahnede yaptığı dünya müziğini “projelendirip” bir albüme dönüştürme yoluna gitmemiş. Açıkçası böyle yapsalardı bu yazının konusu olamayacaklardı muhtemelen. Bildiğiniz gibi dünyanın değişik müziklerini çalıp söylemenin çok kolay olduğunu düşünen, iki İrlanda şarkısı dinleyip hemen yorumlamaya girişen fazla cüretkar hazretler çok piyasada. La Mekan ise, beklenenin aksine, bir beste albümüyle çıktı karşımıza. Yani dünya müziklerini nakde çevirmek olmamış işleri. Hindistan’dan İspanya’ya Azerbaycan’dan Balkanlara, değişik coğrafyaların müziklerini sindiren La Mekan, -ekleklik bir araklamacılıkla değil- bütün bu sinmişliği bestelerine yansıttıkları doğal bir sürecin sonucu ortaya çıkarmış Eastanbul’u. Dünya müziği diye tanımlanan şey tam olarak bu değilse de, belki tam da bu olmalı. Dünya müziği birikimlerini kendi bestelerine damıtan La Mekan geleceğin türküsünü mırıldanıyor da denebilir. Yani Eastanbul’u, ismine bakıp oryantalist örneklerle karıştırmayın, aman derim!
İSTANBUL’UN DOĞUSU
Dünya bildiğimiz gibi kocaman bir yer. Dünya müziği yaptığını söyleyen bir gruba “İyi de dünyanın neresi?” diye sormak çok anlamlı olabilir. Kimin ömrü bütün dünya müzikleriyle uğraşmaya yeter ki zaten? Kağan bu sorunun cevabını albümün isminde bulabileceğimizi söylüyor. Aslen İstanbullu grup, “doğu” mealindeki “east” kelimesi ile bir espri yaratmış; ‘Eastanbul’. Dünya müziğinin merkezlerinden biri sayılan İstanbul’un doğusunda, yani bir yerde dünyanın da doğusunda yer almayı seçmiş ‘La Mekan’. Hindistan’dan gelen sitar ve tabla, İran’dan gelen def, yine bir doğu çalgısı olan darbuka ile La Mekan’ın doğulu bir duyguya sahip olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bestelerin makamsal özellikleri de grubun doğulu yanını ele veriyor.
Balkan tadı da her şarkıda duyuluyor, bu biraz Gülşah’ın vokaliyle ve akordeonun baskınlığıyla ilgili olabilir… Balkanlar da az doğu değil sonuçta, değil mi?
DEFLE SAKSAFON YAN YANA GELİR Mİ?
Gülşah besteler ve sözlerin La Mekan’ın en ayırt edici özelliği olduğunu düşünüyor. Kendilerininkine benzer türden müzik yapanların çoğunun halk türkülerinden, ya da eski şarkıların kavırlanmasından beslendiğini söylüyor. La Mekan farklı coğrafyaların müzikal ufuklarından ilham almış 9 beste ile oluşturmuş Eastanbul’u. Bir başka farklılık da kullanılan enstrümanlarla ilgili. Doğal enstrümanlar kullanan La Mekan’da sitar, def, tabla, akordion, saksafon, klarnet gibi bir araya gelmesi ilginç olan aletler var. Dünyaya yüzünü dönüp, kendi bestelerini yaratmayı hedeflemiş bir grubun enstrüman çeşitliliği ve renkliliği de kaçınılmaz olarak ortaya çıkmış. (İstanbul/EVRENSEL)

EV YAPIMI ALBÜM
Sahne gruplarını sahnede izlemek şahanedir; tempoları, neşeleri, olgunlaşmış uyumları seyirciye geçer. Neyi nasıl söyledikleriyle bile ilgilenmezsiniz çoğu zaman. Ama gelin görün ki albüm işi başkadır, plastiktir bir yerde, samimiyeti albümden algılamak zordur. ‘La mekan’ bu sorunu -üstelik hücum değil de kanal kayıt yapmalarına rağmen- kayıt sürecini uzun zamana yayarak çözmüş. Her adımın ardından oturup düşünme ve soluklanma şansı bulmaları, telaşa kapılmamaları demli bir çay lezzetine ulaştırmış Eastanbul’u. Bu demli çay bir ev yapımı üstelik. Bunda en büyük pay tabii Gülşah ile Kağan’ın. Müzikal ortaklıklarının yanında “hayati” bir ortaklığa sahip Kağan-Gülşah çifti, evlerinin bir odasını stüdyo olarak La Mekan’a tahsis etmiş.

DOST EZGİ’LERDEN MEKANSIZ EZGİLERE

Ortaokul yıllarında Adana’da müzikle tanışan Kağan Ergün lisenin son dönemlerinde Dost Ezgi grubuna dahil olmuş. Dost Ezgi’de de hem besteleri ve gitarıyla hem de vokaliyle yer almış. Evrensel Kültür bünyesinde 9 sene Türkiye’nin birçok yerinde konser veren Dost Ezgi Avrupa’da da pek çok ülkede konser programı yapmış. Dost Ezgi dağılıp herkes kendi yoluna gittiğinde, Suren Asaduryan’la tanışıyor ‘99 yılında. Asaduryan’ın 2007 yılında Hrant Dink anısına yaptığı “Veda” albümünün aranjörlüğü ve düzenlemeleri Kağan’a ait. Asaduryan’la bugüne kadar süren birlikteliklerinin yanı sıra Adile Yadırgı’nın konser programlarına da katılıyor.Derken, 2000’in Hint müziğiyle ilgilenmeye başlıyor ve bir süre Hint müziği yapan bir grupla çalışıyor. “Metropol Kabusu” ve “Kayıp Cennet İnsanları” filmlerine müzik yapmış. Niğde Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Öğretmenliği Bölümü’nü bitiren Murat Kağan Ergün hâlâ bir ilköğretim okulunda müzik öğretmenliği yapıyor.
La Mekan’ın solisti ve üç şarkının da söz yazarlığını Kağan’la birlikte paylaşan Gülşah Ergün, Güzel Sanatlar Grafik bölümü mezunu. “Aslen tasarımcı” olduğunu söyleyen Gülşah grubun dikkat çekici video klibinin de yaratıcısı. Şan dersleri ile solistlik eğitimi alan Gülşah iyi bir dünya müziği arşivcisi. La Mekan’ın sınırsızlığında belki de en büyük pay onun.
Devrim Büyükacaroğlu
ÖNCEKİ HABER

Aşkın tutkulu sesi Buıka Türkiye’de

SONRAKİ HABER

İtalya’da mafya operasyonu: 320 gözaltı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa