26 Temmuz 2010 00:00
Bir lokma ekmek için
Ben Kocaeli Serbest Bölgesinde (KOSBAŞ) çalışan bir işçiyim. Krizle birlikte daralan istihdam alanlarından olan KOSBAŞta kurulan Uzmar Tersanesinde taşeron işçi olarak çalışıyorum.
Ben Kocaeli Serbest Bölgesinde (KOSBAŞ) çalışan bir işçiyim. Krizle birlikte daralan istihdam alanlarından olan KOSBAŞta kurulan Uzmar Tersanesinde taşeron işçi olarak çalışıyorum.
Gerek taşeronların baskısı gerekse Tersane Müdürü Galip Bayraktarın kabadayı tavırları biz işçileri çileden çıkartıyor. Uzmarda da diğer tersanelerde olduğu gibi taşeron ve kadrolu işçilere ayrı muamele yapılıyor. Güvenlik deyip yere göğe sığdıramadıkları katı kurallar taşeron işçilere ayrı, kadrolu işçilere ayrı uygulanıyor. Zaten yoğun çalışma ortamında, kumlama, raspa, imalat, kaynak bir arada yapılırken güvenlikten nasıl söz edilebilir. Bir diğer ayrım da yemekhanede yaşanıyor. Biz taşeron işçiler kadrolu işçilerden sonra yemeğe gidebiliyoruz. Gittiğimizde de ya çorba, ya pilav, ya tatlı bitmiş oluyor. En son geçen hafta yemek sırasında beklerken yemek bitti dediler. Tepki gösterdiğimizde ise önce güvenlik çıkıp Bitti işte bekleyeceksiniz diye bizlere bağırmaya başladı. Ardından gelen Galip Bayraktar, Burası Uzmar, burada bir tek ben sesimi yükseltirim, benden başka biri sesini yükseltirse kapıya koyarım diyerek bizleri tehdit etmeye sanki bizler suçluymuşuz gibi davranmaya başladı. Durumu anlattığımızda, öğlen istirahatının çoğunun yemek sırasında geçtiğini, yemeklerin sürekli az geldiğini söylediğimizde ise İsteyen çalışır istemeyene kapı orda diyerek tehditlerine devam etti. Bu da krizin Türkiyede nelere yol açtığını gösteriyor. Artık öğlen yemeği için bile yalvarır duruma geldik. Tersanelerde her tepkimize, Bu krizde iş bulduğunuza şükredin, canı isteyen çıkıp gidebilir deniyor, tüm aşağılamalara ve hakaretlere rağmen, bir lokma ekmek için çalışmak zorunda kalıyoruz. Kriz devam ettikçe de işverenlerin bu tavırları ve saltanatları devam edecek görünüyor.
KOSBAŞtan bir işçi (Kocaeli)