8 Ağustos 2010 00:00

‘Ne istiyoruz’ meselesi (1)


Kirvem,
Ahmet Altan’ın Taraf’taki “Ne istiyoruz” başlığı altındaki (01.08.2001) tarihli yazısını okudun mu bilemiyorum, ama doğrusunu söylemek gerekirse ben özüm o satırları okuyunca hem şaşırdım, hem de şaşkınlıktan sadece küçüğünü değil, aynı zamanda da eskimiş bir pabuçtan farksız olan kocaman dilimi de yuttum!
Şu kırtıpil âlemde kimilerinin yaşamı “okudukları bir roman” yüzünden değişirken, aynı şekilde benim de bu “makale”yi hatmettikten sonra dünyam tümüyle altüst oldu; Astvatz vga!
Ermenicedeki “Astvatz vga!” sözcüğünün Türkçe karşılığı olan “Allah şahittir!” deyimiyle işin içine durduk yere hem yüce Tanrı’nın şahitliğini sokup, hem de “vatandaş Türkçe konuş!” fetvasına belki de farkında olmadan terso düşüp, böylece günah işledimse, o zaman “kabahat” benden ziyade, Taraf’taki koltuğuna oturduktan sonra yazılarıyla, yalnızca “aziz milletimizin zihnini bulandırmakla” yetinmeyip, keza benim gibi bir garibanın kıytırık aklını bile allak bullak etmeyi becerebilen bu zatı muhteremindir zo!
Nitekim kazara da olsa okuduğu bu makale sonucunda aklı fikri dumura uğrayıp, dolayısıyla “cezai ehliyetini” kaybetmiş biri olarak bu saatten sonra diyeceğim şu ki; “ne istiyoruz” diyerek söze başlayıp, sonra da sorduğu soruların cevaplarını da, tıpkı saniyede bilmem kaç mermi atan Kalaşnikof tarrakaları misali kendince ardı ardına sıralayan Ahmet Altan biraderimizin kafası hayli karışık!
Karışık zira, gerek sorduğu, gerekse bunlara verdiği cevaplara bakılırsa, anlaşılan o ki, bu biraderimiz sanki bu güzelim ülkede yaşamıyor ka yavrum!
Neyse, bu bapta lafı daha fazla uzatmadan hafiften hafife sözü, ona, bu işin erbabına bırakalım, bakalım “Ne istiyoruz” deyip ne buyuruyor:
“O kadar basit ki bunun cevabı. İnsan gibi yaşamak istiyoruz. Bildiğin insan işte. Hiç derdimiz olmasın demiyorum, bildik, sıradan dertlerimiz olsun, bildik sıradan sevinçler yaşayalım.
İşimizi kaybetmekten korkalım, komşuya kızalım, aşık olalım, çocukların okulunu düşünelim, sevgilimizle buluşalım, eşimizle kavga edelim, sonra barışalım, kiranın fazlalığından yakınalım, akrabaların densizliğinden şikâyet edelim, başarılı olmak için çabalayalım, tatil hesapları yapalım, oğlanın düğününe nasıl para bulacağız diye dertlenelim, biri güzel bir laf söylesin sevinelim, bir şakaya gülelim.
İstediğimiz bu kadarcık bir şey. Ama istediğimizi yaşamak mümkün olmuyor bu ülkede. İzin vermiyorlar.”
Kirvem, makalenin buraya kadar aynen aktardığım “girizgâh” bölümündeki “istek”lere bakılırsa, bu bapta kendi payıma “aççık-seççik” söylemeliyim ki; iki çakılına, bir karış killi toprağına “bin can” feda etmeye her daim alesta beklediğimiz bu “cennet vatan”ımızda zaten “insan gibi” yaşarken, beri taraftan da, buna “izin vermiyorlar” diye yakınmanın alemi yok!
Alemi yok, zira bu ülkede incir çekirdeğini bile dolduramayacak kadar zıttırım, cavalacoz, entipüften dertlerimiz elhamdülillah katarlar dolusu!
Ayrıca başımızı kıtık dolu yastığımıza koyup, ertesi gün “işimizi kaybetmek” gibi bir lüksümüzün yanı sıra, “oğlanın düğün parasını acaba nasıl denkleştiririz” diye düşüne düşüne keçileri kaçırmaya namzet, ya da yazın bu kavurucu sıcağında Antalya’daki beş yıldızlı otellerden birine iki günlüğüne de olsa kapağı nasıl atabiliriz hesaplarına yatıp, akabinde de “yıldız” yoksunu tek odalık bir “pansiyon”a fit olmaya çoktan razı, keza gecekondusunu yıkmaya gelen zabıtalara döner bıçağıyla saldırıp, hızını alamayınca da çatıya fırlayıp, üstüne döktüğü benzini ateşe verip, böylece “çıra” gibi yanmaya yeminli bunca “vatandaş”ın bolluğu orta yerde kabak gibi dururken, hele hele “dert bende, derman sende” şarkısı memleket semalarında fırdolayı dolanıp duruyorsa, üstelik sürüsüne bereket bütün bu dertlerimizi tepe tepe kullanıp, onlarla iç içe yaşamamıza anayasamızın hiçbir maddesi, kanun hükmündeki kararnameleri mani olmadığına göre, ehh o zaman sarışın Bacı’mızın bir zamanlar dillere destan deyimiyle “insana sormazlar mı” senin asıl derdin ne ağparig!
Okey! Türkçedeki “ağabey”in Ermenicesi olan “ağparig” sözcüğünü farkında olmadan kullanırken, belki yine günah işledim ama, asıl günahımı “ne istiyoruz” sorusunu ortaya atıp aklımı bulandıran Ahmet ağpariğimin yazısına vereceğim cevaplarla sürdürmeye çalışacağım…
Şimdilik kal sağlıcakla Kirvem!
MIGIRDİÇ MARGOSYAN

Evrensel'i Takip Et