10 Ağustos 2010 00:00

Kampı uyutmayan müzisyenler

Gece yada gündüz olması onlar için fark etmiyor. Sabahın 05.00’de çalıyorlar, gündüz 15,00’de de, gece 24.00’de de. Muzik onlar için herşey.

Paylaş

Gece yada gündüz olması onlar için fark etmiyor. Sabahın 05.00’de çalıyorlar, gündüz 15,00’de de, gece 24.00’de de. Muzik onlar için herşey.
22. Uluslararası Gençlik Kampı’nın İzmir Selçuk buluşmasına Rize ve Trakya’dan gelen gençler onlar. Gazete büromuzu kurduğumuz çadırın sağ tarafında Trakyalılar, arka tarafından ise Rizelilerin çadırları var. Bunun sonucu olarak şu tablo ortaya çıkıyor; tulum ve darbuka sesinden uyayamayan, çalışamayan bir gazete ekibi.
Sabah tulum sesiyle uyanmak elbette güzeldir ama saat 05.00 olunca öyle düşünmüyor insan doğal olarak. Ya da gece yattıktan sonra darbuka sesiyle fırlaya bilirsin.
Gece gündüz bizi ne uyutan ne de rahat çalıştıran Rizeli ve Trakyalı gençlerle müzikleri ve kamp üzerine konuştu.
TULUMUN ZAMANI OLMAZ
İlk önce Rize Fındıklı çadırına konuk oluyor. Her zaman tulum çalarken gördüğümüz gençler bu kez batak oynuyor. Şaşırdık tabi. Alışkın değiliz. Dağıtıyoruz tabi batak ekibini. Önce tulum ve horon üzerine sohbete başlıyoruz. Rize ekibinin tulumcusu Uğur Tanyalnızoğlu, tulum çalmayı kendi kendine öğrenmiş. “Eğer kulağın varsa ve biraz çaba gösterirsen öğrenebilirsin” diyen Tanyalnızoğlu, Karadeniz’de düğünlerde, eğlencelerde hep tulum çalındığını, kendilerinin de davetli olmasalar bile düğünlere horon tepmek için gittiklerinden ilgi duymaya başladığını söyledi. Tulumun kendileri için zevki anlatılamayacak bir çalgı aleti olduğunu belirten Tanyalnızoğlu, “Tulumu çalarken herkes eğleniyorsa çok daha keyifli oluyor. Bizim için tulumun zamanı olmaz, sürekli çalarız. Kampta genelde olumlu tepkiler aldık. Sabah sabah erken çaldığımız için tepki gösterenler var o kadar” diye konuştu.
HAYRAN KİTLEM VAR BURDA
Rize grubunun hovardası Tolga Cuvelek, horunu küçüklüğünden beri düğünlerde tulum çalındığını, horon tepildiğini, kendilerinin de hovardaları (usta oyuncu) izleyerek öğrendiğini söyledi. Cuvelek, “burada hovarda benim ama bizden büyükler olduğu zaman hovardalık bize düşmüyor” diye konuştu. Sadece düğünlerde değil canları sıkıldığı zaman çıkıp parkta bile horon teptiklerini anlatan Cuvelek, kampta epey bir hayran kitlesinin oluştuğunu kaydetti.
Rize Fındıklı kampa katılan Hikmet Eren Namlı, ilk kez geldiği kamptan memnun olduğunu ve hep geleceğini söylüyor. Sağlık meslek lisesinde okuduğunu belirten Namlı, atölyelerin çok eğitici olduğunu söyledi. Namlı, burada öğrendiklerini hayatında daha da geliştirerek, çevresine anlatacağını kaydetti.
GELİP GÖBEK ATIYORLAR
Kamp sadece panellerle öğretmiyor. Trakya’dan gelen Caner Yaşa, kampa gelmeden önce sadece birkaç kez eline aldığı bendiri, burada çalmayı iyice öğrendiğini söyledi.
Kampa gelirken bir tatil havasıyla geldiğini belirten Yaşa, “Fakat burada herkes iş yapıyor. Kendine has sıkı bir disiplin var burada ama rahatsız değilim. Bundan sonra da hep geleceğim kamplara” diye konuştu.
Darbuka çalmayı abisinden öğrenen Tolga Karayazı, Tarkyalı olmadığını ama 2 yaşından beri orada olduğu için Trakyalı gibi büyüdüğünü kaydetti. Evlerinin apartman olduğu için istediği gibi darbuka çalamadığını belirten Karayazı, “Birde evde tek oluyorsun çok keyifli olmuyor. Ama burada hem kalabalığız hem de apartman sakinleri kapıya dayanacak gibi bir durum yok. İstediğimiz gibi çalıyoruz, oynuyoruz. Çok keyifli geçiyor” diye konuştu.
Birkaç kez uyarı aldıklarını ama genellikle beğenildiğini belirten Karayazı, “Gelip bizle göbek atıyorlar” dedi.
KÜLTÜRLER RAHATÇA İFADE EDİLİYOR
Müziğe ilk olarak bağlama ile başladığını söyleyen Taylan Kahraman ise darbukayla okul sayesinde tanıştığını söyledi. Okulda bir ritim grubu oluşturulacağı zaman kendisinin de katıldığını, daha sonra bu grubun folklor ekibine eşlik ettiğini belirten Kahraman, o günden beri darbuka çaldığını kaydetti.
Kampa ilk kez geldiğini dile getiren Kahraman, herkesin birbirine karşı saygılı olduğunu, herkesin kendi kültürünü rahatça ifade edebildiğini söyledi. Kahraman, “Her bölgenin etkiliğine katılıyoruz. Onlar çalıp söylerken bizde ritim atıyoruz. Kültürlerimizi de bir araya getirmiş oluyoruz” diye konuştu.
(Selçuk/EVRENSEL)
Gökhan Durmuş
ÖNCEKİ HABER

Emperyalizme karşı ortak mücadele

SONRAKİ HABER

HAYALLERİN PEŞİNDE atv 22.45

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa