13 Ağustos 2010 00:00

DURUM


Politik süreçler çoğu durumda açık ve yalın bir biçimde kendilerini göstermezler. İçiçe giren karmaşık ilişkiler, sürecin neresinden kavranacağına ilişkin zorluklar çıkarır, kafa karışıklığına yol açar. Böylesi durumlarda, kördüğüm gibi duran gelişmeler karşısında hangi ipin çekilmesiyle bu kördüğümün çözülmeye başlayacağını bilmek, doğru karar vermek büyük önem kazanır. Referandum sürecinde de benzer bir durum yaşanıyor.
Seçimlerden farklı olarak, bugünkü gibi referandum türü oylamalar çok fazla seçenekli değildir. Evet ya da hayır diyebilirsiniz, bunları yanlış buluyorsanız boykot edebilirsiniz, boş oy kullanabilirsiniz. Bugün AKP Hükümeti tarafından düzenlenen anayasa paketi, yine AKP’nin tercihiyle bütün halinde oylamaya sunuluyor. Yurttaşlara 26 soru soruluyor ve bu sorulara sadece bir tek evet veya hayır yanıtı verilmesi isteniyor. Oysa demokratik olan her maddenin ayrı ayrı oylanması. Ancak hükümet demokrasiyi değil, anti-demokratikliği benimsediğinden demokratik bir oylamayı değil, aldatma ve demagojiye dayanan “hap gibi yutturma” taktiğine başvuruyor.
Bu durum hayır ve evet diyenlerin kendi taraflarında tek bir politik blokmuş gibi görünmelerine yol açabiliyor, ya da durumu böyle göstermek isteyenlerin kasıtlı, demagojik manevralarına alan açabiliyor. Oysa bu hem çok yüzeysel bir bakışı, hem de ciddi bir politik çarpıtmayı ifade ediyor. Örneğin 12 Eylül Anayasası’nın yeni yamalarla meşrulaştırılmasına ve güçlendirilmesine karşı olanlar bu referandumda hayır diyorlar. Ama aynı zamanda 12 Eylül Anayasa’sının kılına bile dokundurtmayız diyenlerde hayır diyorlar! Öyleyse bu durumu kitleler nezdinde ayrıştıracak olan nedir sorusunun yanıtlanması gerekiyor.
Kuşkusuz bu ayrışmanın iyi anlatılması gerekiyor. Demokratik bir ülke, demokratik bir anayasa isteyenler, bu istekler üzerinde yükselen hayırlarının kitleler tarafından anlaşılmasını ne kadar yaygın bir biçimde sağlayabilirlerse, demokrasi için mücadele eden, edecek olan işçi ve emekçi kitleleri daha ileri bir bilince ve örgütlenmeye taşıyabilirler. Bu önemlidir, çünkü politikada sadece doğru taktiği belirlemek yeterli değildir. Aynı zamanda, bu doğru taktiği pratikte hayata geçirirken, çevresinde güç biriktirmeyi, bir sonraki hamleye geçişi kolaylaştırmayı sağlayacak derinlikte ve yaygınlıkta uygulamayı başarmak da gerekir. Hayırcıların ana gövdesini demokrasiye, demokrasi mücadelesine kazanmanın yolu da buradan geçmektedir.
Şunu unutmamak gerekir, bugün yaşanmakta olan süreç demagojiye, çarpıtmaya, kaba politik suçlamalar yöneltmeye ne kadar açık olursa olsun, 13 Eylül’de ayaklar suya erecektir. Çünkü bu ülkede demokrasi ve barış güçleri bellidir. Onlar demokratik bir ülke ve anayasa için mücadele etmeye, kitleleri bu talepler etrafında birleştirmeye devam edeceklerdir. Kuşkusuz buraya yanılgı içerisinde evet diyen, boykot eden, boş oy kullanan kesimlerde eklenecektir. Ancak bu sürecin daha güçlü devam edebilmesi, eskisinden daha geniş kitleleri etrafında toplayabilmeyi başarabilmesi, hayır taktiğinin güçlü bir biçimde uygulanabilmesine doğrudan bağlıdır.
Politikanın boşluk tanımayacağı gerçeği hep söylenir ve yaygın bir biçimde bilinir. Bu gerçeğin belki de en iyi test edileceği alanlardan birisi referandum kampanyası olacaktır. Çünkü yakın tarihte politik çizgilerin bu kadar karmaşıklaştırıldığı bir dönem yaşanmamıştır. Her bir politik güç kendi politikasını zafere ulaştırmak için mücadele ederken, kitleleri kendi etrafında toparlamayı amaçlamaktadır. Bu açıdan sorun şudur; emekçi kitleler düzen ve sermaye partilerinin ardına takılarak, onlara yedeklenerek mi politik yaşama çekilecekler, yoksa işçi ve emekçilerin hayati çıkarlarını savunan, işçi ve emekçi yığınları kendi kaderlerini kendi ellerine alması için ayağa kalkmaya çağıran emekçilerin partisi ile mi politik yaşama katılacaklar? Karmaşıkmış gibi görünen düğümün çözüleceği alanda burasıdır.
Bu nedenle referandum ortamı işçi ve emekçi kitleleri aydınlatmak, mücadeleye çekmek ve kazanmak için geniş olanaklar sunuyor ve bunlardan hakkıyla yararlanmak gerekiyor.
Ahmet Yaşaroğlu

Evrensel'i Takip Et