18 Ağustos 2010 00:00
Kabil Konferansı ve emperyalist işgal
Afganistanın başkenti Kabilde son gerçekleştirilen geniş katılımlı Kabil Konferansı, daha önce de NATO vb. çatılar altında yapılan toplantılardan farklı olarak, Afganistanda bataklığa saplanan emperyalist işgale diğer ülkeleri de ortak etme çabasının bir adım daha ileriye taşındığı bir konferans oldu.
Nitekim bu toplantıda mutabakata varılan konuların başında bölge ülkelerinin savaşın içerisine çekilmesi anlamına gelecek şekilde, bu ülkelerin Afganistanın yeniden yapılanması, teröre karşı mücadele, kolluk kuvvetlerinin eğitimi vb. konularda aktif rol oynamaları gelmektedir. Bu girişim son derece tehlikeli bir süreç ve emperyalizmin Afganistanda bir türlü kazanamadığı savaşı daha geniş bir alana, bütün bölgeye yayarak derinleştirmesi anlamına gelmektedir.
NATO Genel Sekreteri A.F.Rasmussen ve İslam Konferansı Teşkilatı Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğluda Tacikistanda ayrıca buluştular ve burada Tacik ve Afgan yöneticilerde bir araya gelerek Askeri işbirliği yapma konusunda önemli adımlar attılar. Bu tehlikeli tırmanış bölgede kardeş halkların birbirine kırdırılması noktasında ciddi kaygılar uyandırmaktadır. Kabil Konferansı, diğer gelişmeler ve bütün bu hazırlıklar bölgedeki savaşın yayılacağı ve evrileceği yolu da göstermiş oluyor.
PASTA BÜYÜK...
Kapitalizm kendi krizinden çıkabilmenin uğraşı içerisinde, direkt sonuç alabileceği, önemli bulduğu Ekonominin Askerileştirilmesi hamlesine ihtiyaç duyuyor ve bunun için de orta ölçekli bölgesel savaşlara yol açacak tehlikeli oyunlar oynuyor.
Hiçbir pazar sıkıntısı, reklam gideri ve rakibi olmayan bu alan kapitalizmin vazgeçemeyeceği iştah arttırıcı bir ilaç olmaya devam etmektedir. Bu şekilde, insanlığın başına yeni felaketler getirme ve büyük acılar yaşatma pahasına, ekonomik krizi hafifletmenin yolunu arar. Onca dökülen kanın, yok olan on binlerce masum insanın, kapitalistlerin kâr hırsı yanında hiçbir değeri yoktur. Üç paraya ürettiği silahları devasa fiyatlarla satmak, işgal ve yıkım götürdüğü ülkeleri bir de yeniden yapılandırma adı altında yağmalamak, inşaattan ilaç sektörüne kadar kapitalist şirketler için yeni rant alanları yaratmak Yani pasta büyük anlayacağınız.
Afganistanda daha önce de revizyonist Sovyet yönetimi, sözüm ona devrim ihracı gibi birçok süslü söylemle işgale girişmiş ve büyük yaralar alarak canını zor kurtardığı gibi, ciddi ekonomik sorunlar yaşamış ve politik erozyonunu da hızlandırmıştır. Kısaca Kabilde oturuyor olmak, onlarca yıldır mayın üzerinde oturmaktan başka bir şey değil.
İşte şimdi emperyalistler aynı kaderle karşı karşıyalar. ABD ve diğerleri uslanmaz, ders almaz bir biçimde, bir taraftan bölge halklarının başına yeni belalar açmakta ama diğer taraftan da kaçınılmaz olarak yeni yenilgilerle sonuçlanacak saldırılarına devam etmektedir.
Alman Dışişleri Bakanı Guido tarih vererek, 2014de tamamen çekileceklerini söyledi. Ama muhtemelen daha önce giderler. Çünkü emperyalistlerin işgali sürdürmek için dünyayı kandırabilecekleri hiçbir dayanakları kalmadı.
Alman Başbakanı Merkelin itirafını hatırlayalım; Bazı olumlu adımlar attık, ancak geri tepen adımlar daha fazlaydı, hedeflerimiz gerçekçi değildi, çok iddialıydı ve yanlıştı.
Evet, Afganistan meselesinde son durum emperyalistler için hiç de iç açıcı görünmüyor. Ama bu durum tek başına halklar için bir olumluluk anlamına gelmiyor. Çünkü emperyalizm başarısızlığını her seferinde yeni ve daha tehlikeli hamlelerle daha uzun bir zamana ve geniş bir alana yaymaya çalışıyor. Çünkü bunu yapmadan geri çekilmenin kendisi için ardı kesilmeyecek bir gerilemenin başlangıcı olacağını biliyor. Bu gelişmeler karşısında bizlere düşen en önemli sorumluluk ise emekçileri ve halkımızı uyarmaktır. Türkiyenin de son derece tehlikeli bir dış politika tarzıyla hizmet ettiği ve bölgede halklar arasında savaş ve düşmanlıkları tırmandıracak gelişmelere karşı, emperyalist işgal ve dayatmalara karşı bölgede barışı ve kardeşliği savunan bir dış politika için mücadele etmek durumundayız.
AHMET YAŞAROĞLU Özgür Medya Yazarı
Evrensel'i Takip Et