23 Ağustos 2010 00:00

İsrail saldırıları görmezden geliniyor


Sadece Filistinle sınırlı kalmayan İsrail saldırıları Ortadoğu’da Lübnan ve Suriye gibi ülkeleri de tehdit etmeyi sürdürüyor. Lübnan’a yönelik birçok saldırı düzenleyen İsrail son olarak geçtiğimiz günlerde yaptığı bir saldırı ile 2 Lübnanlı asker ve bir gazeteciyi öldürdü. İsrail’in bu tür saldırılarla bölgede neyi amaçladığını ve Lübnan’ın bu tür saldırılara yönelik tavrını Lübnan Komünist Patrisi Merkezi Gençlik Komite Üyesi Nassim Arabi’yle konuştuk.

İki farklı kanadın temsilcileri olan Batı destekli ve Başbakan Hariri cephesini temsil eden Suudi Arabistan Kralı Abdullah ve Hizbullah cephesini temsil eden Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad geçtiğimiz günlerde aynı anda Lübnan’ı ziyaret etti. Bu ziyareti nasıl değerlendirebiliriz?
Bu ziyaret, Lübnan’daki politik çalkalanmayı temsil ediyor diyebiliriz. İç savaşın sona ermesinden beri aynı hikaye. Suriye ve Suudi hegemonyası ve müdahalecilikleri- Lübnan’daki işbirlikçileriyle- farklı biçimlerde ortaya çıkıyor: Bazen 1990’dan 2005’e kadarki durumda olduğu gibi, Lübnan meseleleri üzerine anlaşıyorlar ve bazen de 2005 ile 2009 arasındaki durumda olduğu gibi, Lübnan’da çok önemli sonuçlara öncülük eden anlaşmazlıklar yaşıyorlar.
Bize göre bu son ziyaret, dengelerin durumunu gösterme çabasıdır. Gerçek şudur ki, geçerli oyuncu ABD’dir; Suudi Arabistan, Suriye ya da İran değil. Bütün yapabildikleri Lübnan’ı ziyaret etmek ve önümüzdeki ay birlikte teşvik ettikleri Uluslararası Ceza Mahkemesinin önceki Başbakan Refik Hariri suikasti nedeniyle Hizbullah’ı kınayabilecek olmasıyla yaşanılacağı varsayılan tansiyonu düşürmek.

Bu günlerde Lübnan’da politik bir istikrardan söz edilebilir mi?
Mayıs başından haziran sonuna kadar Lübnan’ın durumu İsrail’in neden olduğu gerginliklerle, örneğin Lübnan’daki belediye seçimlerine denk gelen askeri tatbikatlar ya da giderek artan Lübnan’a yönelik yeni bir İsrail saldırısı üzerine konuşma ile karakterize edildi.
Bu aşamada İsrail savaş davulları çalıyor, sadece askeri amaçlardan başka gerçekleştirmek istediği bir dizi politik ve ekonomik amaç var.
Bu amaçları şu şekilde sıralayabiliriz: İlk olarak Lübnan yönetimi üzerine daha fazla baskıyla Birleşmiş Milletler’in silahlı direnişle ilgili 1559 ve 1701 kararlarıyla uygun hale gelmeye çalışmak. İsrail bu aşamada, başarısız olduğu direnişe yönelik üstünlük sağlamak için eski iddiaları kullanıyor.
Bu bağlamda İsrail’in bir kampanya yürüttüğünü ve sağa sola rastgele fırlattığı, Lübnan’a da düşen roketlerle, daha önce de yaptığı benzer kampanyalarla silahlı direnişe karşı üstünlük sağlamak için gereksiz yere yargara kopardığını görmek gerek.
İkinci olarak, İsrail’le doğrudan ya da dolaylı görüşmelere oturmaya zorlamak için Lübnan yönetimine baskı uygulamayı amaçlıyor.
Üçüncü olarak, Lübnan’ın her tarafına yayılan İsrail ajanlarının iletişim ağını izleyen ve çökerten başarılı mücadeleleri durdurmayı amaçlıyor.
İsrail’in dördüncü amacı, Lübnan’ın hakkı olan kaynaklardan Lübnan’la herhangi bir anlaşma yapmaksızın petrolün ve gazın denizden çıkarılması için yabancı şirketlerle anlaşmalar imzaladığı Lübnan’ın kara sularındaki petrol ve gazla ilgili.
İsrail var olmak için ihtiyaç duyduğu, daha önce Güney Lübnan’ın nehir suları olan şimdiki petrol ve gazı, doğal kaynakları çalmak için sınır tecavüzlerinde bulundu ve masum sivilleri hiç tereddüt etmeden yağmaladı. Ancak İsrail’in bu amaçlarının basitçe, İsrail’in saldırı planlarını ve gelecekte Lübnan’a karşı yapacağı askeri operasyonları terk ettiği anlamına gelmediği görülmeli.
İsrail’in bu tehdit ve şiddeti, yazık ki Lübnan yönetiminin kendini sağlama alıp İsrail’in saldırılarına karşı etkili bir biçimde mücadele etmesine öncülük etmedi. Bunun yerine, rejimin temsilcisi olan burjuvazi ve politik feodalizm arasındaki işbirlikçileri, sekter rejimdeki çeşitli ortaklar arasındaki işbirliklerini daha da güçlendirmek için bu tehditlerden çıkar sağlamaya çalıştı. Gerçekte bu, ülkedeki gelişmemiş ve bozuk bir biçimde işleyen demokrasiyi gösterme çabasıyla daha fazla sandalyeye sahip olmak için mezheplerindekilerin hepsinin belediye seçim listelerini birleştirmelerinin de nedenidir.
Bunun yanı sıra Lübnan’ın bütün bölgelerinde sekteryan rejime karşı seçim listeleri de oluşturuldu; ve bu listeler iktidara güvendi, sermaye ve feodal sekter iktidar ve onun çeşitli araçlarının – genel olarak kullandıkları sindirme ve ‘ikna’- ittifakına karşı şeffaflık ve yolsuzlukla mücadeleyi amaç edindi. Bu listeler büyük başarılar elde etti ve büyük köylerde bir dizi önemli değişimlere neden oldu, kimi belediye ve kasabalarda bazı durumlarda bu listelere destek yüzde 25 ile 33’e ulaştı.

Geçtiğimiz günlerde İsrail Lübnan’a yönelik askeri bir saldırı düzenledi ve üç askerle bir gazeteci yaşamını yitirdi. Size göre İsrail bu saldırılarla neyi amaçlıyor?
İsrail, Obama yönetimindeki ABD desteğiyle Lübnan’a, Lübnan halkına ve yaşam alanına yönelik tehditlerinden birini gerçekleştirmiş oldu ve Avrupa Birliği de bu saldırıya göz yumuyor.
İsrail bu saldırıda iki Lübnanlı askeri ve komünist bir gazeteci olan arkadaşımız Assaf Abou Rahhl’ı öldürdü. Saldırı sırasında İsrail savaş uçakları da bombardıman ve yıkımda bulunuyor, evleri ve ormanları yakıyordu.
Bunların hepsi oldu ve Lübnan’daki Birleşmiş Milletler Barış Gücünün 1701’inci maddesine göre durdurulması gereken İsrail saldırıları, her zaman olduğu gibi, sadece kendi işini yapan, kendi topraklarını savunan ki 1982’den 2000’e Lübnan’ı İsrail işgalinden kurtarmış olan Lübnan Ulusal Direnişini önlemek için varmış gibi davrandı.
Güvenlik Konseyi’nin durumunu da, aldatıcı bir zaferle bizim bölgemizde oluşturulan İsrail’e rolünü yeniden vermeyi garantileyen ABD yönetimine boyun eğdiğini de biliyoruz. 2006’daki İsrail saldırılarına cevap verme kabiliyitinde olan ve daha önce de Beyrut’u ve 2000 yılında Güney Bekaa’yı özgürleştiren kahraman Lübnan direnişi yeni bir İsrail- ABD ve NATO saldırısını da durdurmaya muktedirdir.

Lübnan Komünist Partisi olarak uluslararası kamuoyundan konu ile ilgili beklentileriniz nedir?
Evrensel aracılığıyla bütün işçileri ve komünist partileri etkin birliklerini yenilemeye, bütün olanaklı yollarla Lübnan halkına ve direnişine destek vermeye çağırıyoruz.
(Selçuk/EVRENSEL)
Mehmet Aksoy

Evrensel'i Takip Et