2 Eylül 2010 00:00

HRANT’IN ARKADAŞLARI HÜKÜMETE SORDU


AGOS Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesi ve ardından gelişen sürece ilişkin basın toplantısı yapan “Hrant’ın Arkadaşları”, helikopter kazası sonucu ölen Muhsin Yazıcıoğlu ve KPSS skandalı ile ilgili hemen harekete geçirilen Devlet Denetleme Kurulu’nun (DDK), Dink cinayet ile ilgili neden devreye konulmadığını sordu.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmeden önce AİHM’e yaptığı başvuru ve sonrasında ailesinin yaptığı başvuruya Türkiye’nin verdiği savunmada, Dink’in “Halkı tahrik ettiği, nefret söyleminde bulunduğu” iddia edilerek, suikastta tek suçlunun Hrant Dink olduğunu savunulmuştu.
Dün Taksim Hill Otel’de basın toplantısı yapan Hrant’ın Arkadaşları adına konuşan Kemal Kemal Gökhan Gürses, “Ermenilerin ve Rumların ülkeden gönderilmesine güzelleme yapanların. Ölen örgüt üyeleri arasında sünnetsiz cesetler olduğu keşfi ile toplumun en hassas duygularını Ermenileri düşmanlaştırmak için kullananların. Maraş katliamını yine sünnetsiz cesetlere dayanarak, Hrant Dink’e yüklemeye çalışan devlet televizyonu yayınlarının burada sayamadıklarımız yarattığı utanç ve acıyı her gün yaşıyoruz” dedi.
SORU SORMA HAKKINIZI KULLANIN
Herkesin e-posta, posta ve faks yoluyla devlete soru sormaya çağrın Gürses, “Yapacağımız şey çok basit: BİMER, e-posta, faks ya da posta yoluyla, sorularımızı soracağız. Yasalar gereği devletin 15 işgünü içinde bizlere, vatandaşlarına yanıt vermesi gerekiyor. 15 işgünü bitip sorularımızın yanıtlarını alınca, siz sevgili basın mensubu dostlarımızı bir kere daha davet edeceğiz; bu kez yanıtları paylaşmak için” dedi.
Gürses ardından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İçişleri Bakanı Beşir Atalay ve Adalete Bakanı Sadullah Ergin’in yanıtlaması talebiyle sorular yöneltti.
CUMHURBAŞKANI’NA SORULAR:
Cumhurbaşkanı Gül’ün yanıtlaması istemiyle şu sorular yöneltildi: “16 Ağustos 2010 tarihinde ‘Hrant Dink maalesef gerekli tedbirler alınmadığı için hayatını kaybetti’ demiştiniz. Bu tedbirleri almayanlar hakkında herhangi bir işlem yapıldı mı, yapılması için herhangi bir talimat verdiniz mi? Bu durumda, Hrant Dink’in hayatını kaybetmesinin nedeninin alınmayan tedbirler olduğuna dair bilginizin kaynağı nedir? Bir helikopter kazasında ölen BBP Lideri Muhsin Yazıcıoğlu için ve son olarak geçtiğimiz hafta ortaya çıkan KPSS sınav sorularının çalınmasıyla ilgili olarak Devlet Denetleme Kurulu’nu hemen harekete geçirdiniz. Devlet Denetleme Kurulu’nun görevlendirilmesi için gerekli koşullar nelerdir? Hrant Dink cinayeti ile ilgili olarak bir görevlendirme yapılması için gerekli koşullar oluşmamış mıdır? Devlet Denetleme Kurulu’nu Hrant Dink için harekete geçirmeyi düşünüyor musunuz?”
DIŞİŞLERİ BAKANI’A SORULAR:
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun yanıtlaması istemiyle; “Dink’in öldürülmeden önce yaptığı ve öldürülmesinin ardından ailesi tarafından AİHM’e yapılan başvurulara ilişkin Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından gönderilen ve ‘ruhuma birçok krizden ağır geldi, oruçtan bile ağır geldi, içime sindiremedim’ dediğiniz savunmayı hazırlayan görevli ya da görevliler kimdir? Söz konusu savunma kimler tarafından ne zaman okunup onaylanmıştır? Savunmayı hazırlayan görevli ile ilgili herhangi bir yasal işlem yaptınız mı?” soruları yöneltildi.
BAŞBAKAN ERDOĞAN’A SORULAR:
Başbakan’a MİT’in neden cinayetle ilgili bilgi toplamadığı belirtilen sorularda, “Hrant Dink’in öldürülmesinin ardından yasal süreçler vasıtasıyla elde edilen belge ve bilgilerde Milli İstihbarat Teşkilatı’nın herhangi bir faaliyetine rastlamamış olmamızın nedeni nedir? Ülke genelinde istihbarat toplamaya yetkili bir kurumun bu cinayetle ilgili hiçbir istihbarata ulaşmamış olması mümkün müdür? Ulaşmış ise bu bilgiler nedir? Ulaşmamış ise MİT yetkilileri ile ilgili herhangi bir işlem yaptınız mı? Yaptınız ise nedir? Yapmadıysanız neden?” denildi.
İÇİŞLERİ BAKANI’NA
İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın yanıtlaması istenen sorular ise şöyle: “İstanbul Emniyet Müdürlüğü görevlileri hakkında 4483 sayılı Yasa uyarınca yürütülen üç ön inceleme sonucunda müfettişler tarafından bu cinayetin işlenmesinde en alt kademeden en üst kademedeki görevlilere kadar sorumluluk bulunduğu ve kamu görevlilerinin yükümlülüklerinin yerine getirilmediği tespit edilmiş ve son incelemede 6 polis memuru hakkında soruşturma açılması gerektiği yönünde görüş bildirilmişti. Ancak İstanbul Bölge İdare Mahkemesi, bir muhalif oyla, hiçbir polis memuru hakkında soruşturma izni vermemişti. Bu durumda, müfettişleriniz, herhangi bir kusuru olmayan kamu görevlilerine haksız suç isnadında bulunmuş ve hatta iftira atmış olmaktadırlar. Bu müfettişlerle ilgili herhangi bir işlem yaptınız mı?” (İSTANBUL)

Evrensel'i Takip Et