6 Eylül 2010 00:00
ROJEV
GÜNÜN YAZILARI
Liberal yazarlarımıza bakılırsa, Başbakan Erdoğan Diyarbakırda güzel konuşmuş. Faili meçhullerden, yakılan köylerden, Diyarbakır cezaevinden, hapisteki oğluyla Kürtçe konuşamayan anneden, Musa Anterden, Şivan Perwerden söz ederek halkın duygularına seslenmiş Yetmez ama güzel diyor Cengiz Çandar, bu konuşma için. Yapılan değerlendirmelere bakılırsa beklentileri karşılamasa da, Ahmet Altanın Musa Anteri öldürten devletten, Diyarbakırda Ape Musanın acısını unutmadık diyen başbakana ülkenin kat ettiği mesafe üzerine masallar anlatmasına yetmiş Başbakan Erdoğanın konuşması
Erdoğanın Diyarbakır konuşmasıyla Kürtlere evet dedirteceğini umanlar, bu yönde beklenti yaratmaya çalışanlar, şimdi ülkenin Batısının hassasiyetleri edebiyatını yapıyor, atılacak adımlar için 2011 seçimleri sonrasını gösteriyorlar. Hani o Nasreddin Hoca fıkrasında olduğu gibi; ölme eşeğim ölme, yaz gelsin... İşin daha ilginci liberallerin yaymaya çalıştığı beklentinin aksine, AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelikin, Başbakanın Diyarbakır konuşmasıyla ilgili beklentilerin BDP provokasyonu olduğunu söylemesiydi. Oysa BDP, bu konuşmadan önce bir beklentisi olmadığını ve boykot kararının değişmeyeceğini açıklamıştı. Nihayetinde Erdoğan, diğer yerlerde söylediklerinin arasına Kürtlerin duygularını okşamaya yönelik güzel sözler serpiştirdiği konuşmasını yaptı. Böylece zaten ilginin az olduğu, Kürtlerin katılmayarak bir beklentilerinin olmadığını gösterdikleri miting, kazasız belasız atlatılmış oldu.
Gerçekten öyle mi?
12 Eylül referandumu da geçecek. Bugün başbakanın her yaptığında bir keramet; her söylediğinde demokratlığın bir alametini görenler, PKKnin tek taraflı ateşkesinin biteceği 20 Eylülden sonra ne diyecekler? 12 Eylül referandumundan evet çıkarsa, demokrasimiz yeni bir sayfa açacakmış. Peki, 20 Eylülden sonra bu sayfada ne yazacak? 7. kez yanıtsız bırakılmış bir tek taraflı ateşkesten sonra yeniden başlayacak çatışma ve ölümler Ötesinde İnegöl, Dörtyolda yaşananlara benzer gerici kışkırtma ve saldırılar, etnik çatışma tehlikesi Demokrasiye giden tek yol olarak AKPyi gösterenler, o zaman yine MHP, Ergenekoncular, PKK deyip işin içinden sıyrılabilecekler mi?
Kürt ulusal hareketi, Kürt halkı çözüm için taleplerini açıkça ilan etmiş durumda. Kürtler,tek taraflı ateşkese yanıt verilmesini, operasyonların durdurularak çözüme uygun koşulların yaratılmasını istiyor. Başbakan bunu görmüyor, görmek istemiyor.Kürt halkı; aralarında belediye başkanlarının da yer aldığı 1700 Kürt siyasetçi, TMK mağduru tüm çocuklar salıverilsin, diyor. Başbakan bunu duymuyor, duymak istemiyor. Kürtler, demokratik katılım ve temsiliyet seçim barajlarının düşürülmesinden geçer diyor, başbakan bilmezlikten geliyor. Kürt halkı, etnik tanıma dayalı anayasa yerine eşitlikçi, özgürlükçü bir anayasa istiyor. Kürt sorununun ülkenin en önemli sorunu olduğunu söyleyen başbakanın demokratikleşme paketi; görmedim, duymadım, bilmiyorum diyor.
Şimdi tekrar en başa dönersek, Başbakan Erdoğanın Diyarbakır konuşmasından geriye ne kaldı?
Lâf ü güzâf!
12 Eylülden sonra demokratikleşme yolunda yeni bir sayfa açılacaksa, bu ancak AKP paketinin görmediği, görmezden geldiği Kürtlerin, Alevilerin, emekçilerin, kadın ve gençlerin söz sahibi olabilecekleri demokratik bir anayasa için mücadele birlikteliği yapmasıyla gerçekleşecektir.
* Lâf ü güzâf: Boş söz, anlamsız lakırdı
ÇETİN DİYAR
Evrensel'i Takip Et