7 Eylül 2010 01:00
GÜNÜN YAZILARI
AKP Grup Başkan Vekili Suat Kılıçın, referandum çalışmaları nedeniyle gittiği Samsunun Atakum ilçesinde nükleer santral ile ilgili söyledikleri şaşkınlık yarattı. Kılıç konuşmasında Bir nükleer sızıntı olacaksa ha Rusyada sızıntı olmuş, ha Sinopta ha Mersinde değişen bir şey yok dedi
BOMBA GİBİ SÖZLER
Her gün bir başka AKPli milletvekilinin çevre konusunda dile getirdiği görüşler bilim adamları ve çevreciler tarafından şaşkınlıkla karşılanıyor. Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun Allianoinin baraj suları altında kalmasına tepki gösteren Tarkana Herkes bilmediği bir konuya burnunu sokarsa çok yanlış olur deyip Allianoi diye bir yer olmadığını iddia etmesinden sonra şimdi de AKP Grup Başkan Vekili Suat Kılıçtan bir bomba geldi.
SIZINTI HA RUSYADA OLMUŞ HA TÜRKİYEDE
Suat Kılıç Samsundaki referandum çalışmaları sırasında nükleer santral ile ilgili söyledikleri dudak uçuklatacak cinsten. AKP Grup Başkan Vekili Suat Kılınç Türkiyenin petrol, doğal gaz gibi yer altı zenginlikleri olmadığını ileri sürerek nükleer santrali kurulmasını savundu. Azerbaycanda, Ermenistanda, Rusyada, Romanyada Ukraynada nükleer santral olduğunu söyleyen Kılıç Bir nükleer sızıntı olacaksa ha Rusyada sızıntı olmuş, ha Sinopta ha Mersinde değişen bir şey yok dedi.
Türkiyedeki lobilerin ülkedeki bazı siyasetçileri sık boğaz etmek suretiyle bugüne kadar nükleer santral kurulmasının önüne geçildiğini savunan Kılıç Bir ay önce nükleer santral kurulmasına ilişkin kanunu çıkardık. Ne oldu CHP nükleer santral kurulması ile ilgili kanunun iptal edilmesi için Anayasa Mahkemesine götürdü. Şimdi bekliyoruz. Anayasa Mahkemesi iptal ederse Mersin Akkuyudaki nükleer santrali kuramayacağız diye konuştu.
SADECE KURULMASI BİLE ÇEVREYE ZARARLI
Türkiye ile Rusya arasında imzalanan nükleer santral anlaşmasının tam metni üzerinde incelemelerde bulunan The Green Think Tank of Turunch Foundation ve Turunç Vakfı Üyesi Nükleer Fizikçi Prof. Dr. Hayrettin Kılıç, anlaşmanın hükümlerinin hepsinin Türkiyenin zararına olduğunu ifade ederek Türkiye bu anlaşma ile Rusya tarafından kazıklanıyor demişti.
Kılıç ayrıca nükleer santralin çevreye çok büyük zararı olacağını vurgulayarak Türkiye İstatistik Kurumunun verilerine göre 2007 yılında Türkiye kara sularında avlanan toplam balık miktarı 518 bin ton ve diğer deniz ürünleri ise 70 bin ton. Bu miktarın en az 5te 1inin Doğu Akdeniz kıyılarından karşılandığını kabul edersek; Akkuyu Santralının ilk 10 yıl içinde bu kıyılardaki balık neslini nasıl yok edeceği ortada diyerek canlı hayatın tehlikede olduğunu hatırlatan Kılıç, Akdenizde kapıda olan felakete dikkat çekti. Prof. Dr. Kılıç, Doğu Akdeniz, yüzde 38 tuzluluk oranıyla Kızıl Denizden sonra dünyadaki en tuzlu denizlerden biridir. Akkuyu Santralı tam güçle elektrik ürettiği her günde soğutma kuleleri ve diğer yardımcı soğutma sistemlerinde çevrimlenen 10 milyon metreküp suyun sadece yüzde 10unun buharlaştığını kabul edersek, bir günde kayıp olan 1 milyon metreküp suyun geride bıraktığı atık tuz miktarı yaklaşık 40 tondur. Ve bu tuzun soğutma sisteminden devamlı denize özel mekanik ve kimyasal yöntemlerle tahliye edilmesi gerekecektir. Denizdeki lavralar ölecek. Deniz yaşamı sona erecek.12 binden fazla deniz canlısının yaşadığı Doğu Akdeniz kıyısında kurulacak bir nükleer santralın, bölgedeki deniz yaşamına yapacağı biyolojik felaketsel etkilerini öngörebilmek için şu ana kadar mevcut nükleer santrallere ilişkin yapılmış araştırmaların bulgularına bakmak yeterli olacaktır uyarısında bulunmuştu. (HABER MERKEZİ)
MİLLETVEKİLİNE YAKIŞMAYACAK SÖZLER
Sabahat Aslan (Mersin Nükleer Karşıtı Platformu Sözcüsü)
Bu sözler bir milletvekiline yakışmayan sözler. Bir sızıntı olacak ha burada, ha Rusyada olacak demek bir ihtimali açığa çıkartıyor. Demek ki böyle bir risk var. Böyle bir risk varsa biz neden bunun yaşanmasına izin veriyoruz. Bizlerin karşı çıktığı temel konulardan birisi de budur. Ha burada insanlar ölmüş, ha başka yerde. Yani bizim için insanların ölmesi, doğanın katledilmesi önemli değil demek istiyorlar. Doğru ve bilimsel niteliği olan bir söylem değildir. Nükleer Santrallere karşı duruşumuzun çok gerçekçi ve bilimsel nedenleri var. Sadece sızıntıya karşı değiliz. Nükleer santraller dışa bağımlı bir teknolojidir ve bu enerji modeli sizin dışa bağımlılığını nasıl sağlayacak. Çağrılarımızı yenileyerek yeniden söylüyoruz, yerli ve yenilebilir enerji kaynaklarına yatırım yapsınlar. Ülkemizin kaynakları ülke ihtiyaçları için kullanılsın. Biz gücümüzü halktan ve yerel kaynaklardan alıyoruz. Dolayısıyla hiçbir kartel nükleer kartel bizi sıkıştırmamıştır. Bizlerin oluşturduğu kuruluşlar ortadadır. Hangi kartel kimi besliyor bunların hepsi ortadadır. Bir kere bunu reddediyoruz.
Evrensel'i Takip Et