11 Eylül 2010 00:00

HAYAT YAZILARI

Rahibeler ve kıyafetleri üzerinden devam eden polemik Türkiye için utanç vesikasıdır.

Paylaş

Rahibeler ve kıyafetleri üzerinden devam eden polemik Türkiye için utanç vesikasıdır. Bu konunun, 6-7 Eylül olaylarının yıldönümünde gündeme gelmesi ise ayrı bir ironi içermektedir.
Bir taraf “evet” karşıtı kampanyayı “rahibe kıyafeti” tahammülsüzlüğü üzerine kuruyor. Öbür taraf “evet” için oy isterken “rahibe kıyafeti” üzerinden aşağılayıcı tutuma çanak tutuyor. Başörtülü Müslümanları savunurken rahibeleri aşağılama hakkını kim nereden alabilir ? Hiçbir insan hakları algısı yada inanç dünyası bu ayrımcı tutumu meşrulaştırmaya yol veremez.
Kendini savunmanın yolunun başkalarını karalamaktan geçtiğini sanmak tam bir psişik saplantıdır. Bu hastalıklı ruh hali ile ne demokrasi oyunu oynanabilir, ne dindarlık edebiyatı yapılabilir ne de solcu olunabilir.
Görünen o ki kimi kilise temsilcilerinin uyarılarına rağmen “özür dileme” erdemi gösterebilecek bir muhatap yoktur. Rahibelik kurumunu doğru bulmuyor olabilirsiniz. Rahibe kıyafetinden hazzetmiyor, bu görüntüyü göz zevkiniz açısından eleştiriyor olabilirsiniz. Ama hiçbir neden bu kıyafetin bir küfür ve hakaret sembolü gibi kullanılmasını meşrulaştırmaz.
Öfke ve nefrete dayalı ayrımcılığın iliklerimize kadar işlediği sadece son tabloda bile kolayca gözükmektedir. Türkiye’nin iki büyük partisi bu aymazlığı günlerce sergilemeye devam etmekte ısrarlı gözükmektedir. Bu zihin dünyası ile muhafazakar demokrat olsanız ne olur, sosyal demokrat olsanız ne fark eder ? Başbakan hoşuna gitmeyen her tavrı ideolojik olmakla suçluyor. Rahibe kıyafetine yönelik bu düşmanca tutum ideolojik bağnazlığın daniskası değil midir ? Bu fanatizmden beslenen siyasal algılarla demokratik anayasa yapılabilir mi ? Özgürlükçü, farklılıklara hayat hakkı tanıyan bir laiklik savunulabilir mi ?
12 Eylül referandumunun hırsı gözünü bürümüş kimi siyasetçi ve sivil toplum temsilcileri için hiçbir anlamı olmasa da bu ayrıntı, 13 Eylülde nasıl bir Türkiye’de yaşamaya devam edeceğimizi göstermeye yetmektedir.
İki oy daha fazla almak için bir inanç grubunu rencide edecek bir dil kullanmaya değer mi ?
Rahibelik, iktidar ve dünyevi güç sahibi olma hırsına isyanın yansımasıdır. Zalim krallara karşı, kiliseleri sığınak yapma arayışının eseridir. Baskı ve despotizmi ortadan kaldırmaya güç yetiremeyenlerin, buna boyun eğmemek için kurtarılmış bölgeler inşa etme çabasıdır.
Din, Marks’ın çok açık biçimde ifade ettiği gibi bazılarının afyonu, ama aynı zamanda bir dünyanın vicdanıdır.
Ne diyelim bilerek ya da farkında bile olmadan rahibelere dil uzatanlar, bari villada yaşıyor, villa tartışması yapıyor olmasa. İnandıkları değerler için tüm zevk ve imkanlardan fedakarlık yaparak Afrika’nın çöllerinden, Uzak Asya’ya uzanan bir coğrafyaya yayılmış olan “rahibelere” saygılı olmayı istemekle çok şey mi istemiş oluyoruz ?
Bu yazıyı, kalabalıkları görünce coşan, televizyondan televizyona koşan siyaset ehline mütevazı bir bayram çağrısı olarak kabul edin lütfen. Zücaciye dükkanına dalan filler gibi ortalığı dağıtmaya biraz daha devam ederseniz, ne sizin medeniyetler ittifakı masalınıza inanan kalacak, ne de dinler arası diyalog edebiyatınıza kulak asan olacak.
AyhanBilgen
ÖNCEKİ HABER

İSTANBUL VE DEPREM 2

SONRAKİ HABER

Küresel sermaye için ‘evet’ istiyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...