12 Eylül 2010 00:00

Dink ailesi acı haberi böyle aldı

HRANT Dink hakkında salı günü çıkacak olan ve Tuba Çandar’ın kaleme aldığı yeni kitap, ailesinin Dink’in katledilme haberini aldıkları anda yaşadıklarını anlatmasıyla başlıyor.

Paylaş

HRANT Dink hakkında salı günü çıkacak olan ve Tuba Çandar’ın kaleme aldığı yeni kitap, ailesinin Dink’in katledilme haberini aldıkları anda yaşadıklarını anlatmasıyla başlıyor.
Kitap, “Khent (delifişek) Hrant” ve “Baron (hoca, usta) Hrant” adlı iç içe iki kitaptan oluşuyor. Milliyet gazetesinin haberine göre İlk kitapta Dink’in doğumundan başlayarak Agos’u kurmasına kadarki dönem; ikinci kitapta gazeteci ve düşünür olarak ölümüne değin süren kimlik mücadelesi yılları yer alıyor.
Aile üyeleri kitapta Dink’in ölüm haberini aldıkları anı ise şöyle anlattı; Kardeşi Yervant (Levent) Dink; “19 Ocak günü müthiş bir sıkıntı vardı burada. Televizyon kapalıydı, başım tutmuştu. Ne olduysa, çocuklardan bir tanesi geldi. Açtı kapıyı. Ben de o esnada ayaktaydım, kapının yanındaydım. Duydun mu abi, dedi. Neyi, dedim. Televizyonda geçmiş, dedi. Ulan ne geçmiş, dedim televizyonda. Aç bakayım şu televizyonu, dedim. Altyazı geçiyordu. Suikast teşebbüsü gibilerinden bir şeyler diyordu. Eyvah, biri bunun bacağına ateş etti diye geçti kafamdan. Dev cüssesiyle yıkılmaz, dedim içimden. Koştum, bir taksiye atladım. Baktım yol tıkalı, indim taksiden. Koşmaya başladım.
Yolun tıkanıklığından anladım ki öyle bacak macak değil... Agos’a geldiğimde baktım, yerde yatıyor koca adam...”
Oğlu Ararat (Arat) Dink; “Acayip bir trafik var. Dolapdere’deydik. İndim artık, çünkü ilerlemiyor trafik. İnerken 100 lira attım taksiye. Yokuştan yukarı koşmaya başlamıştım ki, birden fark ettim ki, babamın öldüğünü kabul etmiş gibi davranıyorum. Yok, ölmüş olamaz, dedim. Geri döndüm ve paranın üstünü istedim şoförden. O 100 lirayı bıraksaydım, babam ölmüş gibi davranmış olacaktım. Kabul etmiş olacaktım. Gittim ve paranın üstünü aldım.”
Eşi Rakel Dink; “Sabah saat on buçukta evden ayrıldı diye hatırlıyorum. Her zamanki gibi az da olsa yaptı kahvaltısını. Ayrılırken biraz keyifsizdi. Bir şey takılmıştı kafasına. Öperek yolcu ettim. Üzülme, dedim, çok da önemli değil bu sıkıntılar. Akşama döndüğünde geçer, dedim. Önemli olan varlığımız, gibi bir şeyler söyledim. Böyle bir konuşma oldu aramızda.
Sonra o işine gitti. Benim de dua toplantım vardı, oraya gittim. (...) Telefon çaldı. Oğlum, mama nerdesin? Dua et, diyordu. Sesi titriyordu. Dedim oğlum, sen nerdesin, orada kal ki ben geleyim. Kendisine bir şey oldu sandım. Yok bir şey mama, sen dua et...
Ben gittiğimde eşimi kaldırmışlardı. Kanını gördüm kaldırımın üstünde. Sonra hep üzüldüm, niye uzanıp oraya, yanına yatmadım diye. Sonra hep üzüldüm... Çıkarken Agos’tan, baktım orayı sabunla suyla yıkıyorlar. Temizlemeye çalışıyorlar. Sanki temizlenirmiş gibi. Suyla sabunla temizlenir mi dökülmüş kan?” (KÜLTÜR SERVİSİ)
ÖNCEKİ HABER

GÖREVLİ TRT HABER 23.20

SONRAKİ HABER

Yazarlar veda etti, peki çalışanlar?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...